Elif ÇAKIR
Geçen sene 27 Mayıs’ın yıl dönümünde Yassıada’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gazeteciler “Siz de hayatınız boyunca birçok badire atlattınız.
Bu adayı dolaşırken neler hissettiniz?” diye sordular. Sayın Erdoğan’ın yanıtı şöyle:
“Artık bu ülkede darbeler devri kapanmıştır.” (26 Mayıs 2019)
1876’da Sultan Abdülaziz’in ve 1909’da Sultan Abdülhamit’in hal’ini saymazsak, ülkemizde darbeler döneminin 27 Mayıs 1960 ile başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla Sayın Erdoğan’ın bir ülkenin başbakanını astığı yerden darbeler döneminin bittiğini ilan etmesi oldukça anlamlıdır ve tarihi bir öneme sahiptir.
Nitekim Erdoğan’ın bu sözü 27 Mayıs’ta gazetelerin manşetlerinde yer aldı:
Hürriyet: “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Artık bu ülkede darbeler dönemi kapanmıştır.”
NTV: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yassıada’ya ziyaret: Bu ülkede artık darbeler devri kapanmıştır.”
Star Gazetesi: “Başkan Erdoğan: Ülkemizde darbeler devri kapanmıştır.”
Sabah Gazetesi: “Başkan Erdoğan: Ülkemizde darbeler devri kapanmıştır.”
Yeni Şafak: “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kimse bu ülkede darbe yapamaz.”
Soru şu: Bir ülkede darbeler devrinin kapanması ne anlama gelir?
Devamında şunu soralım: Darbeler dönemi kapanan bir ülkede darbe tehlikesi baş gösterir mi?
***
Ülkemizde darbeler devrinin kapandığını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve iktidar yetkililerine göre son günlerde memlekette darbe tehlikesi baş göstermiş durumda!
Günlerdir darbeye meydan okuyorlar “#BuYoldanDönmeyeceğiz” hashtagını etiketleyerek “canımızı başımızı koyduk”, “hodri meydan”, “ezanı susturamayacaksınız, bayrağı indiremeyeceksiniz” açıklamaları yapıyorlar…
Tartışma nasıl çıktı, mesele nereden çıktı, mevzunun başını sonunu kaçıranlar için kısa bir özet yapalım:
İktidar yetkililerinin günlerdir darbeye meydan okumasının sebebi CHP milletvekili Özgür Özel’in sarf ettiği bir söz ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun bir cümlesi.
Meclis’te düzenlediği basın toplantısında son dönemlerin en önemli sorunlarından birisi olan liyakat ve ehliyet meselesine değinen Özel Ensar Vakfı’ndaki görevli bir akademisyenin Türk Tarih Kurumu’nun başına gelmesini eleştiriyor özetle şöyle diyor:
“Atatürk’e husumeti olan ne kadar insan varsa tarihte onları araştırmış olan Ahmet Yaramış’ı buraya atadılar. Atatürk’ün kemiklerini sızlatmak için buraya bir atama yap deseniz, bu adama yapılır. Saray’daki yerinde oturdukça Ahmet Bey rahat otursun orada. Ama Saray düzeninin sonu geliyor. O son bütün bu liyakatsizliklerin de sonunu da getirecek. Ama görevini devlet memuru gibi yapan devlet memurları, bürokratlar hiç korkmasınlar.”
Bir televizyon programına katılan Canan Kaftancıoğlu “Sizce buradan yeni bir seçime doğru gidiliyor hissi mi alıyorsunuz, yoksa tam tersine seçim meçim yok ruh halinde misiniz” sorusuna verdiği cevaptaki şu ifade:
“Bu korkuları, bu savrulmaları, bu akılla değil, öfkeyle, hırsla, egoyla bir kişinin aklıyla iş yapmaları, iktidarı hiç iyi bir yere götürmüyor. Bu da bir… önümüzdeki süreçte bir erken seçimle ya da başka bir şekilde, bu ülkenin, halkın artık gözü açıldı…”
Meselenin özü bu. Özgür Özel ana muhalefet partisinin milletvekili, Canan Kaftancıoğlu ana muhalefet partisinin İstanbul İl başkanı. Demokrasilerde muhalefet partileri iktidar partilerini yıpratırlar, hatalı politikalarını sert bir dille eleştirirler, sıkça mevcut iktidar düzeninin değişeceğini söylerler.
Nitekim Seymour Martin Lipset “Siyasal İnsan” adlı başyapıtının girişinde muhalefet ve iktidar arasındaki çatışmanın istikrarlı demokrasi için olmazsa olmaz bir kuralı olduğunu söyler:
“İstikrarlı demokrasi için, çatışma ya da ayrılmaların ortaya çıkabilmesi gerekir. Bu olmalıdır ki, yönetim yerlerini ele geçirmek için çarpışılsın, iktidardaki partilere meydan okunsun ve iş başına geçen partiler değişsin.”
Bizde ise bir süredir mesela ülkenin kaderi mevcut iktidar partisiyle bütünleşmiş durumda. Öyle ki en hafif söylemle “AK Partinin sandıkta yenilmesini istemek” bile neredeyse vatana ihanet suçuyla eş değer halde.
Muhalefet partisinin iktidar değişecek, bu düzen değişecek demesi, iktidar partisini “saraya rejimi” olarak nitelendirmesi AK Partili siyasetçilere “memlekette darbe tehlikesi baş gösterdi” dedirtebiliyor.
***
Sayın Erdoğan’ın dediği gibi Türkiye’de darbeler dönemi kapandı mı, kapanmadı mı?
Bu ülkede parlamenter sistem darbelere ve dışarıdan müdahalelere açık olduğu için istikrarlı ve etkin hükümetler yaratmıyor diyerek… Türkiye’nin istikrar kazanabilmesi ve darbelerin önlenmesi için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi lazımdır, diyerek hükümet sistemini değiştirdiniz.
Şimdi nasıl darbe tehlikesinden bahsediyorsunuz?!
İktidarın getirdiği sistem bakımından özgüvenli olması, darbe laflarına da gülüp geçmesi gerekmez mi? Muhalefetin “saray rejimi” söyleminden darbe tartışması çıkartarak yeri göğü inletmek, CB sistemin iyi işlediğini ve özgüvenli olduğunu mu gösterir?!
Ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyan bir iktidar dünyaya “darbe tartışması yapılan ülke” görüntüsünü mü vermelir?!
***
Darbeler devri kapanacak diyerek sistemi değiştiren iktidarın düşünmesi gereken husus şudur:
Darbeler hükümet sistemlerinin parlamenter mi başkanlık mı olduğu ile ilgili değildir. Bakın Latin Amerika’da darbeler başkanlık sistemlerine karşı oldu. Darbelerin hakiki sebebi demokratik kurumların zayıflığı, hukuk devleti kurumlarının güçsüzlüğü, uzlaşma kültürünün gelişmemiş olmasıdır.
Darbeleri önlemenin yolu demokratik kurumları güçlendirmektir. Güçlü meclis, bağımsız yargı, özgür basın ve güçlü sivil toplum kuruluşları, güçlü piyasa ekonomisi, dış dünya ile güçlü ekonomik ve sosyal ilişkiler bunun için gereklidir.
Memlekette “darbe tehlikesi baş gösterdi” diyen iktidar yetkililerinin söyledikleri aslında itiraf ettikleri özetle şudur: Bizim getirdiğimiz hükümet sistemi demokratik kurumları güçlendirmedi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025
18.12.2024
19.11.2024