Burhanettin DURAN
Kudüs krizi bir kere daha gösterdi ki Türk-ABD ilişkileri köklü bir dönüşümden geçmekte. Trump'ın kararının gayrimeşruluğunu en yüksek sesle dillendiren lider Erdoğan oldu. İsrail'in işgalciliğine destek vermenin Ortadoğu'yu yeni bir çatışma dönemine sürüklediği uyarısında bulundu. Erdoğan'ın ABD'yi Kudüs'ün statüsü konusunda bu denli açık uyarması sadece İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olmasıyla irtibatlı değil. Aynı zamanda Türkiye'nin ABD ile kurduğu yeni ilişki tarzı ile alakalı. Ankara'nın 2013'ten bu yana Washington ile yaşadığı sorunlar ciddi bir yekûna ulaştı. YPG'ye askeri destek, FETÖ'yü sahiplenme ve Atilla davası bunların en başta gelenleri.
Obama'dan arta kalan bu sorunlara Trump, Kudüs kararını ekledi. "Aşırıcılıkla mücadele" ve "İran'ı sınırlandırma" stratejisinin aslında İsrail'in yayılmacılığını desteklemek olduğunu ortaya koydu.
Trump'ın Obama'dan farkı, "liberal değerlere" atıfla konuşmaması, ABD çıkarlarını çıplak şekilde ifade etmesi. Bu yönüyle ABD'nin de bölgede kurduğu İran karşıtı İsrail- BAE- Suud- Mısır hattının da üstünlük kurabilecek bir söylem çerçevesi bulunmuyor. Söz konusu aktörler, Ortadoğu halklarının adalet, özgürlük ve refah beklentilerine hitap edebilecek bir kavram bütünü oluşturamıyor. Sıklıkla başvurulan "aşırılık ve terörle mücadele" söylemi ise hayli yıpranmış durumda. Somut çıkarları maskeleyebilmekten uzak. İşte bu değerlerin çöküşüortamında "hakkaniyet, adalet ve onur" kavramlarına karşılık gelen makul çıkışları sadece Erdoğan seslendiriyor. Müslüman halklar nezdinde bu sesin "otoriter" ya da "İslamcı" etiketlemesi ile etkisizleştirilmesi mümkün değil. Zira Erdoğan'ın, Türkiye'nin bir zamanlar stratejik ortağı olan ABD'yi bu kadar açık eleştirebiliyor olması bölgedeki yeni bir gerçekliğin tezahürü.
Washington'un İsrail'in dar, aşırı milliyetçi çıkarlarına endeksli bir Ortadoğu politikası oluşturması yepyeni bir trendin önünü açtı. Artık Arap isyanlarında halkın taleplerini bastıranlarla, Kudüs'ü işgal edenlerin ortak olduğu zihinlere kazınıyor. Veliahtlar ve Netanyahu patentli bölgesel dizayn meşrulaştırmaya bile ihtiyaç duyulmadan ABD tarafından yürürlüğe sokuluyor. Uluslararası düzen meşrulaştırması olmayan ABD güvenlik stratejisi açıklamaları ancak zor ve şiddet eliyle uygulanabilir. Orta ve uzun vadede de yeni ABD karşıtları üretecektir.
Ortadoğu'daki Müslüman liderlerin ABD ile ilişkisinde üç tarz tespit edebiliriz. İlki, karşıtlık ilişkisi; bölgesel statükoyu devirmeye çalışan İran'ın tarzı. Tahran, 1979'dan itibaren devrim ihracı hedefiyle hareket etti. ABD ve İsrail aleyhtarlığını ideolojik sermayeye çevirdi. 2003'ten itibaren ise ABD'nin hataları sayesinde bölgede elde ettiği kazanımları pekiştirmeye çalıştı.Obama'nın İran'ı sisteme dahil etme tercihi ile bölgesel yayılmasının zirvesine ulaştı. Şimdi Trump döneminde "sınırlandırılma" tehdidi ile karşı karşıya. İsrail-Körfez hattı ile arasındaki kutuplaşma da eklendiğinde Tahran-Washington hattındaki düşmanlık ilişkisi sertleşiyor. Tahran, sahadaki bütün unsurlarıyla ABD karşıtlığını yükseltecek bir hazırlığa girmek durumunda.
İkinci tarz ise teslimiyetçi ve uyumlu Suud tarzı. Trump'ın teşviki ve İsrail'in mihmandarlığı ile Suud veliahtının hırsı birleşince bu ilişki tarzı aktif bir siyasete dönüştü. Yemen iç savaşına müdahaleden sonra Katar ablukası, Lübnan başbakanının istifa girişimi ve Filistin'i Doğu Kudüs'ü olmayan bir barış sürecine zorlaması bu aktif siyasetin parçaları. Riyad, Washington ile çıkarlarını ortaklaştırdığını, böylece demokratik İslami hareketleri bastırdığı gibi İran'ı da sınırlandırabileceğini düşünüyor. Temel yanılgı ABD'nin cüssesini İran'a karşı harekete geçirebileceğini zannetmekte. Halbuki çıkacak kaos en çok Körfez'i vuracak.
Üçüncü tarz ise ABD ile hem çalışmak isteyen hem de hatalı gördüğü politikaları eleştiren Türkiye tarzı. Erdoğan'ın hayata geçirdiği bu model, Washington'ın "ah o eski güzel günler" diye hatırlayabileceği Ankara'nın Kore savaşına ABD yanında katılma tarzı değil. Asimetrik değil onurlu, hakça bir birliktelik şeklinde ABD ile ilişkileri yönetmek. Kudüs krizi bölgemizde ABD ile üç tarz-ı siyasetin test edildiği yeni bir dönemin kapılarını açtı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020