Demir Küçükaydın
(Bu yazıdaki resim ve haritaları bu mailin içine koyamıyoruz. Çünkü serverin kapasitesi sınırlı. Grafiklere bakmak isteyenler linklere gidebilir veya bloğumuzdaki yazıya bakabilirler. Şurada: https://demirden-kapilar.blogspot.de )
Az önce gazetelerin manşetlerinde Afrin’in akşama kadar düşeceğine dair Erdoğan’ın sözleri yer almaya başladı.
Afrin değil Erdoğan düşecek.
İlk bakışta Afrin’in hiçbir şans yokmuş gibi görünüyor.
Türkiye’nin küçük bir ilçesi kadar olan Afrin NATO’nun ikinci büyük ordusu tarafından en modern silahlar ve binlerce askerle ve İslamcı mayın eşekleriyle sarılmış ve saldırı altındayken, Afrin’in değil Erdoğan’ın düşeceğinden söz etmek hayal değil mi?
Değil.
İlk bakışta her şey Türk Devletinin lehine görünüyor.
Ve de fiziksel ve istatistiksel olarak da öyle.
Ama buna rağmen Afrin değil Erdoğan düşecek.
Neden?
*
Afrin, İslamcı-Türkçü faşist Erdoğan-Ergenekon ittifakının kumarıdır.
Erdoğan da Ergenekon da denize düşenin yılana sarılması gibi birbirlerine sarılmış, kader birliği etmiş bulunuyorlar.
Sıkışıyorlar ve son anda bir kumar oynayıp kazanıyorlar. Şimdiye kadar böyle gitti.
(HDP biraz akıllıca politika izlese bile bu kumara çoktan son verebilirdi. Ama HDP politikası liberal aydınlar, dogmatik Türk solcuları ve Kürt milliyetçilerinin elinde esir. Oradan bir şey çıkacağı yok. Son kongre de bunu gösterdi.)
15 Temmuz ilk büyük kumarlarıydı. Bunu kazandılar.
Referandum’da hile ve CHP’nin öfkeyi bastırmasıyla yine kazandılar.
Tekrar tıkanıyorlardı ki Afrin kumarına girdiler.
Doğrusu kendi açılarından akıllıca hesap yaptılar bile denebilir.
Afrin’e saldırabilmek için bütün rezervlerini, birikimlerini ortaya koydular.
Ellerindeki rehineleri verdiler, uçak ve silah siparişleri yaptılar, rakipleri birbiriyle tehdit ettiler. Böylece en geniş cepheyi kurup Avrupa’nın göz yummasını, Rusya’nın iznini, ABD’nin sessizliğini sağladılar.
İçeride HDP hariç tüm partilerin desteğini veya sessizliğini sağladılar.
Ancak bütün bunlar birleştirip yığabilecekleri güçlerin azamisidir.
Bundan sonra geçen her günde bu cephe zayıflayacak, içinde çatlaklar oluşacak, ABD ve Rusya gibi güçleri birbirine karşı kullanma, siparişler ve rehinelerle Avrupa’nın sessiz onayını sağlamalar bir noktadan sonra tersine dönecektir.
*
Aslında daha ilk günden beri Erdoğan-Ergenekon ittifakı yenilgiler almaktadır.
İlk gün birkaç saatte Afrin’i ele geçirmekten söz ediyorlardı.
Yapamadılar.
Ele geçirdik dedikleri yerleri bile ele geçirmiş değiller.
Çünkü oralarda gerilla savaşı ve direniş devam ediyor. Yakında işgalci birliklere karşı gerillaların darbe haberleri gelmeye başlayacaktır.
Afrin’lilerin kendilerine kaçacağını sanıyorlardı, koca göstermelik çadır kentler kurdular. Afrinliler kaçmadılar.
Göçenler de Türkiye yönüne değil, Rojava yönüne gittiler.
Bunlar hep yenilgidir ve diğer gelecek yenilgilerin habercisidir.
Yani Türk devletinin hiçbir işbirlikçisi yok Afrin’de.
Bu demektir ki, Türk Devleti Afrin’i ancak bir soykırımla düşürebilir.
Bir milyon insanı soykırıma uğratmadan Afrin ele geçirilemez.
İşte Afrin’in değil, Erdoğan’ın düşeceğinin temelinde bu gerçeklik yatmaktadır.
*
Erdoğan-Ergenekon Türkçü-İslamcı faşist diktatörlüğü bir milyon insanı katledemez mi?
Eder. Hem de hiç gözünü kırpmadan.
Nasıl bir buçuk milyon Ermeni’yi katlettiyse öyle. Yapmasına yapar.
Ama Ermeni katliamının gösterdiği bir ders vardır.
Ermeniler nerede öz savunma yaptılarsa orada bu katliamdan büyük ölçüde korunmuşlardır. Örneğin Musa Dağı’nda direnmişlerdir.
Musa Dağı’nda bir kısmı direnmenin yanlış olacağını düşünüp teslim olmuşlar, ama katliamdan kendilerini kurtaramamışlardır.
““(…) Türk hükümetinden, Musa Dağı’nın altı köyünün yedi gün içinde sürgüne hazırlanması emri geldi. Bu emrin neden olduğu şaşkınlığı ve kızgınlığı hayal edemezsiniz. Gece boyunca oturup ne yapacağımızı tartıştık. Türk hükümetinin kuvvetlerine direnmek neredeyse umutsuz bir çaba gibi görünüyordu; ama fanatik ve kanun tanımayan Arap aşiretlerin cirit attığı uzak yerlere ailelerin dağıtılması da o kadar ürkütücü bir ihtimal gibi göründü ki, hem erkeklerin hem kadınların eğilimi çağrıya uymamak ve hükümetin öfkesine dayanmak oldu. Ne var ki, herkes bu fikirde değildi. Örneğin, Bityas’taki Protestan Kilisesi’nin vaizi Muhterem Harutyun Nohudyan, direnmenin ahmaklık olacağına ve sürgünün zorluğunun bir şekilde hafifletilebileceğine inanıyordu. Boyun eğmekten yanaydı. Onun köyünden altmış aile ve onunla aynı fikirde olan başka bir köyden hatırı sayılır miktarda aile bizden ayrıldı ve Türk muhafızların eşliğinde Antakya’ya gitti. Kısa sürede aşağı Fırat’a doğru sürüldüler. (…)” (Agos, http://www.agos.com.tr/tr/yazi/7086/ermenilere-siginak-olan-musa-daginin-ve-bir-direnisin-hikyesi )
Direnenler ise direnmek için önce bir özyönetim ve demokrasiyi kurmuşlar ve bu demokrasiden aldıkları güçle akıllıca strateji ve taktikler geliştirerek öz savunmalarını hazırlamışlar ve kendilerini katliamdan kurtarabilmişlerdir.
“Musa Dağı’nın eteklerinde hayat süren, sert ağaçlardan ve kemikten taraklar yapan; ağaç oymacılığıyla uğraşan, ipek böcekçiliği yaparak ham ipek üreten; mendil ve eşarp dokuyan, Andreasyan’ın deyimiyle ‘sade ve çalışkan’ bu halkın en büyük şansı Musa Dağı’nı avuçlarının içi gibi bilmeleridir. Andreasyan hatıratında “Cebel Ahmer’e bitişik Musa Dağı’nın geniş, engebeli sırtı doğu tarafımızda yükselir. Sevgili dağımızın her boğazı ve uçurumu, çocuklarımız ve insanlarımız tarafından bilinir” der. Dağın eteklerindeki köylerin savunmasının zor olduğunu bilerek, taşıyabildikleri kadar çok yiyecek ve malzemeyle Musa Dağı’nın te pesine çıkan bu halk, üç gün süren bir yolculuğun ardından dağın üst kayalıklarına ulaşır: “Ertesi sabah, şafak vakti eli tutan herkes dağa çıkışın en stratejik noktalarında siper kazmaya gitti. Siper kazacak toprak bulunmayan yerlerde, kayalar yuvarlanarak yan yana getirilip güçlü barikatlar yapıldı; keskin nişancılarımız bu barikatların arkasına yerleşti. Güneş doğdu ve geleceğinden emin olduğumuz saldırıya karşı mevzilerimizi güçlendirmek için gün boyunca çalıştık” yazar.
Musa Dağı’nda hayatta kalabilmenin ve sivil olan bu halkın Osmanlı Ordusu’nun saldırılarına karşı koyabilmesinin ardında, şanstan çok zekice yürütülen bir stratejinin olduğunu görüyoruz. Dağdaki siper ve barikat alanlarının yanı sıra, dağdaki altı cemaatten sorumlu ve yetkili olacak bir Savunma Komitesi kuruluyor. Kapalı oy sistemiyle, demokratik bir şekilde seçilen konsey üyeleri dağdaki her geçit ve kampa çıkan her yol için savunma planları yapıyor ve beklenen saldırı 5 Ağustos günü başlıyor: “Hükümet celpleri 30 Temmuz’da gelmişti. Yedi günlük süre bitmek üzereydi. […] 5 Ağuston günü saldırı başladı. Öncü birlik iki yüz muvazzaf askerdi ve yüzbaşıları küstahça böbürlenerek, bir günde dağı temizleyeceğini söylüyordu. Ama çok kayıp verdiler ve püskürtüldüler.”(Agos, agy.)
*
Afrin iyi kötü yıllardır bu demokrasiyi ve barışı yaşıyordu.
Eğer böyle olmasaydı, şimdiki Türkiye gibi içindeki derin çelişkilerle çürümüş olsaydı, Afrinliler çoktan Türk ordusunun saldırısını fırsat bilip Türk ordusuna doğru kaçarlar, onu bir kurtarıcı gibi karşılarlar, kalanlarda moral bozuklukları, yılgınlıklar ortaya çıkardı.
Afrinliler ise tam tersine Türk ordusu ilerledikçe, köylerini işgal ettikçe Afrin’e doğru göçtüler.
Gidecekleri yer kalmayınca da orada yaşlı genç, çoluk çocuk demeden direnmeyi seçiyorlar ve seçecekler.
Çoluğunu çocuğunu bombalardan korumak isteyenler gidiyor ama Türk ordusuna doğru değil, Rojava’ya doğru.
Musa Dağı’nda birkaç Ermeni köyü bile son derece sınırlı olanaklarıyla demokratik bir özyönetim kurup kırk gün direniyor ve canını kurtarabiliyorsa, Afrin’de bunun çok daha büyük çaplısı gerçekleşecektir.
Ve direniş uzadıkça Türk devletinin rüşvet ve tehditlerle kurduğu cephe parçalanmaya başlayacaktır.
Erdoğan-Ergenekon İslamcı-Türkçü faşist diktatörlüğünü yıkacak olan budur.
*
Afrin umutsuz durumda görülüyor.
Ama artık unutulmuş ve bilinmeyen bir doğru vardır.
Umut umutsuzluktan doğar.
Walter Benjamin’in dediği gibi, “umut bize umutsuzlar için verilmiştir.”
Bizzat Kürt hareketinin tarihi bunun kanıtlarıyla doludur.
Her önemli sıçramasının ardında tam bir dibe vuruş, bir umutsuz durum vardır.
Diyarbakır Cezaevi’nde dörtlerin kendini yakması, direnişin yükselişi, umutsuzluktan bir zaferin ve umudun çıkışıdır.
12 Mart’ın en kara günlerinde, tam bir teslimiyet ve umutsuzluk ortamında ilk kuşun atılıp gerilla savaşı başlatılmıştır.
Öcalan tıpkı şimdi Afrin saldırısında olduğu gibi, Avrupa, ABD, İsrail, Rusya ve Yunanistan’ın iş birliği ile Türkiye’ye teslim edildiğinde, Kürt hareketi en büyük darbeyi yediğinde, işte tam da bu umutsuz durumda küllerinden yeniden doğmuş ve Ortadoğu’nun ve Türkiye’nin en büyük demokratik hareketine dönüşmüştür.
Kobane’de son kalan 400 kişilik küçük bir güç, küçücük bir alana sıkışmış ve adeta umutsuz bir durumdayken, o umutsuzluk içinden Kobane zaferi çıkarılmıştır
Şimdi de burum böyledir.
Afrin umutsuz görünüyor.
Ama göreceksiniz.
Afrin’de Erdoğan-Ergenekon diktatörlüğü er veya geç yenilecek ve Ortadoğu’da bir devrimci ve demokratik yükseliş dönemi başlayacaktır.
*
Türkiye neden yenilecek?
Çünkü haksız bir savaş yürütüyor ve haksız bir savaş yürüttüğü için de baştan aşağı yalana dayanıyor.
Sadece askeri verilere bakalım. İşgal edilen yerler ve kayıplara bakalım.
Suriye savaşını üç farklı bağımsız haritadan izliyorum. Bunların üçü de aşağı yukarı aynı sonuçları veriyorlar.
Örneğin bugünkü, yani Akşama kadar Afrin’in düşeceğini söylediği durumu bu üç farklı haritadan görelim.
Birincisi:
https://syria.liveuamap.com adresindeki harita:
Biz bu yazıyı yazdığımız sırada bu haritada Afrin’in durumu yukarıdaki gibi.
Görüldüğü gibi Afrin’in hala çıkışı var. Üstteki sarı bölge olan Kürt Dağı, hala Türk devletinin eline geçmemiş. Ayrıca açık yeşil yerler Türk ordusu tarafından ele geçirilmiş olmakla birlikte direnişin sürdüğü yerler anlamına da geliyor. Örneğin Cinderes’te bile hala direniş sürüyor.
*
İkinci harita suriye iç savaşı haritası. https://syriancivilwarmap.com .
Burada da bütün gelişmeler yer alıyor.
Görüleceği gibi bu haritada da neredeyse birinci haritayla aynı durum var. Bu haritalar Erdoğan’ın akşama Afrin düşer dediği saatlerden sonraki son durumları gösteriyor.
*
Üçüncü Harita wikipedia’dan.https://en.wikipedia.org/wiki/Template:Syrian_Civil_War_detailed_map
Aşağı yukarı yine aynı durumu gösteriyor.
Afrin’in çıkışı var ve Kürt Dağı hala büyük ölçüde direnişçilerin elinde.
*
Gelelim şimdi kayıplara.
Genelkurmay başkanlığının 14 Mart tarihli açıklamasına göre, bu güne kadar 3444 kayıp verdirilmiş. Adresi şöyle:http://www.tsk.tr/ZeytinDaliHarekati/ZDH_29
Halbuki bu bağımsız kaynaklara göre kayıplar neredeyse eşit düzeyde.
Aşağıdaki adreste bağımsız kaynaklara göre kayıplar yer alıyor.
https://syriancivilwarmap.com/syria-death-toll/
Yeşil ve mavi Türk ordusu ve mayın eşeklerinin; sarı ve kırmızı YPG ve yardıma gelmiş Suriyeli milislerin kayıpları. Beyazlar da Afrin’de katledilen siviller.
Yani 500’e yakın sivil ve altı yüze yakın savaşçı kaybedilmiş bulunuyor.
Yani Türk ordusu her savaşçı ile birlikte bir de sivili öldürüyor.
Türk devleti işte bunun için yenilecektir.
*
Ama sadece bu kadar değil.
Diyelim ki, Türk Devleti bir milyona yakın insanı katletti ve onların yerine Türkiye’de yerleşmiş veya İdlip’te sıkışmış Suriyelileri yerleştirerek, tıpkı Ermeni ve Rum katliamlarından sonra yaptığı gibi; tıpkı Kıbrıs’ta yaptığı gibi, ele geçirdiği toprak, ev ve malları oraya yerleştirdiği işgalcilere dağıtarak kedisine gebe ve bağımlı, tıpkı bugünkü Türk ulusu gibi çürüyen, insanlıktan çıkmış kolonizatörler yarattı.
Bu ayın zamanda onlara yıl Suriye ile sürecek bir savaş demektir.
Bu lanetten Türkler ancak demokrat olarak, yani bir Türk olmaktan çıkarak kurtulabilirler.
Bunun için de ilk yapmaları gereken ilk elde bu Ergenekon-Erdoğan ittifakını yıkmak ve ondan alınan hızla bu Sümerlerden beri gelen şark devletini parçalamaktır.
Türk devletinin hesabı sadece Afrin de değil. Esas niyeti, Cerablus’tan İdlip’in güneyine kadar 40-50 kilometre derinliğinde bir toprağı fiilen ilhak etmek bunu tarafsız bölge deyip İslamcı militanlarla doldurmak ve Suriyelileri buraya yerleştirmek. Fiilen kendine bağımlı ve bağlı ama güya tarafsız bir işgal bölgesi yaratmak. Sonra da bu elindeki bölgeye dayanarak ABD ile İran ve Suriye’ye karşı masaya oturmak ve fiilen bu gaspını meşrulaştırmak.
Türk devleti bu niyetle aynı zamanda Rusya’nın izniyle İdlib’te kontrol noktalarını öyle yerleştirmekte ki, ilerde Suriye İdlib’i almaya kalktığında orada da Suriye’nin önüne bir engel olarak çıkacak.
O zaman Rusya’yı satıp Avrupa ve ABD’ye yanaşacak. Aşağıda Türk devletinin kurduğu kontrol noktalarını kırmızı bir çizgiyle biz birleştirdik. Hesap çok açık görülüyor
Bu Rusya’nın da oyuna getirilmesi gibi görülebilir. Rusya oyuna geliyor ve bu ayağına dolaşacak.
Ama kanımızca Rusya bu oyuna bilerek geliyor.
Çünkü Türkiye burada kalırsa sürekli bir savaş halinde olacağından hiçbir zaman gün yüzü görmeyecek ve çelişkiler içinde parçalanacaktır.
Ya da parçalanmaktan korunmak için Rusya’ya daha bağımlı hale gelecektir.
İlerde Türk devlet adamlarının şimdi, “ABD Apo’yu niye bize verdi?” diye sormaları gibi, Rusya niye bizim Afrin’e girmemize müsaade etti diye soracaklardır.
*
Slavlar en geç uygarlığa geçen kavimdirler.
Rusya en son kurulmuş antik devlettir.
Türk devleti de, Rus Devleti de Bizans tohumudurlar, Bizans’ın ölümden sonraki dirilişidirler.
Ama Rus devleti daha geç ve daha “barbar” bir dünyada ve kapitalizm doğarken, modernizmin kıyısında kurulduğundan daha dinamiktir.
Türk devletine göre daha az şarklıdır.
Bu nedenle Rus devlet bürokrasisi çağı daha iyi okur.
Rus aydınları sürgünde Marks okur ve onunla yazışırken, Türk aydınları pozitivistlerden öteye gidemezler.
Ayrıca Ekim devrimini izleyen birkaç yılda tekrar ipleri eline almadan ve alabilmek için, Rus devlet bürokrasisi Aydınlanma’nın ve Marksizmin ateşinden geçmiştir. Bu ona daha geniş bir ufuk ve esneklik kazandırmıştır.
Rus edebiyatı, Rus müziği, Rus matematikçileri, biyologları, fizikçileri olmadan çağdaş bilim ve sanat düşünülemez.
Türkiye’den ise bir te Allah’ın kulu bile bulunmaz bu alanlarda.
Bu farkı Erdoğan ve Putin karşılaştırmasında bile görebiliriz.
Putin istihbaratçı olarak bir temel ve yüksek öğrenim gördükten sonra Türkiye, Almanya gibi ülkelerde yetişmiştir. Birkaç dil bilir akıcı Almanca konuşur vs..
Erdoğan ise, futbolculuğu ve diploması bile düzmece, dayak yememek için babasının ayaklarına kapanan, Necip Fazıl gibi devlet yalakası soğuk savaş ve anti komünizm ideoloğu birinden nemalanmış biridir.
Şimdi bu ikisinin arasındaki kumarı kimin kazanacağı düşünülebilir.
Rusya’nın daha akıllıca davranacağı hemen görülebilir.
*
Rusya Al Afrin’i ver Guta’yı anlaşması yaptı belli ki Türk Devleti ile.
Ama o YPG’nin ve Afrin’in direnişinin uzayacağını da düşünüyordur muhtemelen.
Afin direnişi uzayıp, Suriye Guta’yı ele geçirdiğinde, Rusya’nın hareket alanı genişleyecek, ve Türkiye’den Idlip’e ilişkin taleplerde bulunacaktır. Eğer Türk Devleti bu talepleri yerine getirmezse, hava sahasını kapatmak gibi tedbirler alabilir veya YPG ‘ye etkili tanksavar ve uçaksavar gibi silahlar verebilir ve Türkiye’yi tam anlamışla batağa saplatabilir.
Yan Türkiye Afrin’de ilerledikçe iyice içinden çıkamayacağı bir boka batmaktadır.
Battıkça çırpınacak ama çırpındıkça daha çok ve daha hızlı batacaktır.
Bu bataktan çıkmak için kendini ABD’ye İran’a karşı fedai olarak sunabilir son çare olarak.
Ama o zaman da, yine Fırat’ın batısı küçük Suriye Yaltası ile Rus etki alanında olduğundan, Rusya bunu Afrin ve idlip’te cezalandırmak için YPG’ye destek verebilir.
Yani Türk devleti ne yaparsa yapsın çıkış yok.
Debelendikçe batacaktır.
Göreceksiniz Afrin değil, Erdoğan düşecek.
Ama muhtemelen sadece Erdoğan da gitmeyecek, Türkiye diye bir devlet te, Türk ulusu diye bir ulus da kalmayacak.
Ermeni ve Rum katliamlarının günahının cezasını çekmeden Türkiye’de yaşayanların ruhu selamete kavuşamayacaktır.
Türk devletinin tek bir çaresi kalacaktır.
Öcalan’ın ayağına kapanacaktır “gel bizi kurtar” diye.
Ve şimdi bozkurt işareti yapan Türkler, Türk olmadıklarını kanıtlamak için, soylarında Rum ve Ermeni aramaya başlayacaklardır.
14 Mart 2018 Çarşamba
Demir Küçükaydın
Bloglar:
https://steemit.com/@demiraltona
https://demirden-kapilar.blogspot.de
Video:
https://www.youtube.com/user/demiraltona
Podcast:
https://soundcloud.com/demirden-kapilar
İndirilebilir kitaplar:
https://drive.google.com/open?id=0BxCB_Gtx8VYAcDREeTJVLW93MjA
Bu yazı ilk olarak şurada yayınlandı:
https://steemit.com/tr/@demiraltona/afrin-degil-erdogan-duesecek
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020