Vahap COŞKUN
Evvela muhalefetin son bir ayından birkaç not aktaralım:
1. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen yılın son günlerinde Ankara’da partisinin düzenlediği bir halk toplantısına katılıyor. Toplantıya iştirak edenlere, kendisine akıllarına gelen her soruyu sorabileceklerini söylüyor. Katılımcılardan birinin “Kimileri Kürdistan diyor, rahatsız oluyor musunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu net bir şekilde cevap veriyor:
“Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum. Benim ağzımdan hiç bugüne kadar böyle bir şey duydunuz mu?”
2. İYİ Parti İzmir milletvekili Müsavat Dervişoğlu, kendilerinin milliyetçiliğini sorgulayan iktidara veryansın ediyor. Milliyetçilikte hiç kimsenin kendi partileriyle yarışamayacağını, iktidarın “tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet” söylemi üzerinden delillendiriyor:
“Biz bu bayrağa sizin gibi tek bayrak demiyoruz, Türk bayrağı diyoruz. Biz bu devlete sizin gibi tek devlet demiyoruz, Türk devleti diyoruz. Biz bu vatana sizin gibi tek vatan demiyoruz, Türk vatanı diyoruz. Biz bu millete sizin gibi tek millet demiyoruz, Türk milleti diyoruz. Duruşumuzu merak ediyorsanız da gösteriyoruz; milletimize, bayrağımıza ve devletimize olan duruşumuz tektir ve o da esas duruştur.”
Hançeresi yırtılırcasına bağıran Dervişoğlu, asker selamı çakıp esas duruşa geçtiğinde salon dalgalanıyor, kadraja bozkurt işaretleri giriyor.
“Açılım, saçılım”
3. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı ziyaret ediyor. Ziyaretin ardından Akşener, basın mensuplarının HDP Diyarbakır milletvekili Semra Güzel’in fezlekesine dair suallerine muhatap oluyor. Kapsamlı bir açıklama yapıyor Akşener, önce bir yakın geçmiş yolculuğu yapıyor, sözü çözüm sürecine getiriyor ve kendilerinin her zaman buna mutlak bir karşıtlık içinde olduklarını hatırlatıyor.
“AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın da bu konuda ne dediğine dair bir bilgim yok benim. Bu sabah dediyse bilemem. AK Parti yöneticilerinin bu konuda kimsenin bir laf etmediğini söylemeleri çok ilginç. Muhtemelen şuur altlarındaki Sayın Erdoğan’a, genel başkanlarına duydukları gıcıklığı bizim üzerimizden ortaya döktüler.
Bize gelince, burada bulunan arkadaşlarımın tümü 2013, 2014’te, 2012’de, 2011’de ‘açılım-saçılım’ denen sürece karşı çıkmış insanlarız. Bize o dönemde AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan, ‘Kandan besleniyorlar, ölümden besleniyorlar, analar ağlamasın’ şeklinde hakaret eden, tahkir eden, taciz eden bir dil kullanmıştı.
“Ayrıca şahsen ben 2010 yılında çok ilginçtir, ben üniversitede hocaydım, bir Kürt öğrencimin aramasıyla, o meşhur çadır mahkemelerinde teröristler mahcup olmasın, üzülmesin, sıkılmasınlar diye Türk bayrağının ve Atatürk’ün çıkarıldığını, ağlayarak bir Kürt öğrencim bana bildirmişti ve ben bunu Meclis’te devrin Adalet Bakanı’na sormuştum.
“Çadır mahkemeleri, megri megri şarkılar, kafalardaki temizlenen konfetiler, arkasından lahmacun ısmarlanan ve tam da 29 Ekim’de ABD’nin bayrakları kollarında geçen peşmergeler, lahmacun ısmarlayan valiler ve kaymakamlar…”
Akabinde bugüne geliyor Akşener, Güzel’in fezlekesine ‘evet” oyu vereceklerini söylüyor ama orada durmuyor; geçmişte süreç içinde yer alan herkes hakkında bir fezleke hazırlanması gerektiğini bildiriyor:
“İYİ Parti’nin tutumu, teröre yardım, teröre yataklık, terörle iltisak ve irtibat gibi konularda açık ve nettir. Semra Güzel isimli milletvekilinin fezlekesi getirilecek muhtemelen Meclis’e; emin değilim çünkü. Ne zaman AK Partililer haldır haldır bağırdılar, hiçbir zaman sonuç olmadı.
“Ben milletvekili değilim; ama arkadaşlarımdan bildiğim, o fezlekeye ‘evet’ oyu verecek arkadaşlarımız. İyi Parti’nin tutumu her zaman terör, teröre yataklık, terörle, teröristle iltisak, irtibat gibi konularda açık ve nettir. Burada sorunumuz yok, umarım rahatlamışlardır.
“Şimdi o Atatürk resmini ve Türk bayrağını çıkarma talimatını veren siyasetçiler, Oslo’da PKK’ya yalvar yakar PKK’yla masaya oturanlar, dün olumlu görülen bütün işler bugün olumsuzsa o zaman bu talimatların verenlerin de her birinin bir fezlekesi olması gerekiyor ve biz o fezlekelere de evet oyu vereceğiz. Eğer fezlekeleri getirmezlerse biz iktidar olup bu fezlekeleri getireceğiz.”
Uzun bir alıntı oldu ama önemine binaen mazur görün. İYİ Parti lideri, ezcümle, 2009’dan 2015’e kadar çözüm için atılan adamların tamamını bir bütün olarak hedefe koyuyor; bu süreçlerde rol alanları, herkesin anlayacağı bir dille, tehdit ediyor.
“İmralı’ya masa atılan dönem”
4. Güzel’in fezlekesi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun da önüne geliyor. Kılıçdaroğlu da, ortaya çıkan tablodan çözüm sürecini sorumlu tutuyor:
“Bu fotoğrafı gördüğümde ne zaman çekilmiş diye sordum. Bunların (iktidarın) İmralı’ya masa atıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Dolayısıyla bu fotoğrafın muhatabı, doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda ne oldu? Açılımda bu işler olduysa, sen bu ülkeyi yönetmiyor muydun? Aklın başında mıydı? Bunların sorulması lazım, işin özeti bu!”
Kılıçdaroğlu’nun ardından CHP Sözcüsü Faik Öztrak sahne alıyor. “Terör, terörist, CHP’nin kırmızı çizgisidir. Meclise geldiğinde gereğini yaparız” diyen Öztrak, partisinin fezlekeye “evet” oyu vereceğinin sinyalini çakıyor.
İktidarın sınırladığı muhalefet
Muhalefetin bu performansından çıkarılabilecek başlıca iki sonuç var:
1. İktidar, HDP’nin siyasi alanını daraltmak için elindeki bütün kozları oynuyor. Gerektiğinde PKK/Öcalan eliyle HDP’yi terbiye etmeye çalışıyor, gerektiğinde elindeki siyasi ve hukuki bütün araçları devreye sokuyor. Yerli-milli beka söylemiyle paketlenen bu siyaset üzerinden muhalefet ile HDP arasındaki mesafeyi açmayı hedefliyor. Ve muhalefet, doğrudan kendi gücünü kırmaya dönük bu siyasete karşı bir alternatif üretemiyor, tersine bu siyasetin bir parçası haline geliyor.
Bir başka ifadeyle, muhalefetin HDP’ye karşı tavrını Erdoğan belirliyor. Erdoğan’ın kutuplaştırma stratejisinin karşısına muhalefetin herhangi bir kesimi dışlayan ya da ötekileştiren tutumları reddeden kapsayıcı bir hikâye koyması gerekirken, HDP’ye karşı tutumuyla muhalefet, Erdoğan’ın oyununun sürdürücüsü haline geliyor.
2. AK Parti’nin 2015’ten bu yana izlediği siyasetle birlikte Kürt seçmenlerinin önemli bir kısmını kaybettiği bir vakıa. CHP ve İYİ Parti de, AK Parti’nin Kürtlerle arasının açılmasına çok bel bağlamış görünüyor. “Ne olursa olsun Kürtler bize oy vermeye mecbur” havasıyla hareket eden bir muhalefet görüntüsü var ve bu görüntü her geçen gün daha da koyulaşıyor.
Doğrusu, zaten, her iki parti de Kürtlerin dertlerine derman olacak bir laf etmiş değillerdi ama en azından genel olarak Kürtleri rahatsız edecek bir dilden uzak durmaya gayret ediyorlardı. Lakin bu da bir kenara bırakılmış gibi duruyor; ihtiyat rafa kaldırılmış, artık Kürtlerin değerlerine vurulmaktan kaçınılmıyor.
Kürtler silahların susmasını, demokratik ve siyasi bir çözümü arzuluyor; muhalefetin ajandasında ise bundan söz bile edilmiyor. Kürtler çözüm sürecine büyük bir önem atfediyor ama muhalefet bunu bir günah keçisi haline getiriyor. Kürtler çözüm sürecinde kısa bir süreliğine normal bir hava soludular ama muhalefet bunu bile onlara çok görüyor. Ve dahası muhalefet kendi iktidarında, bugünkünden daha beter bir vaziyetin onları beklediğini Kürtlere müjdeliyor.
“Bunlardan bir şey çıkmaz”
Muhalefett zamansız bir özgüven oluşmuş. “Az kaldı, iktidara geldik geliyoruz” düşüncesi, bazı kesimlere karşı sert, kaba ve gönül kırıcı tavırları da beraberinde getiriyor. Yıldıray Oğur, makullerin sesini kesen ve erken bir intikamcılığa soyunan bazı muhalif kesimlerin, muhafazakârlarda “Reis, bunlara az bile yapıyor” hissiyatını beslediğini yazmıştı.
Benzer bir durum Kürtler için de söz konusu olabilir. Hâlihazırda muhalefet, Kürt meselesinde Erdoğan’ın bugünkü yanlışlarından ziyade dünkü doğrularına cephe alıyor. Kürtlerin başına inen sopa muhalefet için bir sorun teşkil etmiyor. Muhalefet, o sopanın kendi elinde olmamasından şikâyet ediyor. Hülasa sopaya talip olan ve tabiri caizse “Erdoğan’ın elindeki sopayı alalım, Kürtleri biz dövelim” demeye getiren bir muhalefet var.
Muhalefetin bu pozisyonu, birçok soruya kapı açıyor: Halen çözüm bahsinde AK Parti’nin koyduğu çıtaya ulaşamayan bir muhalefete Kürtler oy verirler mi? Demokratik barış arayışını her vesileyle mahkûm eden bir muhalefet, Kürtler için bir çekim merkezi olabilir mi? İktidarın yanlışları, Kürt oylarının doğrudan muhalefete aklamasını sağlar mı? Eğer başında sopa eksik olmayacaksa, iktidarın değişmesi Kürt için bir anlam taşır mı?
Kritik sorular bunlar, bilhassa muhalefet açısından. Kürtlerde zaten “Bu muhalefetten bir şey çıkmaz” fikri güçlü. Muhalefetin nobranlığı bu fikri tahkim eder ve seçmeni arayışa iter. Bugün AK Parti ile Kürtler arasında açılan mesafeyi kapatmaya ne Erdoğan’ın pragmatizmi yeter ne de Öcalan’ın olası bir mektubu; bu mesafeyi kapatsa kapatsa ancak muhalefet kapatır!
Kılıçdaroğlu ve Akşener, Erdoğan’ın günahlarının kendilerini direkt aziz kılmayacağını bilmeli. Kürtler Erdoğan ve AK Parti’ye kızgın olabilirler, ama bu, Kılıçdaroğlu ve Akşener’i onların oyları için doğal bir adres yapmaz.
Kürtlerin oyunu çantada keklik görenler, seçimden sonraki güne mutlu uyanmayabilirler!
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025