Ahmet ALTAN
Şu korkunç sonbahar kış döneminde, Ankara’nın ağaçlarının dallarında yapraktan çok insan parçaçıkları gördük.
Ard arda bombalar patladı.
İnsanlar, insancıklar, arkalarında sevdiklerinin sarılacağı, son kez dokunacağı, elini sevgiyle öpeceği bir cenaze bile bırakamadan paramparça olarak havaya savruldular.
Bunu mu hak ediyor Türkiye?
Bu insanlar bunu mu hak ediyor?
Biz, Ortadoğu’nun “vaad edilmiş” toprakları, ateşten kavrulan insanlarının serin ve güvenli cenneti, başkentinin ağaçlarından insan parçaçıklarının toplandığı değil neşeli yaprakların açtığı yeşil bir vadi olabilirdik.
Her şeyimiz vardı bunu gerçekleştirebilmek için.
Ama cennetten Adem’i kovduran “yılan”, siyasi bir iktidar kılığında çıktı ortaya, bizi kanlı bir kıyametin içine attı.
Aklını kaybetmiş bir iktidar Ortadoğu’yu ele geçireceğim derken, Ortadoğu Türkiye’yi ele geçirdi.
Şimdi dev bir anakonda yılanı gibi Türkiye’nin etrafına dolanarak, bütün kemiklerini kıra kıra, eze eze parçalıyor ülkeyi.
Kaburgalarımız kırılıyor, ciğerlerimiz eziliyor, nefes almakta her an biraz daha zorlanıyoruz.
Bana Türkiye’de iyi olan bir şey söyleyin.
Bir tek şey…
“Şu iyi” deyin.
Barış mı, asayiş mi, adalet mi, ekonomi mi, ihracat mı, turizm mi, diplomasi mi, din mi, ahlak mı, güven mi, özgürlük mü, gelecek mi?
İyi olan ne var?
Hiçbir şey.
Buna karşılık yalan var, desise var, ahlaksızlık var, hırsızlık var, yolsuzluk var, ölüm var, çatışma var, nefret var, düşmanlık var.
Neden bütün bunlar?
Canına yandığımın bir avuç adamı hak etmedikleri bir hayatı yaşayabilsin, paraları ceplerine doldursun, memleketi son zerresine kadar soyabilsin diye.
Bir soysuzlar çetesi imanına kadar soyuyor memleketi.
Nasıl bir açlıksa artık koca bir memleket yetmiyor bunları doyurmaya, daha istiyorlar, daha fazla istiyorlar, Yırca’nın zeytinliklerini de, Artvin’in ormanlarını da istiyorlar, insanların paraları yetmiyor, canlarını da istiyorlar.
Bu haramiler Türkiye’yi soydukları gibi Ortadoğu’nun hazinelerini de soyabileceklerini sandılar.
O hazinelerin başında zebanilerin beklediğini unuttular ve bütün zebanileri uyandırdılar, kara giysili, kara sakallı bir zebaniler kalabalığı mezarlarından ayaklanan hortlaklar gibi çıkıverdi ortaya.
Şimdi ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Bir kova kaçak petrol parasını bankalara yatırabilmek için girdikleri tuzakta, tarihte belki de hiçbir toplumun başına gelmemiş bir hale düşürdüler ülkeyi.
Hem Rusya’yla hem Amerika’yla dalaşan, Amerika’ya posta koyup, Rus uçağı düşüren başka bir ülke var mı?
Aynı anda iki süper güçle birlikte çatışan bir ülke?
Suriye’nin içindeki durumumuz daha da acaip.
Suriye’de hem Kürtlere, hem Esad rejimine karşıyız.
Bizim sınırlarımız ise ya Kürtlerin olacak ya Esad rejiminin… Bizim haramilerin desteklediği kara cüppeli kalabalığın oralarda tutunma ihtimali hiç yok.
Amerika’yla ve Rusya’yla kapış, Suriye’de senin sınırına yerleşme ihtimaline sahip iki gücün ikisini de karşına al.
Buna da “dış politika” de.
Adamın birisi ev hayvanları satan bir dükkana girmiş.
Bir papağan beğenmiş.
Satıcı demiş ki, “beyim bu papağan çok değerlidir… Bu ayağını çekerseniz şarkı söyler, bu ayağını çekerseniz şiir okur.”
“Ya iki ayağını da çekersem” demiş adam.
Cevap papağandan gelmiş:
“Düşerim salak.”
Biz iki ayağını birden çekersek ne olacağını merak eden adam gibiyiz ama gücümüz kimseyi düşürmeye yetmediğinden etraftaki güçlerin iki ayağını birden aynı anda çekince düşen biz oluyoruz.
Bizim iktidar ise yere düşmemizle ilgilenmiyor.
Onun tek derdi var, kıç üstü yerde otururken herkesi dimdik ayakta durduğuna ikna etmek.
Bunun için dur durak bilmeden yalan söylüyorlar, bir yalancılar ordusu besliyorlar ayrıca bunu sağlayabilmek için.
Soygunlarından kazandıkları paraların bir kısmını da “medya” dedikleri bu yalancılar ordusuna dağıtıyorlar.
Onlar da “ayaktayız” diye bağırıyorlar, “dimdik ayaktayız.”
Dallardan insan parçaçıkları topluyoruz biz onlar böyle bağırırken.
Ve gittikçe daha derine batıyoruz.
Daha büyük, daha korkutucu tehlikeler yaklaşıyor.
Ben Taraf’ı yönetirken bir cumartesi günü İlhan Cihaner aniden birkaç kişiyle birlikte geldi.
Misafir ettik, elimizden geldiğince ağırladık, o arada da siyasetten konuşuyorduk, ben “siz asıl orduyla AKP’nin anlaşmasından korkun,” demiştim, “asıl felaketi o zaman yaşar bu ülke.”
Bugün ordu ve AKP bir “ortak yaşam” alanı oluşturmuş durumdalar.
İş o hale vardı ki Türk ordusunun askerleri, AKP’li holdinglerin “badigard”lığını yaparak, ağaçlarını, ırmaklarını, ovalarını korumaya çalışan insanların üstüne saldırıyor.
AKP’li holdinglerin yasadışı işgallerinin muhafızlığını yapıyor.
Ordu, AKP’nin “oy desteğini” kullanarak yıllardır arzuladığı amaçlara ulaşabileceğini düşündüğü için bu işlere giriyor olabilir, Kürtleri, solcuları, AKP’lilerin dışındaki dindarları bu kadar rahat, üstelik de büyük bir oy desteğini arkasına alarak ezmek, ordunun büyük hayalini gerçekleştirmek olabilir.
AKP de, Kürtleri başkanlığa zorlamak, muhaliflerini susturmak, diğer dindarları sahadan silmek için orduyla işbirliği yapmanın akıllıca olduğunu düşünebilir.
Ama işbirliği yaparken farkında olmadan işbirliği yaptığın “güce” dönüşürsün.
AKP, nasıl “eski devletle” işbirliği yaparken eski devlete dönüşüyorsa…
Ordu da AKP ile işbirliği yaparken AKP’lilere dönüşüyor.
Kürt mahallelerine tanklarla toplarla giren ordunun Suriye sınırında IŞİD’lilerle işbirliği yaptığının belgelerini, son dönemlerde olağanüstü işler yapan Cumhuriyet Gazetesi müthiş bir gazetecilikle ortaya çıkardı.
Kemal Göktaş’ın çarpıcı haberinde, “rütbelilerle” IŞİD’lilerin savcılık belgelerine yansıyan “samimi” konuşmalarının örnekleri var.
Artvin’de AKP’nin holdinglerine karşı direnen halkın üstüne jandarmalarınla saldır, Kürtlerin mahallelerini top ateşiyle yık, Suriye’de IŞİD’le yiğitçe dövüşen YPG’nin mevzilerini obüs atışına tut sonra da git IŞİD’le sınırda “samimi” işbirliğine gir.
Kürtlere düşman, ormanını koruyan Artvinlilere düşman, Yırca’da zeytinliklerini savunan köylülere düşman, IŞİD’lilerle dövüşen YPG’lilere düşman, IŞİD’lilerle dost.
Bu nasıl bir ordu?
Bu, AKP’lileşmiş bir ordu.
AKP ordulaşırken, ordu da AKP’lileşiyor.
Burada çok ciddi bir çıkmazla karşılaşıyoruz.
AKP’nin muhafazakar tabanı, “ordulaşmaya” çok da fazla tahammül edemeyecek bir yapı aslında, yavaş yavaş ortaya çıkan iç kırılmasının nedenlerinden biri de bu.
Ama daha beteri, görebildiğim kadarıyla sadece Sezin Öney’in dile getirdiği ordunun kırılması ihtimali.
Öney, özetle söylersem “Türk ordusu Lübnan ordusu gibi olabilir, ikiye kırılabilir”diye yazmıştı.
AKP ordulaşmayı taşımakta zorlanırken, ordu da AKP’lileşmeyi taşımakta zorlanır.
Orduyu, “parti ordusu” haline getirme girişimi asıl büyük belanın kapısını da açabilir.
Böyle bir gelişme ülkeyi öyle bir yerinden kırar ki yaşanacaklar Avrupa’ya bir de “Türkiyeli mülteciler” kavramını öğretir.
Bu tür konularda “kurnazlık” sadece felaket getirir çünkü.
Üstelik sadece ordu değil neredeyse bütün “devlet” AKP’lileşiyor, kırılma devletin her yanında ortaya çıkabilir.
Şu anda kim kimi daha fazla kullanıyor bilmiyorum ama devlet güçlerini parti güçleri haline getirmenin ağırlığını ne bu toplum, ne bu devlet taşıyabilir.
Taşıyamayacağını göreceğiz.
Çok uzak bir gelecekten söz etmiyorum.
Eğer AKP’ye oy verenler neye, nasıl bir geleceğe oy verdiklerini fark etmezlerse, biz bu iktidarla atomlarımıza ayrılırız.
İnsanlık tarihinin de “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacak” diye bir vaadi yok insanlığa, birçok toplum böyle körlüklerle parçalanıp yok oldu, sen bir devlet olmayı hak edecek aklı gösteremezsen, tarih “hak etmediğini” senden alır.
İnsanlarının parçalarını dallardan toplayarak, üstelik de bundan bir “istikbal” çıkabilir diye bekleyerek varlığını sürdüremezsin.
Nice toplum, nice devlet, nice imparatorluk böyle körlüklere kapılarak silinip gitti tarihten, Türkiye de kendi kendini içinden bütün halinde çıkamayacağı bir kurt kapanına sürüklüyor.
Bir an önce kendini toplamazsa kurtuluşu çok zor olacak.
Bu uyarılar bir işe yarar mı?
Bilmiyorum.
Ama karlı, fırtınalı bir gecede iki trenin son sürat birbiriyle çarpışmaya doğru gittiğini görseniz, “bu gürültüde sesimi kimse duymaz” diye susar mısınız yoksa son bir ümitle var gücünüzle uyarabilmek için bağırır mısınız?
Bizimkisi de öyle…
Bağırıyoruz… Bir ümit belki duyan olur.
AHMET ALTAN | HABERDAR
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları











































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018