Melih ALTINOK
Son dönemlerde televizyonlardaki favori programım yarışmalar. Sinema kanalları ve yeniden başladığımız Lost'tan sıkılınca hemen onlara sarıyorum.
Ama tercihim bilgi yarışmaları değil. Yemekteyiz ya da Survivor türü reality'lere bayılıyorum. Ve takipçilerimin bildiği üzere, kime sorsanız belgesel ve "ajans" izlediğini söyleyenlerin ülkesinde bu marjinalliğimi gizlemeye de çalışmıyorum.
Ekranlarda her gün ciddi ciddi siyaset konuşan bir politika yazarı olarak bu "bayağılığım" epeyce tepki topluyor. Ne zaman izlediğim bu yarışmalarla ilgili bir twit atsam, "size yakıştıramadık" girizgâhıyla başlayan tepkiler üzerime çullanıyor.
Ama ne yaparsam yapayım vazgeçemiyorum. Çünkü ahalinin, kendilerini izlememi yakıştıramadığı reality karakterlerinin pek çok halinin ahalimize yakıştığını düşünüyorum. Sanırım söz konusu programlara müptela olmamızın da seyredilmelerine aşırı tepki vermemizin de nedeni işte bu gerçeklik. Zira kimilerimiz izlerken yarışma karakterlerinin tanıdık hallerinden onlar adına utanarak, yüzü kızararak mazoşist bir haz duyuyor. Tepki duyanlarımız ise, karakterlerin hallerine kendilerinden aşina oldukları için bu vasatı orijinal bulup seyredenleri basit buluyor.
Her halükârda karşı karşıya olduğumuz hal "çıplaklığımız." Zaten reality türü de gücünü bu mantıktan alıyor. Kameralar önünde geçirilen süre bir limiti aşınca, insan gözetlenme hâline karşı yabancılaşma hissetmiyor. Yeni bir gerçeklik boyutuna geçiyor. İşte asıl fena olan da bu. Çünkü biz seyircilerin "üstelik onca kamera önünde" diye şaşırdığımız hâl, reality karakterleri için "doğal!" Olaylar sanki kameralar önünde cereyan etmiyormuş gibi yarışmalarda herkesin birbirini "oynamakla" eleştirmesinin nedeni de bu. Yani üzülerek bildiririm ki "cehennem yine başkaları" değil; izlerken adlarından utandığımız hatta izlenmelerine bile tahammül edemediğimiz o karakterler etiyle, kemiğiyle, ruhuyla bizden başkası değil!
Yüzleşme
"İnsan kendini yalnızca insanda tanır" diyor Goethe. Kuşkusuz hazır cevaplarla tatmin olmayıp var oluşuna butik cevaplar arayanlarımız, bu reality yarışmalardaki gariplikler üzerine kafa yormaya başlamıştır bile. Hangi birini sayalım... 30 saniye öncesinde arkasından nefretini kustuğu ev sahibini, mutfaktan dönünce, dedikodu yaptığı insanlar ve biz izleyiciler sanki yokmuşuz gibi "canımmm" diye karşılamaları mı... yoksa mahremini ve daha da kötü başkalarının sırlarını "içim dışım bir" bahanesiyle ortalığa saçıp bir ödüle değişmeleri mi?
Sizi bilmiyorum ama benim bu realitylerde en çok ilgimi çeken, karakterlerin-karakterlerimizin "sevme hâlleri."
Yarışmalarda ne kadar flört eden çift ya da karı koca varsa birbirlerine karşı daima pençeleri dışarıda. Herkes gergin herkes mutsuz... İnsanın sevdiğine karşı içgüdüsel olarak sergileyeceği şefkatin, yumuşaklığın, gülümsemenin esamisi okunmuyor. Birbiriyle bağırmadan, aşağılamadan, iğnelemeden konuşmayanı çiftten saymıyorlar âdeta.
Mutfakta yemek hazırlayan çiftin dişisi, hayatını zindana çevirdiğini söylediği erkeği bir dirsek darbesiyle savurduktan sonra dış ses arayı yumuşatmak için devreye giriyor: "Hadi bizlere nasıl tanıştığınızı anlatın?" Erkek söz alıyor ve kadının kendisini kandırdığını elbette "gülerek" anlatırken kadın hakaretleriyle kanon yapıyor. Elbette barıştıkları da oluyor. "Gel buraya geri zekâlı..." İltifatları eşliğinde kısa bir es veriliyor...
Aşklarının arifesinde olanlar da farksız. Tüm yakınlaşmalar, daha ziyade yabani hayat belgesellerindeki sahneler tadında.
Ergenliğin erken evrelerinde bir ölçüde anlaşılabilir sayabileceğimiz bu halin normalleşmeye başlaması üzerinde bence kafa yormalıyız. Gazetelerin 3. sayfalarında bizi hayrete düşüren aşk dramlarının, kapısından ayak sürüyerek girilen binlerce hanenin, sokakta birbirine kelepçelenmiş müebbet mahkûmları gibi yürüyen çiftlerin, asık yüzlerin nedeni başka yerde değil.
Öyle ya, diyalog seviyesi bu olan bir ilişkiden başka ne çıkabilir ki? Karşılıklı hakaretin, kabalığın normal sayıldığı bir ortamda, aşkın, heyecanın, ilginin sürdürülebilirliğinin belki de ilk şartı saygı var olabilir mi?
Tavsiyem, sözünü ettiğim reality yarışmalarındaki çiftleri izlerken o meşhur şarkının sözlerini biraz değiştirerek hatırlayın. Aynayı fark edeceksiniz. Aslında kendi kabuğumuzdan ve bencilliğimizden sıyrılamadığımız için "sevemediğimizi" anlayacaksınız. "Beni böyle sevme seveceksen" restinizi gören egonuzun cevabını merak etmiyor değilim; benimki oldukça ilginç de.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019