Yıldıray OĞUR
Boğaziçi’ne atanan yeni rektör görevi teslim aldığı, hocaların rektörlük önünde sırtlarını dönerek onu protesto ettiği, protestoya katılan öğrencilerden 28’inin evinin sabah saatlerinde basıldığı, İçişleri Bakan Yardımcısı’nın öğrencilerin ‘bazılarının’ terör örgütleriyle irtibatının tespit edildiğini açıklamak için basın toplantısı düzenlediği gün, ABD’den kalkan Sağlık Bakanlığı’na ait bir ambulans uçak Ankara Esenboğa Havalimanı’na indi.
Uçak uzun yıllardır ABD’de yaşayan 97 yaşındaki Türk halk bilimci Prof. Dr. İlhan Başgöz’ü taşıyordu.
Prof. Başgöz’ün sağlık durumunun kötü olduğu ve Türkiye’ye dönmek istediği bir hafta önce ilk olarak Facebook hesabından duyurulmuştu:
“Bu duyuruyu İlhan Hoca adına yazıyorum. İlhan Hoca hepimizin bildiği gibi yüz yaşına merdiven dayamış durumda. Yıllardır kanser tedavisi görüyor. Buradan sizlere doğrudan seslenme olanağı maalesef yok. Son iki yıldır sağlık durumu giderek ağırlaşıyor ve ağustos ayında yatağından kalkmaya çalışırken düşmesi sonucunda kaburgaları kırıldı. O tarihten beri yatağından kalkamıyor ve tedavisi salgın nedeniyle evinde yürütülmeye çalışılıyor. Sık sık hastaneye gitmesi gerektiği için mevcut koşullarda türlü zorluklarla karşılaşıyor. Bir yılı aşkın zamandır ısrarla Türkiye’ye dönmek istemesine rağmen küresel salgın ve sağlık durumu nedeniyle olağan yollardan bunu gerçekleştirmesi mümkün olamadı.”
Bu çağrı Hürriyet yazarı Doğan Hızlan’a da ulaştı. Doğan bey, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı arayarak durumu bildirdi, Koca da Başgöz ailesinin telefonunu aldı ve ilgileneceğini söyledi.
Bütün bu gelişmeleri kaleme alan Doğan Hızlan’ın yazısını Hürriyet manşetinden “Bekliyoruz İlhan Hoca” diyerek duyurdu.
Ve Başgöz nihayet dün tedavisine devam edilmek üzere Ankara’ya getirildi.
Haber, Sağlık Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, ABD’deki diplomatlar, Anadolu Ajansı, TRT ve iktidara yakın medyada geniş yer aldı.
Haberlerde ve yorumlarda devletin 97 yaşında ABD’deki yaşayan vatandaşına sahip çıkmasından duyulan gurur vardı.
İlhan Bey de Ankara’da Türk bayraklarıyla karşılandı. Hoca’nın ömrünün kalan demlerini Türkiye’de geçirmek istemesi, vatanseverliği övüldü.
Nasrettin Hoca’dan Yunus Emre’ye bütün ömrünü verdiği topraklara dönebilmenin sevinci yüzünden okunuyordu.
Havalimanında basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Prof. Dr. Başgöz, "33 sene yurt dışında çalıştım. Yorgunluğun içindeyim. Memleketime dönmenin sevincini Enver Gökçe'nin dizesiyle anlatacağım; “Senin emekçin olaydım, şen olası türküsü dost kokusu, dost selamı Türkiye" dedi.
Başgöz’le ilgili bütün bu haberlerde yer alan biyografisinde neden Türk folkları üzerine çalışan bir akademisyenin 1960’da birden bire ABD’ye gittiği sorusunun cevabı yoktu.
Haberlere bakılırsa bir burs kazanıp gitmişti.
Başgöz’ün Türkiye’de iner inmez şiirini okuyarak selam gönderdiği dostu Enver Gökçe’nin kim olduğuyla da pek kimse ilgilenmemişti.
Onun Türkiyeli dizeleri de muhtemelen vatansever bir şair olmasına yoruldu.
Halbuki dün yurda dönüşünü gururla duyuran aynı gazeteler, ve devletin resmi ajansı bundan 69 yıl önce bu iki isimden hiç de iyi bahsetmiyorlardı.
Onlar kominform için parti kurmaya çalışırken yakalan 187 vatan haini komünist arasındaydı.
Özellikle üniversitelerde örgütlenemeye çalışmakla, yasadışı toplantılar düzenlemekle suçlanıyorlardı.
1951-52 Komünist tevkifatı olarak anılacak bu tutuklama dalgası sonucunda başlayan dava kararın açıklandığı 1954’e kadar gazetelerde geniş biçimde yer aldı.
Her ikisinin de isimleri ve fotoğrafları gazetelere basıldı.
1952 yılında gözaltına alındığında İlhan Başgöz, Tokat’ta Gaziosmanpaşa Lisesi’nde bir edebiyat öğretmeniydi.
Aslında üniversiteden atılınca öğretmen olmak zorunda kalmıştı.
Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) Türk halk edebiyatının öncüsü Pertev Naili Boratav’ın asistanıydı.
Boratav, fakültedeki folklor kürsüsünün başındaydı. Başgöz de onun en parlak öğrencisi olarak asistanlığını yapıyordu. Enver Gökçe de Boratav’ın doktora öğrencilerinden biriydi.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’de yükselen ırkçı fikirlerle mücadele için dergiler çıkaran, yazılar yazan hocalar hakkında bir komünist cadı avı başlatılmıştı.
Nihal Atsız’ın üniversitelerdeki komünist hocaları Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na şikayet ettiği mektuplar yazmaya başlamıştı.
Mektuplarda Atsız “0 zaman ben size ilmî sahada hürriyeti boğmaya çalışanların kimler olduğunu, bizi başkalarına köle etmek istedikleri hâlde mühim mevkiler işgal edenlerin listesini, Türkçülükle eğlenen, Türk geldiğine pişman olan öğretmenlerin kimler olduğunu söyleyebilirim ve inanın ki sözlerimi şahitler ve maddî deliller ile ispat edebilirim” diyerek jurnalcilik yapıyordu
İlk dalgada gözaltına alınanlardan biri ırkçılığa karşı Irk Psikolojisi diye bir kitap da yazmış olan Ankara Üniversitesi Psikoloji Bölümü hocalarından Muzaffer Şerif Başoğlu oldu.
DTCF’nin üç hocası Doçent Behice Boran, Doçent Pertev Naili Boratav ve Doçent Niyazi Berkes hakkında ise 1945’de dekan Prof. Dr. Enver Ziya Karal'ın Milli Eğitim Bakanlığı’na yazdığı raporla başlayan soruşturma 1948’de üç hocanın üniversiteden ihracıyla sonuçlandı.
Hepsi işsiz kalmıştı.
Muzaffer Şerif, ABD’deki akademisyenlerin başlattığı bir kampanya sonucunda serbest bırakıldı. Princeton Üniversitesi’nin daveti üzerine bir Amerikan askeri uçağına binip, sosyal psikoloji alanının öncü deneylerini yapacağı ABD’ye gitti.
Behice Boran, Ankara’dan İstanbul’a taşındı. Dergilerde ve gazetelerde yazdı, ardından siyasete atıldı.
Niyasi Berkes, 1952'de Kanada McGill Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başladı. Hala alanında aşılamamış Türkiye’nin Çağdaşlaması kitabını yazdı.
Pertev Naili Boratav, ABD’ye gitti. Stanford Üniversitesi’nde Türkiye bölümünü kurdu. Paris'te ölümüne kadar CNRS (Centre National de la Recherche Scientifique)'de çalıştı.
İşsiz kalan İlhan Başgöz ise Tokat’ta bir lisede edebiyat öğretmenliğine başladı. Yakın arkadaşı Enver Gökçe dergilerde yazdı.
Yolları üç yıl sonra Sansaryan Han’da birleşti.
İkisi de komünist tevkifatında tutuklanmıştı. Onlarla birlikte tutuklananlar arasında o günlerde henüz o kadar meşhur olmayan Ruhi Su, Mübeccel Kıray, Mihri Belli gibi isimler de vardı.
Daha sonra hatıratında Sansaryan Han’daki günlerini şöyle anlattı Başgöz:
"Beni de aldılar bir gece, götürdüler Sansaryan Han’a. Dedim ki, ‘Ben Enver'i bulmalıyım.’ Hemen aklıma evdeki şifremiz geldi, yan hücreye üç defatık tık tık vurdum. O da cevap verdi; üç defa tık tık tık. Gökçe'ye yıllarca işkence ve çile çektirdiler. Hapisten çıktığında konuşamaz, içine kapanık bir hâle gelmiş, hatta cezaevinden çıktığı gün onu cezaevi kapısından alıp Ankara’ya getiren arkadaşı İstanbul'dan Ankara'ya kadar tek kelime etmediğini söylemiş, çok üzülmüştü.”
Yargılandıkları davada Gökçe’ye 7 sene hapis, 2 sene sürgün, Başgöz’e ise 8 ay hapis cezası aldı.
Daha sonra afla hapisten çıktılar.
Hocası Boratav’ın yanına ABD’ye gitmek istedi ama 1960’a kadar kendisine pasaport verilmedi.
60 darbesinden sonra pasaportu alabildi.
Ford Vakfı’ndan kazandığı bir bursla önce California Üniversitesi, ardından uzun yıllar görev yapacağı Bloomington’daki Indiana Üniversitesinde dersler verdi.
O da ülkesinden binlerce kilometre uzakta hocası Pertev Naili Boratav gibi Türk halk kültürü üzerine çalışmalarını sürdürdü.
Emekli olduktan sonra Türkiye’de Bilkent ve ODTÜ’de çalıştı. 2004’de 80 yaşındayken radikal bir kararla bölgedeki halk kültürünü çalışmak üzere Van’a geldi ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde görev yaptı.
Sonra tekrar ABD’ye döndü.
Enver Gökçe ise hapishaneden sonra Türkiye’nin farklı yerlerinde sürgün olarak yaşadı. Yazdığı şiirlerle sol hareket içinde ünlendi.
Başgöz hocanın okuduğu şiiri 1945’de yazmıştı Gökçe. Sonraki şiirleri bu kadar vatansever değildi.
En ünlü şiirlerinden biri şöyle başlar:
Fakültenin yanı demirden köprü
Fakültenin önü bir sıra kavaktı
Biz bir garip yiğit kişiydik
Bütün hürriyetler bizden uzaktı
1981 yılında Ankara’da bir huzurevinde öldü.
Pertev Naili Boratav 1998 yılında Paris’te, Behice Boran 1987 yılından Brüksel’de, Niyazi Berkes, 1988 yılında Londra’da, bir daha Türkiye’ye hiç dönmeyen, çocuklarıyla bile Türkçe konuşmayan Muzaffer Şerif 1988 yılında Alaska’da hayatını kaybetti.
97 yaşındaki İlhan Başgöz ise dün Türkiye’ye döndü.
Yıllar önce pasaportunu alır almaz Türkiye’den ABD’ye uçan Başgöz hoca, şimdi devletin özel uçağıyla geri geldi.
Döndüğü Türkiye, yine yüzlerce öğretim üyesinin fikirleri yüzünden üniversiteden atıldığı, siyasi intikam için bir üniversitenin kapatıldığı, en iyi üniversitesine kimsenin istemediği bir rektör atanıp, kapısına polisin kelepçe takılmış, bir öğrenci protestosu için İçişleri Bakan yardımcısının açıklama yaptığı, öğrencileri terörizmle suçladığı bir Türkiye’ydi.
Muhtemelen başka hocalar ve öğrenciler de böyle bir Türkiye’den ayrılıp şansını yurtdışında aramaya çalışacak.
Sonra oralarda büyük başarılara imza atacaklar. Yıllar sonra başka iktidarlar tarafından yine böyle taltif edilecekler.
Entelektüellerinin üzerine kolluk gönderen, karşılaştığı her sorunu kelepçeyle çözmeye çalışan bir devlet olduğu sürece bu kısırdöngü böyle sürüp gidecek.
Yine de Prof. İlhan Başgöz Türkiye’ye hoş geldiniz, çok geçmiş olsun.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları



























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025