Ahmet ALTAN
Eh, gözümüz aydın, JİTEM de yokmuş.
Tam 21 insanın öldürülmesinden sorumlu olarak yargılanan sanıklar yüce Türk yargısı tarafından beraat ettirildiler.
Beraat edenlerden biri de “JİTEM’İ bilmem jötem’i bilirim” diye bir de dalga geçti.
Fransızca “seni seviyorum” demeyi biliyormuş.
Onun bildiği tek şeyin o olmadığını da o bölge halkı biliyor.
Öldürülen kurbanların yakınları sadece bu kararın acısını yaşamıyorlar bir de adamların alaycılıklarıyla aşağılanıyorlar.
Bunun benzerini biz 28 Şubat döneminde de görmüştük, JİTEM’in kurucularından olan Jandarma Genel Komutanı, Meclis’in çağrısına cevap vermeye bile tenezzül etmemiş, televizyonda fevkalade küçümseyici bir gülümsemeyle “JİTEM diye bir şey yok” deyip herkesle alay etmişti.
O zamanlar bu küstah kibirlerini “devleti” arkalarına almalarına borçluydular.
Şimdi neye güveniyorlar böyle dalga geçerken?
Gene devlete.
Devlet arkalarında.
Vur, öldür, işkence yap, sonra da kurbanlarla alay et.
Bravo AKP’ye, ülkeyi bu hale getirdi.
28 Şubat, resmi üniformasını çıkartıp “sivil urbalarını” giydi.
Boşuna bu toprakların masalları, “az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de baktık bir arpa boyu yol gittik” diye başlamıyor.
28 Şubattan bu yana on yedi on sekiz yıl geçti, aralarda neler yaşandı, bir de döndük baktık, JİTEM’ciler aynı korkunç sırıtışla karşımızda duruyorlar.
Üstelik sadece “beyaz Toros’lu” eski modelleri değil, “siyah Ranger’lı” yeni modelleri de Kürt kasabalarında cirit atıyor, sokağa çıkma yasağı ilan edip, çoluk çocuk öldürüyorlar.
Öldürmek, buradaki yöneticilerin “fıtratında” var anlaşılan.
İktidarı bir ele geçirmesinler, hemen zorbalaşıyorlar.
Dincisi laiki hiç fark etmiyor.
Öldürmeyi, şiddeti, hukuksuzluğu ve gayrimeşru yolları kendileri için mübah sanıyorlar.
Şu yargının haline baksanıza.
17-25 Aralık’taki büyük soygun davasının ardından alınan kararları bir aklınızdan geçirin.
O büyük “kırılma” noktasından önce yargı tarafından mahkum edilen kim varsa hepsi suçsuz ilan edildi.
Anlaşıldı ki ülkemizde Ergenekoncular, darbeciler, şikeciler, mafyacılar, katiller, hırsızlar yokmuş.
Darbe hazırlıkları hiç yapılmamış, 17 bin faili meçhul maktul kendi kendilerini vurup öldürmüş, Ergenekon hiç olmamış, şikenin yanına bile yaklaşılmamış… Ve tabii 17-25 Aralık’ta devleti dibine kadar soymamışlar, ihaleleri komisyon karşılığında dağıtmamışlar, evlerden, ayakkabı kutularından milyonlarca dolar çıkmamış, suçlanan bakan canlı yayında, “her yaptığım için bana başbakan emir verdi, o da istifa etsin” dememiş.
Yargı kararlarına bakarsanız bunların hiçbiri olmamış.
Burası İsviçre gibi, hukuka uyulan, düzenli, sakin, güzel bir ülkeymiş.
Fakat kendisine “paralel” denilen bir canavar çıkmış, herkese iftira atmış ve biz ülkemizde darbe hazırlığı, Ergenekon, faili meçhul, şike, mafya, soygun var zannetmişiz.
Şimdi o “paralelin” gazetelerini, şirketlerini, televizyonlarını, işveren teşkilatlarını basıyoruz, paralarına el koyuyoruz, o paraları keyfimizce yandaşlarımıza dağıtıyoruz ve her baskında ülkemiz biraz daha temizleniyor, biraz daha pir-ü pak oluyor.
Artık demokrat ve hukuksever bir ülkeyiz.
Kaçınız inanıyorsunuz bu masala?
İşin fenası çoğunuz inanıyorsunuz, daha doğrusu inanmış gibi yapıyorsunuz.
Kiminiz 17-25 Aralık’tan sonra kurulan yeni yargı düzeninde aklanan darbecilerin aslında darbeci olmadığını, aklandıklarını söylüyorsunuz, kiminiz Ergenekon olmadığını, kiminiz şike olmadığını, kiminiz devlet soygunu olmadığını.
Artık meşrebinize göre.
AKP, kendi hırsızlıklarını örtmek için “müttefik” arıyor ve AKP’nin en şiddetli muhalifi gözükenler bile kendi adamlarının “aklanması” karşılığında bu yalanları kabul edip, hırsızların “utangaç” müttefikleri arasına katılıyorlar.
Dürüstlüğü, sadece dürüstlüğü savunanlar, gerçeklerle yüzleşmekten korkmayanlar, olup bitenlerin sadece hırsızları aklama operasyonunun bir parçası olduğunu kabul edenler şimdilik pek kalabalık değil.
Zaten bu ahlaki çöküş hazırlıyor “diktatörlüğün” alt yapısını.
Neden Norveç’te, İngiltere’de, Danimarka’da, Almanya’da, Amerika’da bir siyasetçinin “diktatör” olma ihtimali bulunmuyor da Türkiye’de bulunuyor?
Bu, oradaki siyasetçilerin dürüstlüğünden değil, oradaki toplumların ahlaki standartlarının sağlam olmasından kaynaklanıyor.
Bu ahlaki çöküntü, bugün yargının neredeyse tümüyle ortadan kalkmasına, Sulh Ceza Hakimliği denilen bir kurumun rahatça hukuk dışına çıkmasına olanak veriyor.
Bağımsız ya da tarafsız yargının olmamasından şikayet edemiyoruz artık… Çünkü yargı kalmadı.
Gazetecileri dövenleri serbest bırakıp, twit atanları tutuklayan bir sisteme, “adalet sistemi” diyemeyiz.
Yargıyı, bir sindirme ve intikam operasyonunun aleti haline çeviriyor bu siyasi iktidar.
Ama bir ülkede yargıyı ortadan kaldırdığınızda, orada hükümetler de, devletler de “gayrimeşru” olur.
Çünkü “meşruiyet” hukuktan kaynaklanır.
Hukuku yok ettiğinizde, mahkeme kararları hukukun dışına çıktığında, o ülkenin iktidarının “seçimle” işbaşına gelmiş olması onu “gayrimeşru” olmaktan kurtarmaz.
“Seçim” bir hukuk çemberinin parçasıdır, hükümetlerin ve devletin meşru olması için, o hukuk çemberinin içinde kalmaları gerekir.
Seçimle işbaşına gelip de hukuk dışına çıkanlara rastladık biz tarihte, ülkelerinin de kendilerinin de sonu hiç iyi olmadı.
Milyonlarca insanın ölümüne, ülkelerinin parçalanmasına, işgal altında kalmasına neden olup, sonunda kendileri de lanetlenerek ayrıldılar bu dünyadan.
Yargı yok olurken, Türkiye siyasetiyle ve yönetimiyle hızla gayrimeşru bir zemine kayıyor.
Bunun sonucunda daha fazla şiddet, ölüm, zorbalık yaşayacağız demektir.
Şiddet yoluna girenler için dönüş yoktur.
Onları durduracak olan, toplumun direnci ve ahlakıdır.
O yüzden bugün, hangi görüşten, hangi inançtan olursa olsun insanların ahlak ve adalet sancağı altında toplanması gerekiyor.
Bu gidişatı durduramamak, buna direnememek, hepimizin sonunun karanlıkta bitmesine yol açacak.
Sessizlik, korkuyla boyun eğmek, şiddeti gerçekleştirenler de dahil kimsenin hayrına olmayacak.
Siz, insanoğlunun koyunları nasıl evcilleştirdiğini biliyorsunuz değil mi?
Dikbaşlı koçları ve direnen dişileri kestiler, o kadar çok kestiler ki sonunda koyunlar boyun eğip sessiz kalmanın hayatlarını kurtaracağına inandı.
Sessizce boyun eğdiler.
Bu onları kesilmekten kurtarmadı.
Sadece sessizce kesiliyorlar artık, sessizce uzatıyorlar başlarını kasapların satırlarına.
Dikbaşlı koçlardan olmak istemiyorsanız, kesimlik koyun olabilirsiniz.
Gidişat, ekonominin daha da kötüleştiği bir ortamda, şiddetin daha da arttığı, adaletin tümüyle ortadan kalktığı, “meşru” hiçbir kurumum kalmadığı bir “gayrimeşru” kaos düzenidir.
Üstelik, sizi kestikten sonra bir de küstahça sırıtıp sizinle alay edecekler, “jötem” diyerek geride bıraktıklarınıza gülecekler.
Oraya doğru gidiyoruz.
İster Kürt Türk, Sünni Alevi, modern muhafazakar, aynı adalet sancağının altında toplanıp direnin, ister dağınık gruplar halinde birbirinizden nefret ederek sessizce bu gayrimeşru şiddet ortamının müstakbel kurbanları arasına katılın.
Hayat hepimizi getirip bu korkunç noktada bıraktı.
Siz, “ülkemiz İsviçre gibidir, suç işleyen yoktur” diyerek sessizliğe bürünebilir, dikbaşlı koçların kesilmesini, bir de onlara söverek izleyebilirsiniz.
Sizi efendi ve sessiz koyunların arasına sokar bu.
Mezbahaya sessizce gidersiniz.
AHMET ALTAN / HABERDAR
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları











































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018