Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yalçın AKDOĞAN
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
Devlet, KCK ve Kürtler...
1.09.2011
2486

Terör örgütü PKK, uzun zamandır KCK isimli örgütlenme üzerinden şehir merkezlerinde etkili olmaya çalışıyor, bir nevi 'paralel devlet' gibi bir yapılanmaya gidiyor. PKK'nın kanlı eylemlerine paralel olarak DTK'nın 'Demokratik Özerklik' ilan etmesi, bütüncül bir stratejiyi yansıtıyor. KCK da bu bütüncül strateji içindeki rolünü oynuyor, şehir merkezlerine yönelik çok yönlü 'illegal' çalışmalar yapıyor. Örgüt, bir devletin asli fonksiyonu olarak kabul gören 'vergi toplama', 'mahkeme kurarak yargılama yapma', 'güvenlik tesis etme ve savunma yapma' gibi fonksiyonları kurduğu illegal yapılar üzerinden deruhte etmeye çalışıyor. Bölgede 'otorite tesis etmeye' çalışan örgüt, zorla haraç topluyor, yol kesiyor, adam kaçırıyor, kendine göre ifade alıyor, yargılama yapıyor, Öz Savunma Birlikleri adı altındaki unsurlar üzerinden alan hakimiyeti kurmaya çalışıyor.

KCK mensupları seçilmiş belediye başkanlarını sorguluyor, belediye meclislerine direktifler yağdırıyor, belediye imkanları örgüte lojistik destek amaçlı seferber ediliyor. Bu illegal yapılanmaya yönelik operasyonlar sadece hukuk devleti açısından bir gereklilik ortaya koymuyor, aynı zamanda bölge halkının baskı ve tehditten kurtarılması açısından da önem taşıyor. İllegal ile legal arasında kurulmaya çalışılan fiili duruma engel olunması, demokratik siyasetin güçlenmesi yönüyle de gereklilik arz ediyor. Bu yüzden devlet de haklı olarak bu duruma göz yummuyor, üzerine gidiyor.

İşte bu KCK, yayınladığı bayram mesajında da devlet ağzıyla konuşuyor, ulusal bilince ve ulusal dayanışmaya atıf yapıyor:

"Kendi iç sorunları ne olursa olsun, bu mübarek bayram günleri vesilesiyle birliğini kurmalı tüm küskünler bir araya gelerek barışmalıdır. Gün, ulusal birlik, dayanışma ve özgürlüğe yürüme günüdür. Bu ruh ve anlayışla kutsal bayram gününü ulusal barış gününe dönüştürmek bir elzemdir". "Apocu fedai ruh, yüksek irade ve kararlılığa sahiptir" gibi ifadeler ulus devletin görmeye alıştığımız klasik jargonunun kopyalanmış hali gibi...

KCK'nın açılmasındaki şu ifade terör ve şiddet ortamını örgütün niçin çok arzuladığını da ortaya koyuyor. "AKP hükümeti milletvekili, eş başkan, siyasetçi, kadın, yaşlı demeden herkesi hedefleyerek Kürt halkının iradesini hiçe sayma, prestijini zedelemeye dönük alçakça saldırmakta ve Kürt halkına hakaret etmektedir". Terör örgütü, devletin terörle mücadelesini, Kürtlüğe saldırı olarak takdim ediyor, Kandil'e yapılan operasyonu Kürtlüğe hakaret olarak gösteriyor. PKK'nın niçin yeniden kanlı eylemlere sarıldığı, niçin bölgede şiddet sarmalına dönülmesini arzuladığı bu sözlerle daha iyi anlaşılıyor. Örgüt, devletin 90'lı yıllardaki gibi yanlışlar yapmasını, halkla PKK'yı ayırt etmeden topyekûn bir mücadele başlatmasını, hukuk dışına çıkan yöntemlerle halkın tepkisini çekmesini istiyor. Nitekim 90'lı yıllarda devlet vurmuş, PKK güçlenmiş, kitleselleşmişti.

PKK'nın göremediği gerçek ise şudur: AK Parti iktidarı, geçmiş hataları tekrarlamayacak, hukuk dışı yollara asla tevessül etmeyecektir. Çatışma ve şiddet, demokrasiyi geriletemeyecek, devleti halka karşı konumlandıramayacaktır. İstismar için elini ovuşturan örgütün hevesi kursağında kalacaktır. Eskiden Kürtlük de inkar ediliyordu, halkla örgüt de aynı kefeye konuluyordu, öyle olunca yapılan her operasyon Kürde ve Kürtlüğe karşı bir girişim olarak takdim ediliyordu. Artık Kürt'e şefkat gösteren, Kürtlüğü reddetmeyen ama terörle hukuk içinde mücadele eden bir hükümet var. Bu yüzden örgütün propagandası tutmayacaktır. Nitekim hem bölge halkı son olaylarda örgütü suçlamaktadır, hem de uluslararası kamuoyu hükümetin terörle mücadeledeki haklılığını teyit etmektedir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar