Vahap COŞKUN
Babası bir asker olan Kazım Karabekir, hem çocukluğunu hem de meslek hayatının önemli bir kısmını Kürdistan’da geçirir. Kendi ifadesiyle “Kürt mıntıkasını” iyi bilir; bölgenin coğrafyasını ve aşiretlerini tanır, önde gelen aktörlerini ve hadiselerini yakından takip eder. Gerek askerliğinde gerek siyasetçiliğinde Kürdistan’a dair raporlar yazar, dönemin yetkililerini sürekli olarak uyarır.
Damadı Prof. Dr. Kazım Özerengin’in onbir yıllık bir çabayla yayına hazırladığı “Kürt Meselesi”* adlı kitap, Karabekir bu konuyla alakalı belgelerini, telgraflarını, raporlarını, istihbarat bilgilerini, Meclis’teki konuşmalarını ve devrin kudretli isimleriyle şahsi görüşmelerini içeriyor. Kitaptaki dokümanlar, Karabekir’in hem Kürt meselesine genel yaklaşımının hem de Şeyh Said, Musul ve Dersim gibi bazı mühim olaylara bakışının sarih bir biçimde anlaşılmasını sağlıyor.
“Kürdistan: Derebeylerin hükümdar olduğu bir mıntıka” 59
Karabekir, farklı tarihlerde yazdığı raporlarda Kürdistan coğrafyası ve Kürtler hakkında birtakım tespitlerde bulunur. Kürdistan’ı feodal ilişkilerin hüküm sürdüğü bir alan olarak tanımlar: “Kürdistan denildiği zaman derebeylerin hükümran olduğu bir mıntıkayı hatırlamamak kabil değildir.” (s. 59) Kürt aşiret reislerini Avrupa şövalyelerine benzetir, aşiretlerinin mensuplarını hem baskıcı bir güç hem de yönetim mahareti ile idare etmesini bilen bu şahıslar hakkında menfi düşünceler taşır:
“Kendilerine iltica edenleri ölmedikçe vermezler. Soygunculuğu, talancılığı çok severler. Hırsızlık, talancılık yapanlar aşiret reisleri için mazhar-ı rağbet olurlar. Kanundan, nizamdan tevahhuş ederler (korkarlar, ürkerler). Ruhen merbutiyet hissetmedikleri hükümet memurlarını geçici bir bela gibi telakki ederler. Hükümet memurlarına karşı daima riyakârane Şahsen cesur oldukları halde cesaret-i medeniyeleri yoktur. Hemen ayrılabilir ve kolaylıkla ayartılabilirler. Çok hilekâr ve yalancıdırlar. Kendilerine fenalık yapması muhtemel ve kendilerinden kuvvetli olanlardan korkarlar. Bunlara tabasbus ederler (yaltaklanırlar). Düşmanın zayıf zamanlarından istifade etmeyi bilirler. Ve bu anı takdir edecek kabiliyettedirler. Umumiyetle askerden çok korkarlar.” (s. 49)
Aşiretler sürekli bir rekabet halindedir ve birbirlerinin kuyularını kazmaya çabalarlar. Salt aşiretler arasında değil, aşiretlerinin kendi içlerinde bile bitmeyen bir iktidar mücadelesi vardır. Şahsi kudret ve menfaat, aile bağlarından bile önceliklidir. Yerine geçebilmek için kardeş kardeşi vurmaktan kaçınmaz:
“Muş’ta bazı aşiretlerde üste bir şey alınmak şartıyla kadınlar mübadele edilir. Biraderler, amcazadeler hemen kâmilen birbirlerine düşmandır. Aşiret reisleri, biri diğerini çekemez. Birisinin hükümet tarafından fazla itibar ve mevkie mazhar edilmesi diğerlerini gücendirir. Reisler kâmilen birbirlerine düşmandır.” (s. 67)
“Kürdistan’da yol yoktur”
Kürt halkına gelince; onlar mazileriyle iftihar ederler. Çok sayıda Kürt, on-onbeş atalarını bir nefeste sayabilir. Genellikle, bir ağa için çalıştıklarından, fakirdirler. Yemeye içmeye pek dikkat etmezler. Ata bakmasını bilmezler. Silaha çok değer verirler. Köyden şehre geldiklerinde kendilerine güvenmezler.
Gündelik hayatta yükün ağırını kadınlar çeker. Hayvanlara bakar, mahsulü alır, tezek yapar, çayır biçer, harman döğer, sepet örerler. Erkek meclisinde bulunmazlar ama düğünlerde kadınlar ve erkekler karşılıklı oynarlar. Kadın ya da erkek evlerine gelen kim olursa, onlarla birlikte otururlar.
“Kadınlarda tesettür yoktur. Üç etek entari ve birkaçını birbirinin üzerine giyer, başlarına altınlı fes kor, burunlarının yan tarafında açılmış bir deliğe ‘hızma ‘ denilen gümüşten kabartmalı, boncuklu bir şey takarlar. İri ve uzun küpeler, camdan ve madenden müteaddit bilezikler kullanırlar. Çarşıya, umumi mahallere, işe giderken yaşmaklanırlar.” (s. 68)
Kürdistan hep ihmal edilmiştir. Kürdistan’da ne yol ne ziraat ne de sanayi vardır. Halk fakirdir, tembeldir ve kolayına geldiği için de hırsızlığa eğilimlidir. Devletin ve özelikle de adliyenin esamisi okunmaz buralarda. Hiçbir devlet memuru böyle bir mahrumiyet bölgesine düşmek istemez. “Binâenaleyh idaresizlik, haksızlık, irtikâp müthiştir.” (s.45)
“Kürtler, talim ve terbiye alsalar artık korkmazlar”
Peki, bu ahval ve şerait altında ne yapılabilir? Karabekir, 4 Haziran 1923’te Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine gönderdiği yazıda, aşiretlerin tasfiyesinin ve Kürtlerin asker altına alınmasının yanlış olduğunu belirtir.
Karabekir’e göre aşiretler, düzenli bir savaşta işe yaramazlar. Savaşa katıldıklarında ise esas gayeleri talan olur. Keza aşiretlerin iç ve dış ilişkilerinin tamamının reisler üzerinden yürütülmesi, aşiret üyelerinin devletten ziyade reise bağlanması gibi bir netice de doğurur. Lakin bütün bu mahzurlarına rağmen, aşiret teşkilatının lağvından kaçınmak gerekir.
Çünkü Kürtlerin, devleti zora sokacak büyük ya da küçük kalkışmalara yeltenmeleri her zaman ihtimal dâhilindedir. Hâlihazırda hissedilmez görülen Kürtlük cereyanı, Rusların ve İngilizlerin kışkırtmalarıyla galeyana gelebilir. Her ne kadar Kürt aşiretlerinin hepsinin bir araya gelmesi zor gözükse de gelecekte bunların bir idare altına girebilecekleri göz ardı edilmemelidir. Aşiretlerin devlet tarafından kontrol edilmesi, bu tehlikenin bertaraf edilmesinde çok mühim bir işlev görebilir:
“Şimdilik aşiretleri hükümet idaresinde ve taht-ı nüfuzunda şeklen tutan aşiret teşkilatı olup bu teşkilat aşiretlerin siyasi temayüllerine kısmen mani olmaktadır. Teşkilatın birçok mahzurlarına rağmen… böyle bir faydası da mevcuttur.” (s.48)
Kürtlerin askere alınmasına da iki nedenle karşı çıkar Karabekir: Biri, Kürtlüğün kurcalandığı bir vakitte Kürtleri askere almaya kalkışmak onları devletten soğutur. İkincisi, Kürtlere zorla askerlik dayatılmaz. “Silahı ve elbiseyi alıp hemen hepsi savuşacak, zabt u rabtı bozacaklar, maddi ve manevi kıtalarımız zarara girecektir.” (s. 44) Velev ki askere gelip iyi terbiye alsalar bile, siyaseten devlete karşı olduklarında, onlara verdiği talim ve terbiye devletin aleyhine işler. Yani devlet kendi ayağına sıkmış olur.
“Çünkü herhangi bir hal karşısında Türk askerinden ve bilhassa top ve makineli, tayyare tesirlerinden korkan Kürtler, talim ve terbiye aldıktan sonra bunlardan korkmayacak ve siyasi entrikalar fiili sahaya geçerse meselenin halli kolay olmayacaktır.” (s. 44)
“Tehdit, taltiften daha faydalıdır”
Hülasa Karabekir, aşiretlerin lağvedilmesini ve Kürtlerin askere alınmasını zararlı bulur. Kürdistan’ın bir düzene kavuşturulması için kapsamlı bir ıslah programının uygulanması gerektiğini bildirir. Karabekir’in önerilerinin başında; Kürdistan’ın üçe bölünmesi, aralara güçlü Türk köylerinin yerleştirilmesi, tehlike potansiyeli taşıyanların sürgüne gönderilmesi, yol ve köprü inşaatlarına hız verilerek Kürtlerin bu işlerde çalıştırılması, “çocukların Türk mekteplerinde okutturulması ve Türkçe lisanının öğretilmesi” (s. 51) gelir.
“Aşiretlerin on yaşına kadar olan çocuklarını büyük kasabalarda okutmak, şerirleri tecziye etmek, münasip mahallere uzaklaştırmak, büyüklerinde de iş bulmak alelumum aşiret ve Kürtler hakkında tatbik edilecek en iyi usullerdendir. Büyüklere iş bulmak için bilhassa Ziraat Bankaları tesisiyle makinalı ziraata bunları ısındırmak, toprağa bağlamak ve toprağı sürdürmek, demiryolu şoseleri inşa etmek pek münasiptir. Bu suretle göçebe ve vahşetlikleri zail ve her türlü ıslahat da mümkün ve faydalı olur.” (s. 55)
Karabekir, geçici tedbirlerle Kürtleri hükümete rabt etmeye çalışmanın işi pamuk ipliğine bağlamak anlamına geldiğini ve bunun da hiçbir fayda sağlamadığını belirtir. Kürdistan için makul bir idare şekli tatbik edilmesi ve buraya durumun hassasiyetini idrak etmiş faal memurların görevlendirilmesi mecburiyetini vurgular. Kürtlerin itaatini artırmayı hedefleyen bir siyasette kullanılacak unsurlar iyi belirlenmesi gerektiğinin altını çizer:
“Ayrı bir lisan konuşan, Türk’ten gayri bir şey olduğunu zanneden bir kitleye karşı intihab edilecek şekl-i idare onların seviye-i ictimaiyeleri, kabiliyet-i şahsiyetleri ile mütenasip olmalı. Takip ve tatbik olunacak siyaseti tamamen temin etmek üzere tedricen ıslah edilmelidir. Kürtler taltif ve tehditten ayrı derecede müteessir olan bir millettir. Ancak tehdit, taltiften ziyade faydalı ve müessirdir. Bunları hükümet ısındırmak için ne kadar kazanmak lazım ise, icabında pek şedit surette tecziye edileceklerini de bilmeli ve hatta buna dair misaller gözü önünde olmalıdır.” (s. 51)
“Kürtler Hititlerden yani en eski Türklerdendir”
Karabekir, Kürdistan’ın ıslahına dair düşünceleri defaten merkeze iletir. 1922’de Bursa’da İsmet Paşa’ya “Büyük salahiyet verilirse Şark’ın ıslahını deruhte ederim” teklifini sunar. İsmet Paşa, Mustafa Kemal’in kendisine böyle bir yetki vermeye taraftar olmadığını ve bu nedenle konuyu ona açmamasının daha iyi olacağını söyler. Buna rağmen Karabekir Şubat 1922’den Ağustos 1923’e kadar tam altı kez layiha hazırlar, ikaz içeren bu layihaları merkeze gönderir. Kürdistan meselesinde üç noktaya özellikle dikkat çeker Karabekir:
Birincisi, harici unsurların Kürtlük düşüncesini öteden beri yaydıklarını söyler. Dış güçlerin, gayri-müslimlerin dışında Araplar, Arnavutlar ve Kürtler gibi İslami unsurlara da “beylik” ve “muhtariyet” gibi “zehirli haplar” yutturduğunu ve ne yazık k içerde bazı “akılsız harislerin” de bu cereyana kapıldığını belirtir.
İkincisi, Karabekir her vesile ile “Kürdistan’ın istiklali” olarak kodlanan hedefin asıl gayesinin “Büyük Ermenistan’ın teşkili” olacağını anlatır. Kürtlerin çoğunluğunun “uslu ve bize merbut” olduğunu ama onları Türklere karşı harekete geçirmek için “Ermenilerle Kürtler kardeştir, birlikte istiklallerini kurtaracaklar, Şark’ı Türk’ten alacaklar” şeklinde muazzam bir propagandanın yapıldığını ifade eder.
“Ben buna karşı Ermenilerle Kürtler arasında bir münasebet olmadığını, Kürtlerin Hititlerden yani en eski Türklerden olduğunu, Ermenilerin maksadının Kürtleri aldatarak yurtlarını işgalden sonra hepsini mahvetmek olduğunu anlattım.” (s. 10)
“Kürdistan ıslah edilmezse sonu felaket olur”
Üçüncüsü ise, Karabekir Türk ve Kürt birlikteliğinde dine çok büyük bir değer atfeder. “Kürtleri bize bağlayan yegâne rabıta, dini kuvvet idi.” Aşiret reisleri ve şeyhler bu bağlantıda hayati bir rol oynarlar. Çünkü “halk, şeyhlerin önünde diz çöküp havlayacak derecede cahil idi.” Kürtleri devlete bağlı tutmak için hak üzerindeki dini nüfuzlarından istifade edilen aşiret reislerine ve şeyhlere verilen paranın/maaşın bir ehemmiyeti yoktu Zira “harici eller bunun birkaç mislini temin edebiliyordu.” (s. 10-11)
Karabekir, kendi mıntıkasında Kürt aşiretlerini gerektiği gibi organize ettiğini ve bunun sonucunda artık Ermeni-Kürt dostluğu ve meselesinin kalmadığını belirtir. Ancak Ermenistan rüyası bitince, tekrar Kürt bağımsızlığı için ateşin harlandığına işaret eder. Ve bu noktadan sonra Ankara Hükümetinin en önemli vazifesinin “Kürtlerin ıslah ve hüsn-i idaresi” olduğunu söyler. Kendisinin bütün tavsiyelerini de tek bir cümlede özetler:
“Sulhden sonra iyi bir programla Kürtlerle meskûn mıntıkalarda esaslı ıslahata müntehi olmayacak olan icraat felaketli olacaktır.” (s.9)
Fakat Ankara, Karabekir’in uyarılarına itibar etmez; herhangi bir ıslahat programı yapamaz. 1925’te Şeyh Said Hadisesi başladığında, Karabekir bunu, görüşlerinin doğrulanması ve önceden uyardığı felaketin kopması olarak yorumlar. 1925, hem onun hem de Cumhuriyet’in tarihinde bir dönüm noktası olur.
Gelecek yazıda bu noktadan devam edelim.
* Kazım Karabekir; Kürt Meselesi, Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Faruk Özerengin, Truva Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2020.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları


























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025