Yusuf Kaplan
Bütün yabancı büyük tarihçiler Osmanlı’yı adalet ve hakkaniyet timsali olarak görürler. Ama bu ülkede Osmanlı, zâlim ve emperyalist olarak görülebiliyor hâlâ!
Celladına âşık tasmalı çekirge değil de nedir bu tür tipler, siz söyleyin lütfen...
Oysa tarihin kırılma ânındayız: Tarihin kırılma ânları, yeniden kurulma zamanlarıdır aynı zamanda.
Dünya, yeni oluşumlara, özellikle de Osmanlı modeline ve ruhuna gebe...
Fazla değil, önümüzdeki yarım asır içinde, bambaşka bir dünya ile karşı karşıya kalacağız.
Eğer büyük hatalar yapmazsak ve geleceğe iyi hazırlanırsak, tarihi, biz yapabiliriz yeniden.
SEKÜLER ULUSÇULUKLAR, OSMANLI’YI ÇÖKERTTİ!
Avrupa’da 19. yüzyılda gelişen ulus-devlet anlayışı, hızla ve biraz da içerdeki laikleşme / Batılılaşma akımının güçlenmesi ve dışardan desteklenmesiyle Osmanlı’yı paramparça etti. Dahası, Osmanlı’yı çökerten ulus devlet anlayışı, iki büyük paylaşım savaşından sonra Avrupa’yı da çökertti.
Edgar Morin, ulus-devlet’in dayandığı modern / seküler paradigmaların, “ulusçuluk ideolojisiyle bir din hâline getirildiğinden” sözeder. Irk eksenli ulusal siyasî, kültürel ve zihinsel oluşumları kutsayan ulusçuluk ideolojisi, Avrupa’da imparatorluklar çağının sonunu getirdi.
OSMANLI MODELİ VE AMERİKAN TECRÜBESİ
Batı uygarlığını -bir asır daha çökmekten- kurtaran, Amerikan tecrübesi oldu. Amerikan tecrübesi, ulus-eksenli bir siyasî ve kültürel örgütlenme tecrübesi değil, aksine, imparatorluk tecrübesini andıran, farklı ırkları bünyesinde eriterek de olsa barındırabilen ulus-ötesi, ulus-üstü (supra-national) bir tecrübedir.
Modern tarihteki en yakın örneği ve modeli, Osmanlı “millet sistemi”dir.
Amerikalıların Osmanlı’yla son 50 yıldan bu yana derinlemesine ilgilenmelerinin ve Amerikan üniversitelerinde art arda güçlü “Osmanlı kürsüleri” kurmalarının nedeni burada gizlidir.
Ancak Amerikan tecrübesi, bütün dünyayı sekülerleştirme ve kapitalistleştirme projesinden başka bir şey öneremediği; seküler-kapitalizm de, bütün diğer kültürleri ve dinleri birlikte yaşatabilecek çok boyutluluğa ve derinliğe değil, fizik gerçekliğin ve bu dünyanın kutsanmasına, sömürülmesine ve yağmalanmasına dayanan, tek boyutlu, sığlaştırıcı, düzleştirici, çıkarcı, tektipleştirici, çözücü, kendini dayatan, başkasına hayat hakkı tanımayan bir algılama ve varolma biçimine dayandığı için, bugün dünyanın yaşanılamaz bir yer hâline gelmesine yol açmıştır.
Oysa Osmanlı tecrübesi, hem ırk ötesi; hem de farklı dinlere ve kültürlere mensup toplumları birlikte ve kendileri olarak yaşatma iradesi geliştirebilmiş en kuşatıcı ve kucaklayıcı yegâne küresel medeniyet tecrübesidir; bu gerçek belli başlı yerli ve yabancı büyük tarihçilerce kabul edilmiştir.
OSMANLI, NEDEN İNSANLIĞIN GELECEĞİDİR?
Amerikalıların Osmanlı modelini ve ruhunu tam olarak kavrayabilmeleri ve uygulayabilmeleri mümkün değil.
Osmanlı ruhu, Mekke’den ve Medine’den süt etmiş, önce Dârü’l-İslâm’ı hayata geçirmiş özgün bir ruhtur. İşte bu ruh, dünya tarihinde yalnızca Osmanlı’nın üç kıtada Dârü’s-Selâm (Barış Yurdu) ve ardından da Dârü’l-İnsan (İnsanlık Yurdu) kurmalarını mümkün kılmıştır.
Çinliler de, Hintliler de, Ruslar da, Avrupalılar da, Amerikalılar da, dünyada Dârü’s-Selâm (Barış Yurdu) ve Dârü’l-İnsan (İnsanlık Yurdu) kurmayı başaramadılar hiç bir zaman. Tarihte gelmiş geçmiş belli başlı bütün medeniyetlerin üzerine oturan; bütün dinlere, kültürlere, medeniyetlere hayat hakkı tanıyan; hepsinden beslenen, hepsini besleyen; hiçbirini yutmayan, hiç biri tarafından yutulamayan tek küresel medeniyet tecrübesini ve dünya düzenini yalnızca Osmanlı medeniyeti armağan etmiştir insanlığa.
Batılılar, önce Avrupa, sonra Amerikan tecrübesiyle, bütün dünyaya hâkim oldular. Osmanlı’nın tam altı asır barış yurdu inşa ettiği üç kıtayı bir asırda cehenneme çevirdiler sadece!
İşte bu nedenledir ki, Arnold Toynbee, “Osmanlı, insanlığın geleceğidir” diyebilmiştir.
Osmanlı kapitalizme direndiği için bilfiil / bedenen çöktü. Osmanlı kapitalizme direndiği için bilkuvve / ruhen yaşıyor...
Bu ruhu yaşlı bir Yemenli aynen şöyle dillendirmişti bize: “İstanbul düştü, İslâm dünyası düştü. İslâm dünyasının toparlanabilmesi, İstanbul’un ayağa kalkabilmesine bağlı.”
Mazlum dünyanın çocuklarının, mazlumları yeniden toparlayacak aktörün Osmanlı ruhu ve modeli olduğu gerçeğine inanması boşuna değil.
OSMANLI RUHUYLA DONANIRSAK KİMSE DURAMAZ KARŞIMIZDA!
Peki, biz ne yapıyoruz? Bizse, bu ülkede Osmanlı’nın izlerini silmek, kökünü kazımak, ruhunu yok etmek için Batılılara bile rahmet okutacak büyük bir cinayete imza atmakla meşgulüz bir asırdır! Olacak iş değil!
Gelecek, Osmanlı modelinindir. Irk eksenli, Batı-merkezci seküler projeler, Osmanlı’yı çökertmişti. Türkiye de, sekülerliği din katına yükseltmekle kendi varlığının altını oyduğunu ve geleceğini bizzat kendi elleriyle yok ettiğini artık görmek zorundadır.
Dünyanın küreselleştiği bir zaman diliminde, ırk-merkezli seküler projelerin, dünyayı yaşanılamaz bir yer hâline getirdiği artık fark edilmeli, dünyanın ancak farklı kültürlere, dinlere ve medeniyetlere hayat ve varolma hakkı tanıyabilen Osmanlı modeli gibi projelere ihtiyaç hissettiği artık görülmelidir.
Amerikalıların gördüğü şeyi, bizim görmemekte inat ve ısrar etmemiz, zihnen körleştiğimizin ve köleleştiğimizin bir göstergesidir.
Eğer Türkiye, Osmanlı modelini vareden ruhu, bizzat kendisi bütün dünyaya sunabilecek kadar içselleştiremez ve geliştiremezse, Osmanlı’yı çökerten seküler projelerin, Türkiye’nin de çöküşünü hazırlaması ve hızlandırması önlenemeyecektir.
Adaletin, hakkaniyetin ve çok kültürlülüğün hâkim olabileceği geleceğin dünyasını, yeniden icat edilecek, bütün medeniyetlere hayat hakkı tanıyabilecek Osmanlı modeli belirleyecek.
Osmanlı durduruldu, dev uyutuldu; dev uyanırsa kimse duramaz karşısında.
Türkiye’nin içerden ve dışardan kuşatılmasının nedeni burada gizli işte.
Uzun yolculuğa çıkmaya hüküm giyme zamanı şimdi...
O yüzden büyük hatalar yapmamak ve kısa, orta, uzun vadeli köklü hazırlıklar yapmak zorundayız.
Su akacak, yatağını bulacak... Vesselâm.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020