Cemil ERTEM

Zenginlik yeniden Doğu’ya geçiyor
1.02.2012
4696

Gelişmekte olan ülkelere yönelik ‘ralli’ kendisine yön ararken, Doğu piyasalarına dönük bu ilginin ne kadar gerçekçi olduğu ve bu durumun gelip geçici olup olmadığı sorusu çok önemli. Sermaye piyasalarının, sinekten yağ çıkaran, aç kurtları yarı yolda bırakacak koşturmalarının nerede soluklanacağını bilmek zor ancak, Doğu’ya olan bu ilginin kalıcı olacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Batı basınında, gelişmekte olan ülkelerle ilgili değerlendirmelere dikkat etmenizi öneririm. Bütün bu değerlendirmelerde Batı’nın şaşkınlığı ve arayışı da var. Bu arayış, bugünlerde küresel likiditenin Doğu’yu yeniden keşfetmesinin (!) ‘arka’ tarafını da anlatıyor.

Örneğin Foreign Policy (FP) de J.Goldstone imzasıyla çıkan bir yazıda, BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) yerine TIMBI (Türkiye, Hindistan, Meksika, Brezilya ve Endonezya) beşlisine dikkat çekiliyordu.

FP’de yayınlanan makalede, Goldstone, BRIC’ten daha dinamik bir kalkınma serüvenine aday gördüğü ‘beşlinin’ bu dinamizmini, genç nüfus artışlarına, demokratikleşmelerine vehızlı dışa açılmaya paralel teknoloji yoğun yatırımlara bağlıyordu.

Aslında bu değerlendirme, geçen günlerde Independent gazetesinde çıkan ve Türkiye’nin büyümesinin bir köpük olabileceğini anlatmaya çalışan ve tabii oryantalist bir cahilliğin iyi bir ürünü olan ‘değerlendiremeden’ oldukça derin bir analiz sayılabilir. Mesela, Independent değerlendirmesinde, İstanbul’un çevresinde tekstil, ayakkabı, mobilya üretimi yapan işletmelerin varlığı ‘geri’ bir ekonominin kanıtı olarak anlatılıyor. Çok doğru (!) İstanbul’un dutluk olduğu zamanlardan bugüne geldik. Tabii ki Türkiye ekonomisi ve onun üzerine oturduğu temeller üzerine birçok eleştiri yapılabilir ama gerçekten böylesiyle ilk defakarşılaşıyorum. Frank, Re-Orient (Yeniden Doğu) adlı eserinde, ‘Batı nasıl yükseldi’ diye sorar ve kısaca şu yanıtı verir: Avrupalılar Asya treninde kendilerine önce bir bilet, daha sonravagon satın aldılar. Adam Smith, ‘Çin, 1776 yılında, Avrupa’daki bütün ülkelerden dahazengindi’ der. Smith buna ek olarak, yoksul Avrupalılar’ın Doğu’nun madenlerini yağmalayarak Asya treninde bilet bulduğunu anlatır. İşin garip tarafı, tam 235 yıl sonra Çin, yine bütün Avrupa’dan daha zengin. Şimdi burada buluşlardan, patent ve teknoloji yoğunlaşmasından kimse bahsetmesin. Biliyorsunuz dijital fotoğraf makinesinin babası Kodak, ‘ben batmam; elimdeki patentleri satar kurtulurum’ diye düşünüyordu. Ama olmadı.Çünkü Kodak’ın patentlerim dediği ‘şeyler’ bırakın Samsung gibi devlerin elinde olanları, Hindistan’da teknoloji enstitülerinde, lisans öğrencilerinin cebinde geziyor. Grafik, FP’de Goldstone’un makalesinden alındı; TIMBI’nin çalışabilir nüfus performansını, gelişmiş ekonomilerle karşılaştırarak, 2050’ye kadar gösteriyor. Bugün kalkınma dendiğinde fiziki sermaye gelişiminden ziyade beşeri sermayenin gelişimi anlaşılmalıdır. Sanayi devrimi sonrası, zenginlik kavramı bütünüyle değişmiş ve zenginlik, ne merkantilistlerin dediği gibi, değerli madenlerin birikimi ne de fizyokratların iddiasındaki toprağa bağlı üretim olmuştur. Zenginliğin kaynağı, emeğe ve teknolojiye dayalı üretim ve bu üretiminin pazar bulması olmuştur. Bu zenginliğe, sanayi devrimine ilk önce ulaşan Batı, Doğu’nun binlerce yıldan beri süregelen hâkimiyetini bitirerek ulaşmıştır. Ancak bugün Silikon Vadisi’nin sonuna gelinmesi ve Avrupa’nın Lizbon Stratejisi’nin yarım kalmasıyla Doğu, bilgiye dayanan yeni zenginliğe, Batı’dan önce ulaşmıştır. Bugün Batı’nın kriz dediği ‘şey’ budur. TIMBI ülkelerindeki beşeri sermayenin, çalışabilir nüfusa bağlı yükselişe ayak uyduracağından şüpheniz olmasın çünküteknolojinin ve bilginin denetlenemez ve eşit yayılmasının önünde artık hiçbir engel yok.

Sarkozy ve Merkel seçim kampanyalarını birlikte yürüteceklermiş. Merkel, Fransa’ya giderek Sarkozy’yi destekleyecekmiş. Zamanında Hitler de Mussolini’yi desteklemek için İtalya’ya gitmişti. Ama değişen bir şey olmadı biliyorsunuz.


 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar