A.Turan ALKAN
Bugün âşıklık geleneğini takip edenler ve halk musikisini bilenler Sulari’nin, gelenek içinde adeta bir köşe taşı teşkil ettiğini daha iyi anlıyor ve fark edebiliyorlar.
Tanıdığım ilk halk şairi Talibî Coşkun’dur.
1967’de ortaokuldaydık. Öğretmenler bizi arka bahçede toplamış ve lacivert elbiseli, fötr şapkalı, yakasında iri bir rozet taşıyan kısa boylu, ince bıyıklı şişmanca bir adamı takdim etmişlerdi. Şiirlerinden birkaçını okuduğunu hatırlıyorum. ‘İsteyenler kitabından satın alabilirler.’ denilmiş miydi emin değilim fakat o yıllarda âdetti. Yöre şairlerini ve yazarlarını desteklemek için il milli eğitim müdürlüğü izniyle okul okul gezerlerdi. Sonraki yıllarda âşık takımının, eğer başkaca meslek ve gelirleri yoksa bu tarz bir geçimliğe âdeta mecbur olduklarını farketmiş ve üzülmüştüm.
Ölümünden tahminen bir yıl kadar önce muhtemelen 1971’de Âşık Veysel’i de görüp dinlemek fırsatım oldu; vilayetin düzenlediği bir organizasyondu ve şehrin tek spor salonunda düzenlenen bir gecede efsâne âşığı dinlemiştik.
Âşık takımına fazla yüz vermemek…
1977’de Hadiselerle Hakikat gazetesinin yazı işleri müdürü olarak tuvalet temizliğinden başmakale yazarlığına, tashih işlerinden roman tefrikası yazarlığına kadar bilumum vazifeleri zevkle yaptığım esnada halk şairleri ile araya anlamlı bir mesafe koymak lüzumu hâsıl oldu. Şairlerin uğrak yerlerinden başlıcası gazete yazıhaneleriydi ve onlar da kendilerince şahsi tanıtımlarını yapmak, aktüel olaylara dair taşlamalarını yayınlatmak, daha da iyisi kendilerine yeni bir kitap yayınlatma imkânını kolaçan etmek maksadıyla sıkça ziyaret ediyorlardı.
Baharözlü Âşık Feryadî Çağıran’la böyle bir ziyarette tanıştık. Hicviye, ekmek ve gazyağı vesikası, yokluk, camilerin ambar yapılması gibi klasik tek parti şikâyetlerinin sonuna ‘Halk Partisi değil miydi’ redifiyle sürüp giden bir şiirdi.
Eee, gazetemiz zaten CHP’ye muhalifti; bu teklifi biraz da zevkle yerine getirdik! O gün Feryâdi ile fazlaca meşgul görünmüş olmalıyım ki tecrübeli ağabeyimiz rahmetli A. Turan Gürel bir ara ‘Âşık kısmına fazlaca hoşâmedî gösterirsen, buradan ayrılmazlar; çalışmaya zaman bulamazsın, ona göre!” tembihiyle kulağımı büktü. O haklıydı ama âşıklar da haklıydı. Devrin dar iletişim imkânları içinde seslerini duyuramıyor, genellikle fakr u zaruret içinde yaşıyor ve değerlerinin bilinmesini istiyorlardı haklı olarak. Şehrin yönetici takımı, âşıkların bu hallerine şerbetli olduklarından garibanları baştan savmak için kendilerince taktikler geliştirmişlerdi.
Davut Sulari ile nasıl tanıştım?
Memleket kurtarma çalışmalarımızdan en önemlisi, o günlerde Ülkü Ocakları yararına düzenlediğimiz ‘gece’lerdi ve bu gecelerin tertiplenmesinde afiş, bilet, bez bant, tanıtım, reklâm vs. işleri uhdeme düşüyordu.
Zannediyorum 1977 yılında bir âşıklar gecesi organizasyonu yapıldı. Gecenin yıldızı, o güne kadar adını hiç duymadığım Âşık Davud Sularî idi. Hoşgeldin maksadıyla birkaç arkadaşla birlikte efsânevi Afyon Sokağı’nda yine efsânevi ‘Çerkezin Kahvesi’nin hemen üst katındaki Çorapçı oteline gittik. (zaten iki adım) Tipik bir eski taşra oteliydi Çorapçı Oteli. Karşımızda ufak yapılı, zayıfça, esmer, renkli dereceli gözlük kullanan, ince bıyıklı, hafif dazlak mütevazı bir adam vardı.
Hoşbeşten sonra sohbet başladı ve hatırladığım kadarıyla siyah pamuklu bezden yapılmış bağlama kılıfından sazını çıkarıp uzun uzadıya sazının özelliklerini anlatmış ve gül ağacından oyulduğunu söyleyerek koklamamızı istemişti. Gerçekten güle benzer tatlı bir rayihası vardı teknenin. O zaman bildiğimiz incecik gül fidanının nasıl olup da çınar veya meşe gibi gövdesinden saz teknesi oyulacak kadar kalınlaşabildiğine hayret etmiştim. Sonradan öğrendim ki gül ağacı Batı Afrika’nın Kamerun, Fildişi Sahili bölgelerinde yetişen Bubinga ağacına bizde verilen isim imiş!
Bize birkaç türkü de okudu rahmetli Sulari. En çok dikkatimi çeken türküsü Almanya’daki uzun turnesi esnasında bestelediği Almanca sözlü bir türkü idi. Sözlerini ihmal ettiğinizde bildiğimiz türkü formunun kalıplarına uyan bu besteye hepimiz hayret etmiş ve hayranlığımızı belirtmiştik.
Mahzuni’yi çekiştiriyoruz…
O sohbette, dönemin siyasi tansiyonu icabı Âşık Mahzûni Şerif’in de biraz gıybeti yapıldı; bunun sebeplerini çok sonradan fark edebilmiştim. Mahzûni Şerif, 70’li yılların çılgın sağ-sol kutuplaşması esnasında sol cenahın en güçlü, en popüler ve galiba en çok para kazanabilen âşıklarından biriydi ve hâliyle âşıklar arasında bir nevi rekabete başlıca konu teşkil ediyordu. Her ikisi de şu anda ebedî âlemde bulunan bu iki değerli halk şairinin ruhlarını incitmeden şu kadarını söylemeliyim ki, bu çekişmenin gerçek mahiyeti galiba bir nevi piyasa endişesinden ibaretti.
Âşıklık geleneğinde farklı ve güçlü bir köşetaşı
Davud Sulari bir halk şairi, ‘pir elinden bâde içmiş’, gerçek ve güçlü bir ozandı. Ülkü Ocakları’nın davetine icabet ederek Sivas’a gelmiş olması onun Ülkücü olmasını gerektirmiyordu elbette fakat biz onu sanki ‘bizim cenah’ın destekçisi gibi görmekten hoşlanmıştık ve o da bu kanaatimizi sarsacak şeyler söylememişti doğrusu. Özel konser faslı daha sonra elli metre uzaktaki Ülkü Ocakları binasında (Teşkilat!) da devam etti. Sulari’ye hayran olmuştuk ama bu hayranlığın temelinde müzik bilgisinden ve kültüründen ziyade tarafgirlik gayreti vardı.
Onun sanatında ne kadar farklı ve zengin bir karakter teşkil ettiğini çok sonraları fark edebildim. Davud Sulari’nin nev-i şahsına münhasır ‘davûdî’ bir sesi vardı ama onu farklı ve özel kılan hâlâ yükselen lirizmi, orijinalitesi idi.
Bugün âşıklık geleneğini takip edenler ve halk musikisini bilenler Sulari’nin, gelenek içinde adeta bir köşe taşı teşkil ettiğini daha iyi anlıyor ve fark edebiliyorlar. Onun türkülerini kim okursa okusun, biraz dikkatli ve meraklı bir kulak, ‘Bu Sulari bestesidir işte- ona ait olmalı, çünkü onun üslûbunu andırıyor’ diyebilir. O bu haliyle kendi başına bir ekol oldu ve zannederim vefatından sonra çok daha iyi değerlendirilmektedir.
Müzik kültürü mukayeseyle gelişir
Bir yerde tabii karşılamak lâzım zira kırk yıl önce müzik meraklıları için mukayeseli hüküm vermek çok zordu; internetsiz, youtube’suz, spotify’siz bir dünyadan bahsediyorum. Sanatçıların bir ömür boyunca ucuca getirdiği eserleri bir çırpıda erişebilmek ve ardı ardına dinleyebilmek imkânı yoktu; bu lükse ancak (Meselâ Rıfat Kaya gibi) istisna kabilinden koleksiyonerler sahipti ve zor erişilen bir icraya erişmek şansa bağlıydı bir yerde.
Mahzûnî ile ilgili gıybette bir miktar vebale girdiğimizi şimdi daha iyi takdir ediyorum: Sulari gibi Mahzûnî de büyük kabiliyetti ve bu iki büyük sanatçının aynı kuşakta, aynı topraklarda yaşayıp eser vermesi sıra dışı bir şeydi. Bugün her ikisi de tarafgirlik ve ideolojik çeşni veren piyasa eserleriyle değil (ki izah etmeye çalıştım, mecburen öyle şeyler de çalıp söylemişlerdi!) bilakis geleneğin gümrah atardamarını takip eden klasik tavırdaki türküleriyle yaşıyor ve seviliyorlar.
Her ikisine de rahmet olsun.
“Kirpiğin kaşına değdiği zaman” anlayacaksın…
Bu kadar dedikodudan sonra okuyucu olarak şimdi yapmanız gereken ilk şey, bilgisayar ve akıllı telefonunuzu açıp rahmetlinin, ‘kirpiğin kaşına değdiği zaman’ adlı türküsünü şöyle sâkin kafayla dinlemektir. Ardından, ‘Bir güzelin aşığıyım erenler’, ‘Bugün bayram günü âlem eğlenir’, ‘Küstürdüm barışamam’, ‘Turnam gelir bizim elden’, ‘Yaban gülü müsün sarp kayalarda’ gibi ağır türküler de dinlenmeli ki kimden ve neyden bahsettiğimiz bir nebze olsun anlaşılsın, bilinsin, farkında olunsun.
Ama ikaz etmiş olalım; günün kulak zevkine, bilgisayar ve dijital tabanlı zengin altyapı eşliğinde türkü icrasına alışkın olanlar için Davud Sulari ve kuşağının orijinal kayıtları pek yavan, pek kahırlı ve tekdüze görünebilir. Altyapıya aldırış etmeden sadece ve sadece nağmeyi takip etmek, dikkati nağmenin ve sözün parlaklığına yoğunlaştırmak galiba sadece bizim kuşağın özelliği olarak tarihe karışacak.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016