Fehmi KORU
‘Büyük müjde’ diye tanıtılan Karadeniz’de bulunmuş doğalgaz kaynağıyla ilgili törene, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisinden sonra AK Parti’yi emanet edeceği halefini takdim etme olayı gözüyle bakanlar var.
Konuyu bu yönüyle ama farklı açılardan Murat Yetkin ile Ahmet Taşgetiren ele almış bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür törenlerde uygulanan protokolün tam tersini programlayarak, önce kendisi konuştu, sözü doğalgaz kaynağını ilk keşfeden enerji bakanı olduğu gerekçesiyle, mevcut hükümette hazine ve ekonomi bakanlığı koltuğunda oturan Berat Albayrak’a bıraktı.
O da konuşması bitince şimdiki enerji bakanına söz verdi.
Protokol en son cumhurbaşkanının konuşmasını gerektirirdi; bugüne kadar zirvede geleneksel olarak hep o yönde protokol uygulanmıştır.
İşaret miydi bu yeni davranış tarzı?
Soruya benim cevabım şu: Neden olmasın?
Selef/halef süreçleri sıkıntılıdır
Eğer birbiri ardına hayata geçirilen ve herbiri ‘sürpriz’ etkisi bırakan girişimler benim de aralarında bulunduğum siyasi gözlemcilerin beklediği gibi seçim tarihinin erkene alınmasıyla ilgili bir planın parçası değillerse, yani seçim tarihi 2023’ten önceye alınmayacaksa, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha farklı bir hesabının olması gerekir.
Kendisinden sonrasıyla ilgili bir işaret verme ihtiyacı da o hesabın bir parçası olabilir.
Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu konumun eski sahiplerinin halef bırakma/bırakmama konusunda farklı yaklaşımları bulunduğunu siyasi tarihimizden biliyoruz.
Atatürk halef belli etmedi, kendisinden sonra yerini İnönü’nün alması sancılı bir süreçle gerçekleşebildi (1938). İnönü de yerine birini işaret etmedi, sonunda partisinden istifaya mecbur kalacağı sıkıntılar yaşadı (1972). Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanlığına çıkması biraz ani ve beklenmeyen bir gelişmenin sonucu olduğu için halefini belirlemesi imkansızdı; DYP’nin başına onun yerine kimin geleceği süreci parti içini karıştıran bir etki yaptı (1993).
Biraz farklı bir davranışı Turgut Özal’da gördük. Cumhurbaşkanı olmaya karar verince yerine gelecek kişinin belirlenmesini parti içi yarışa dönüştürdü Özal; basında derhal ‘büyük Türk büyükleri’ adı verilen 18 kişilik bir liste ilan etti ve listede yer alanların amaçladıkları hedefi hak ettiklerini göstermelerini bekledi.
Sonunda, hükümeti kurma görevini, o listede yer almayan birine –Yıldırım Akbulut’a- verdi.
Yarışın partiye ve ilan ettiği listedeki isimlere zarar verdiğini görmüştü Özal…
Refah Partisi’nde de siyasi yasaklı Necmettin Erbakan’ın koltuğuna kimin oturacağı sorun çıkarmış, o çekişmeli ortam önce ‘Yenilikçi hareket’ veya ‘Erdemliler Hareketi’ diye adlandırılan bir oluşumu, daha sonra da Ak Parti’yi doğurmuştu.
Kendisinden sonrası ile ilgili bir hesap yapma ihtiyacı duymuşsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan da, yakın siyasi tarihimizde yaşananlara bakarak, daha sağlıklı olacağı düşüncesiyle halefini şimdiden öne sürme yöntemini benimsemiş olabilir.
‘Müjde’ törenine yansıyan protokol ve başarının şimdikine değil de bir önceki enerji bakanına bırakılması, Berat Albayrak’ın halef olma yolunda başkalarından bir adım daha öne çıkması anlamını taşıyabilir.
Yine önceki benzer ortamlardan biliyoruz, halef belirleme olarak anlaşılabilecek durumlarda, partililer, liderin belirlediği istikamette pozisyon alırlar.
Akıllarından halef olma düşüncesi geçenler de ya yeni duruma ayak uydurma ya da kendilerini ön plana çıkartacağını ve tercih edilmesini sağlayacağını düşündükleri girişimlerde bulunma yollarından birini benimserler.
Bizde çok şiddetlisi olmadı, ancak başka ülkelerde -sözgelimi Humeyni sonrası İran’da- Ayetullah Muntazari’nin başına geldiği türden gözden düşmeler, devrim sonrasının dışişleri bakanı Sadık Kutbizade gibi idam sehpasında can vermeler yaşanabildi.
CHP’nin koltuğunu hiç kaybetmeyecek kadar güçlü genel başkanı Deniz Baykal’ın başına geleni de biliyoruz.
Geçmiş bir çok yönden geleceğin de habercisidir.
Yakın siyasi tarihimizden örnekler vermemin sebebi, liderlik yarışının partiler içerisinde ciddi ve çoğu kez yıpratıcı bir çekişmeyi de beraberinde getirdiğini hatırlatmak içindir. Siyasette yer alan neredeyse hiç kimse, başbakanlık makamını elde etmiş ve istediği takdirde uzun yıllar o konumda kalabileceği halde yolunu da açarak yerini Tayyip Erdoğan’a bırakmakta tereddüt etmemiş Abdullah Gül değildir.
Koltuk, siyasi bir koltuksa, en pahalı ev-ofis koltuğundan çok daha değerlidir.
Yoksa sistem değişikliği mi?
Tahlilimle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘büyük müjde’ vesilesiyle halefini işaret ettiği tezini sorgulamak niyetinde değilim. Eğer böyle bir işaret var ve partililer de olayı öyle yorumlamışlarsa, AK Parti’de önümüzdeki dönemde önemli çalkantılar yaşanabileceğini anlatmaya çalışıyorum.
Bazıları, belki de aynı değerlendirmeyi yapıp, ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’nde revizyona gidileceğini, başbakanlık makamının yeniden ihdas edileceğini ve bunun yine Cumhurbaşkanı Erdoğan girişimiyle gerçekleşeceğini öngörüyorlar.
Mümkün mü?
Yine aynı cevabı vereceğim: Neden olmasın?
Hemen her konuda bugüne kadar siyasi hayatta önalıcı bütün girişimler Tayyip Erdoğan damgasını taşıyor.
Aklından kendine özel sebeplerle seçim tarihini erkene almak veya yönetimde kendini fazlasıyla göstermeye başlamış tıkanıklıkları aşmak için sistem değişikliğine gitmekten hangisi geçiyorsa, bir bakmışsınız, o istikamete doğru adımlar atılmaya başlanmış…
İsmet İnönü için “Kafasında kırk tilki dolaşır, kırkının da kuyruğu birbirine değmez” tespiti yapılırdı.
O söz Tayyip Erdoğan için de doğru.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
30.10.2025
28.10.2025
25.10.2025