Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her fırsatta muhalefeti sadece eleştirmekle, başka bir şey bilmemekle suçluyordu.
“Sadra şifa bir öneriniz var mı? Varsa çıkın söyleyin” demiyor muydu?
Bu çağrıyı, dün bir kez de Ali Babacan boşa çıkardı.
Aşağıda okuyacağınız haber spotu, çıkıp söyleyenin başına ne geldiğini anlatıyor. Bire bir aktarıyorum:
“Babacan’dan kendisi için ‘parti kurmuş bize ekonomi dersi veriyor’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yanıt: ‘Ders vermiyoruz; ülkemiz düze çıksın diye çözüm önerileri sunuyoruz.”
AK Parti ‘önermiyor, sadece eleştiriyor’ diye sıkıştırıyor muhalefeti. Meydan okuyor.
Ama bakıyorsunuz aynı iktidar, ne zaman muhalefetten bir öneri gelse azarlayarak, tersleyerek geri itiyor.
Ya “O akılları kendinize saklayın, sizin aklınıza ihtiyacımız yok” fırçasıyla karşılanıyor öneriler.
Ya da “Kalkmış bize ders veriyor, kim oluyorsun da bize ders vermeye kalkıyorsun, daha dur bakalım, 40 fırın ekmek yemen lazım” şeklinde had bildiriliyor.
Sanki bir öneri getirilmemiş de ağır hakaret edilmiş gibi bir tepki.
Sen misin öneren! Teklif sunma girişimi; hadsizlik, küstahlık ve ukalalık addedilip bir dövmedikleri kalıyor.
Cevaben ayar çekiliyor ve zarfı bile açılmadan sahibine iade ediliyor. Üste de bir araba dolusu laf işittirerek...
DEVA lideri Babacan’la polemik, bu gerçeği bir kez daha ifşa etti. İktidar, katkıya açık değil, burnundan kıl aldırmıyor.
Muhatap, prensip olarak kabule yanaşmazken muhalefet nasıl yapıp nasıl edip de öneri beğendirecek?
IMF'NİN KÜÇÜLME TAHMİNİ TUTACAK MI YANİ?
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, IMF’nin yanılacağına bahse girmişti.
IMF, öngörülerini salgın sonrası revize edince kızdırmıştı hani iktidarı.
Bakan şöyle çıkışmıştı:
“Çok bilen ama çok yanılan otoritelerin söylediğinin aksine, bu krize rağmen, yüzde 5-10 küçülme değil, inşallah pozitif büyümeyle bu yılı kapatacağımız yıl olması için çok büyük çaba sarfediyoruz.”
IMF’ye göre, dünya ekonomisi bu yılı yüzde 3 küçülmeyle kapatırken Türkiye yüzde 5 küçülecekti. Dünyadan daha fazla. Yani negatif ayrışacaktı.
Oysa Bakan Albayrak aksi kanaatteydi, dünyadan pozitif ayrışacağımızdan emin konuşuyordu.
Salgın bize fırsatlar sunacaktı, hazırlıklı yakalanmıştık, avantajlarından yararlanacak ve kazançlı çıkacaktık.
Dünya küçülürken belki de tek biz iyi yönde ayrışacak, büyüyecektik. Gözümüz aydındı. Hamdolsun, kader yüzümüze gülüyordu.
Son kur atağıyla birlikte faizleri düşürerek enflasyonu düşürme teorisi çökünce bu iddia ve söylem de değişmeye başladı.
İktidar savunucuları, şimdi tersini söylüyor bize. Sanki sadece Türkiye’de mi ekonomi kötüye gidiyormuş. Dünya çatırdıyor, görmüyor muymuşuz!
IMF haklı mı çıkmış oluyor bu durumda, meğer doğru mu tahmin etmiş, bu mu mahcupça itiraf edilmek istenen?
"HEYYT ULAN SAVULUN" KÜKREMESİNİN CAYDIRICILIĞI
“Dayanılmaz hafifliği” demiyorum. Ama bunun ciddi devlet dili olmadığını, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik şöyle söylemişti:
“Yunanistan Savunma Bakanı savaşa hazır olduklarını ifade ettiler. Türkiye bir kabile devleti değildir. Kabile devleti yöneticileri gibi açıklama yapılamaz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünün tartışılmayacağını herkes bilir. Yunan Bakan’a söylüyorum, bu tarz kötü şakalar yapmayın. Ciddiye alınır bir yanları yok.”
Hazirandan bu yana çok zaman geçmedi, köprünün altından çok sular akmadı. Sanırım bu devlet yaklaşımı değişmemiş, hala geçerlidir.
Yunanistan’la hararet yine arttı, kazan fokurduyor. Haklı taraf da biziz. Türkiye, Akdeniz’de kara sınırlarına hapsedilmeyi tabii ki sineye çekemez. Yunanistan’la boy ölçüşecek, menfaatlerini korayacak güce de sahip. Gerekirse sözlerinin arkasına askeri kuvvet koyar elbette.
Fakat ‘şakacı’ komşumuz, yanına Mısır’ı da aldı. Ve Mısır’ın arkasındaki Suud’u, Körfez hanedanlarını, Arap Birliğini filan da...
Dışişleri Sözcümüz, buna yazılı açıklamayla şöyle tepki gösterdi:
“Akdeniz’in ‘tek sahibi benim’ anlayışıyla hareket edenler hüsrana uğrayacaktır. Türkiye, kendisine karşı oluşturulan şer ittifaklarını yerle yeksan edecek kudret ve kararlılık ile imkan ve kabiliyetlere sahiptir.”
“Yerle yeksan etme” dili, biraz fazla ve abartılı kaçmadı mı? Abartı, ciddiyeti sulandıran, caydırıcılığı hafifleten bir etki yapmaz mı? Şart mı, gerekli miydi? Bir de Ömer Çelik’e sorulsaydı keşke.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
27.12.2025
25.12.2025
24.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
5.12.2025
4.12.2025