Melih ALTINOK
Bütün insani faaliyetler son tahlilde “mutlu olma” hedefine yönelik. İyi yemekler, güvenlikli yaşam alanları, gelecek garantisi için para kazanmaya çabalıyoruz. Tanınmak, kendimizi önemli hissetmek için ünlü olmaya, ünlü kalmaya uğraşıyoruz. Bir tartışmada haklı çıkıp egomuzu tatmin etmek için yırtınıyoruz…
Elbette, mutluluk varılacak ve sürekli orada kalınacak bir “hal” mi, ayrı bir tartışma konusu. Ama gariptir, bir yandan hayatımızın temel motivasyonu olan bu hedefe ulaşmaya çabalarken öte yandan da ondan uzaklaşmaya uğraşıyoruz.
Üst yapı kurumlarında dönüşüme yol açacağını varsaydığımız alt yapı koşullarını kökten değiştirme alternatifleri… Planlı üretim, eşit bölüşüm uğruna insanları birer süper makinaya, ülkeleri fabrikaya, devleti de paylaşımcı bir şirkete dönüştürme projeleri… Gündelik yaşamımızdaki boş zaman aktivitelerini, kültürel faaliyetleri ve hatta cinsel ilişkilerini bile hep birlikte, topyekûn bir mutluluk tahayyülüne göre biçimlendirecek büyük toplumsal tasarımlar…
Ya da tüketimi fetişleştiren, antropomorfik bir yaklaşımla hayatın tüm bileşenlerini insanın hazzına köle eden kapitalizm…
Doğru, bunlar siyasetin öznesi olmayanlarımızın için dışlarında gelişen “durumlar.” Siz ya da ben yazmadık bu işlerin “kitabını.” İyi de özel ilişkilerimizin yanı sıra kendi üzerimizdeki tasarruflar da bile temelde tümüyle deterministtik bir evrende yaşadığımız kabulüne dayanan bu büyük anlatılara dört elle sarılmamızın nedeni ne? Büyük anlatılar, söylemlerini ve pratiklerini bu denli içselleştirmemizi gerçekten başardılarsa, hangimiz öznelliğinden, daha acımasızca söyleyeyim, insanlığından söz edebilir?
Evet, bir çıkış olmalı. Hep de aramışız. Ama bilmediğimiz bireysel deneyimlerin dışında hemen hemen tümü trajediye dönüşmüş gibi. Bu romantik deneyimlerin başarılılığının nedeni hep aynı. O da “çemberin dışına” çıkmak için “başka bir çemberin içine hapsolmanın” elzem olduğunu sanmak.
Örneğin özellikle Avrupa kentlerinde girişilen komün deneyimleri… Kapitalizmin yabancılaşmasından sıyrılmak için, bugün insanlığın geldiği noktaya “yabancı,” tarihin akışına, bilgi birikime ters, mekanik bir politik, ekonomik ve insani ilişkiler ağı yaratmaya çalışmaktan başka ne? Hangisi birkaç aydan fazla yaşamış? Hangi üyesi başka bir hayat mümkün inancının üstüne beton döküp, üstelik de başlangıçtan daha umutsuz biçimde nefret ettiği düzene geri dönmek zorunda kalmamış?
Ya da doğu bloku ülkelerinde örneklerine rastladığımız tüketim açlığını tatmin etmek için kurulan hedonizm tarikatları… İhtiyacın yakıcılığından ziyade, sadece yasak olduğu için israftan ve insanı bedenen olduğu kadar ruhen de çöküntüye uğratacak tüketim ritüelleri oluşturmak özgürleşmek mi yoksa bir başka kölelik mi? İntiharların, kalıcı hale gelen depresyonların, cinayetlerin istatistiklerine bir bakın.
Bir formül duymak istediğinize eminim ama kusura bakmayın. Abidin’den beklentinizi anlıyorum ama bunu istesem de yapmam.
Hem bu, şimdiye kadar yaptığım eleştirileri anlamsızlaştırmaz mı, bizi aynı kör sarmala sürüklememiz mi?
Ancak bu ve diğer yazılarda naçizane anlatmaya çalıştığım gibi ve gördüğünüze inandığım şekilde, genel bir iki ilkeden ve kişisel menkıbenden söz edebilirim size.
Bendeniz son yıllarda Cavani’nin muhteşem karakteri Bay Ripley’in (John Malkovich) filmin en kaotik ve gergin anında doğal olarak korkan ve umutsuzluğa düşen Jonathan’a, yüzündeki o muhteşem ifadeyle söylediklerini hatırlıyorum sık sık.
“Kontrol edemediğim süreçler üzerine kafa yormuyorum.”
Geçmişi, bugünü ve hatta geleceği tasarlamak gibi nafile bir çabanın peşine düşen insan ürünü büyük anlatıların çemberinden sıyrılmaya çalışıyorum. “Haddimi” bilerek sınırlı da olsalar kontrol edebildiğim anlarda sorumluk üstlenerek sınırsız evrene, insan olmaya çabalamanın mutluluğuna ulaşmaya çalışıyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
efe İREN
ey her öğretmen ve öğretmenlerimin yılı kutlu olsun