Kamudan yasaklananların özel hastanelerde hangi şartlarda çalışabileceklerini düzenleyen madde, Meclis Sağlık Komisyonu’ndan geçti.

Geçti geçmesine de... KHK ile ihraç edilmiş ya da güvenlik soruşturmasından geçememiş birini, korkmadan çalıştıracak özel hastane nerede?

Altı alay, üstü kalay bir düzenleme...

Fiiliyatta karşılığı yoksa neyi değiştirecek?

Adalet Bakanı Gül’ün, ‘lekelenmeme hakkı’nın birinci yıldönümünü kutladığı güne denk gelmesi de ayrı talihsizlik.

Bakan Gül, suçlularla mücadeleyi masum vatandaşları incitmeden yürütme kararlılığı vurguluyor, lekelenmeme hakkından dem vuruyor.

Fakat getirilen düzenleme, soruşturma geçirdiği için adı çıkıp veya KHK’yla alındığı için mimlenip de suçluluğu kanıtlanamamış doktorlara hak iadesi mi sağlıyor, hayır.

Ben duyuyorum, karşıma örnekleri çıkıyor, siz de rastlıyorsunuzdur...

Adı FETÖ soruşturmasına karışmış, hatta başından tutukluluk geçmişse, bırakın beraat ederek aklanmayı, savcılıktan takipsizlik dahi almış olsa bu kapsamda.

Yani yöneltilecek suçlama bile bulunamamış. FETÖ ya da başka terör örgütleriyle hukuken ilişkilendirilememişler. İlişki şüphesini ispat edecek herhangi bir bulguya, kanıta ulaşılamamış.

Savcının, mahkemeye çıkarıp yargılatma gereği dahi kuramadığı kimselerden söz ediyoruz.

Ne ki o arada adları KHK’ya girmiş, yargı kararına dayanmaksızın ihraç edilmişler.

İşte bu koşullarda bile işe iade edilmeyen, bir kere o damgayı yedikleri için özelde de iş bulamayanlara, vebalı muamelesi görenlere ne yenilik getirecek bu madde?

Yargıda iade edilen itibarları, devlet nezdinde iade edilmedikçe hangi babayiğit çalıştırmaya yanaşacak onları?

Yanlış anlaşılmamak, terör sabıkalılarını himaye ediyor görünmemek ya da kripto FETÖ’cü diye karalanmamak için selamı sabahı bile kesiyor insanlar. İzin var diye bir de iş mi verecekler? Üstlerine ‘hain suçlaması’ sıçratmamak için köşe bucak kaçanlardan kim bekler bunu?

***

‘Olağan şüpheli’ lekesi sürülenlerin mağduriyetlerini kısmen giderecek ya da hafifletecek bir koşullu çalışma izni gibi sunuluyor.

Öyle mi dersiniz...

Güvenlik soruşturmasından geçememiş yeni mezunlar, kamuya atanamıyor. Ama diplomaları ellerinden alınmıyor, meslekten men de edilmiyorlar, bu doğru.

Tabii ancak mecburi hizmet süresini evde 600 gün oturarak doldurduktan sonra, hala doktorluk yapmak istiyor ve iş bulabiliyorsa özelde çalışabilecekler.

KHK ile ihraç edilenlerse aynı süreyi tamamlamış olmak kaydıyla, ancak SGK anlaşması olmayan özellerde ve hala gözleri kesiyorsa iş bakacak.

Oysa...

Terör gibi bir suça bulaştılarsa cezası ne diplomalı işsizlik, ne ev hapsi, ne de SGK’lı işyerlerine yaklaştırılmamak.

Bulaşıp bulaşmadıklarına karar verecek otorite de ne güvenlik soruşturması makamları ne de düzenlemede geçtiği üzere MGK.

Suç ve cezanın tanımlanacağı yer de istihbarat fişleri ya da idari kanaat notları değil.

Yargı kararı olmadan doktorlara hak mahrumiyeti getirmek, yasal ve yasadışı faaliyetin sınırlarını MGK kararıyla belirlemek, hakkın yerini bulmasına zaten hizmet etmez de...

‘Olağan şüpheliler’ diye bir yarı illegal kategori oluşturup idari tasarrufla bu sınıfa sokulanların çalışma hürriyetine yasaklar koymak hangi hukuka sığacak, onu açıklayamıyor insan.