Halil BERKTAY
Bazen, herhangi bir tartışma veya polemikte, öyle bir şey denir, öyle bir durum doğar ki, donar kalırsınız. “Akan sular durur” ama pozitif değil negatif anlamda. Karşınızdaki(ler) öyle bir gaf yapmış, o kadar kötü bir duruma düşmüştür ki, onun veya onların adına sıkılır, ne yapacağınızı bilemezsiniz.
Taner Akçam’ın (TA) Taha Akyol’un 20 Aralık 2012’de yayınladığı kısa bir notta söyledikleri, işte böyle bir şey: “Torosyan’dan Çanakkale savaşları uzmanı askeri tarih profesörü çıkartıp, saldırmak kolay. Sonuçta kendisi savaşırken ailesi imha edilmiş ve travma içinde birisi Torosyan... Anısına bilimsel eser muamelesi çekmek bir başka saygısızlık.”
Ayhan Aktar’ın (AA) metin tahrifatı ile diğer yalanlarında gülünecek hiçbir yan yok. Bu ise bir boyutuyla düpedüz komik. Ne dediğinin farkında mı? İlk aklına gelen demagojiye mi başvuruyor? Bizimle ve herkesle dalga mı geçiyor? Tartışmayı ve nereye vardığını hiç mi anlamıyor?
Allah allah, biz Torosyan’ın Birinci Dünya Savaşı ve bu arada Çanakkale üzerine bilimsel bir tarih çalışması yaptığını sandık da onu, bak, bu iyi bir tarih kitabı değil; Çanakkale’yi (ve Osmanlı’nın diğer cephelerini) iyi “bilmiyor” (bu sözcüğe dikkat) diye mi eleştiriyoruz? Yani meselâ bugün herhangi bir master veya doktora öğrencisi, ya da AA gibi bir amatör tarihçi, oturup bir “Çanakkale Savaşları Tarihi” kaleme almış da, ben veya Hakan Erdem akademik bir derginin Kitabiyat bölümüne birkaç “kitap eleştirisi” (book review) yazıp, Torosyan’ı aa, bak, onu da “bilmiyor” bunu da “bilmiyor” diye mi suçluyor muşuz? Altını çizeyim; bir “bilgisizlik” eleştirisi miymiş, söz konusu olan? Bulduğumuz “yanlışlar” daha doğru bir Çanakkale (veya Cihan Harbi) tarihi yazılması amacını mı güdüyormuş?
Şu tartışmanın izleyicileri her ne kadarsa, kaçı meseleyi gerçekten böyle algılamış ve TA’yı okuyup “he yav, essah, Torosyan tarihçi mi ki hatâ yapmasın” diye kafa sallamıştır, merak ediyorum doğrusu.
Adamın biri anılarını yazmış öyle iddia ediyor bir tarih kitabı değil. Ben bunları bizzat yaşadım, bu cephelerde bulundum, gemileri batırdım, Harp Madalyası aldım, Enver’le konuştum, savunma taktikleri önerdim, Liman von Sanders ve Goltz Paşalara akıl verdim, Galiçya ve Mezopotamya’da şöyle kahramanlıklar gösterdim, birliklerim şunlar ve komutanlarım şu kişilerdi, ama ailemin başına şunlar gelince saf değiştirdim, Külek Boğazında şöyle savaştım, falanca filanca Osmanlı birliklerini bozdum, 6000 Arap süvarisinin başında Şam’a girdim, Fransızlar da bana şu madalyayı verdi diye sayıp döküyor. Başka birileri de bunu gerçek kabul etmiş. Bakın ne müthiş bir kaynak buldum diye ortaya çıkıyor. Sahih, doğru, otantik kabul ettiği bu birincil kaynaktan hareketle çok değişik bir tarih yazılabileceğini iddia ediyor.
Hiçbir şekilde resmî tarih ve resmî ideolojiden yana olduğu söylenemeyecek başka iki tarihçi, özel olarak bu metinden kuşku duyuyor. Orasını burasını kurcalamaya başlıyor. Biri (Halil Berktay) okudukça tamamının uydurma olduğu kanısına varsa da, esas olarak Çanakkale bölümleriyle yetiniyor. Diğeri (Hakan Erdem) satır satır inceliyor ve dokunulmadık yerini bırakmıyor. Ortaya çıkıyor ki metin bilinen tarihî olayları zerrece tutmamakta. Ne cepheler, ne birlikler, ne kumandanlar, ne arazi, ne savaşlar, ne görüşmeler, ne madalyalar. Hiç ama hiçbiri doğru değil. Başka ve çok daha belirtik “Oryantal roman/romans” unsurları da var. Hepsi bir arada, metnin iyi niyetli dahi değil, yani gerçeğe sadık kalmaya çalışsa bile yer yer abartıya kaçan bir hatırât da değil, tümüyle fiktif olduğuna işaret ediyor. Limitte, Torosyan’ın yalnız ilk tahsilli olduğu ve en azından 1916’yı Osmanlı ordusunda değil ABD’de geçirdiği bile kanıtlanmış bulunuyor.
Ama işte bu noktada başka biri sahneye çıkıyor ve diyor ki Torosyan “tarihçi değil”; öyleyse “hatâ” yapabilir ve onun “hatâ”larını bu şekilde didik didik etmemek gerekir. Hoppala. Ayrıca bu, diye devam ediyor, onun anısına saygısızlıktır. Neden? Çünkü sonuçta, “travma içinde birisi”dir. Burada duralım. Bir kere, tarihçilik böyle mazeret tanımaz. Bir yazar istediği kadar mağdur olsun, kurmaca kurmacadır. “Travma içinde” olmak kimseye uydurma hakkını vermediği gibi, bizi de o hayalî anlatımları gerçek saymaya zorlayamaz.
Fakat ikincisi, şu noktada Torosyan’ın ne ölçüde “travma içinde” olduğu bile problemlidir. TA’nın aylar sonra bunu bir türlü görememesi; hâlâ ve hâlâ Torosyan’ın kitabını esas olarak doğru ve çağdaş tarihçilik açısından kullanılabilir bir kaynak sayması, tarifi zor, bilimle bağdaşması olanaksız bir ruh hali ve zihniyet yapısına işaret ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024