Figen Çalıkuşu
Evrenin en kutsal canlısı olan “insanın” varlığını yok sayarak ya da görmezden gelerek “dini” öne çıkarma gayreti içine girdiğiniz andan itibaren şakuliniz şaşar...
Ortaçağ’da iktidarlarını “Hristiyanlık” üzerinden kurmak isteyenler dünyayı cehenneme çevirmişti, şimdi ise bu cehennem Müslümanlık adına yeryüzünde kuruluyor.
Bu “cehennem dindarlığının” şu anda en çok ilgi çeken temsilcisi kaçınılmaz olarak Taliban.
Korkunç şeyler yapıyorlar, sadece dindaşlarını değil bütün insanlığı utandırıyorlar.
Saplantılı rejimlerini hayata geçirmek için önce en büyük engel olarak gördükleri kadınların direncini kırmayı hedefliyorlar, onları ölmekle görünmez olma arasında bir tercih yapmaya zorluyorlar.
Burkanın karanlığı içinde hayaletleştirmeye uğraşıyorlar.
Kadınları alenen kırbaçlıyorlar, idam ediyorlar.
Kadınların okula gitmesini engelliyorlar.
İnsanı inkâr ettikleri için dini ve etnik azınlıklara alabildiğine eziyet ediyorlar.
Ülkeyi ölüm tarlasına çeviriyorlar.
Kültürel soykırıma girişiyorlar... Afganistan sınırları içindeki insanlığın armağanlarını yok ediyorlar.
Bütün bu rezaletleri de olduğu gibi dinin üstüne yıkmaya uğraşıyorlar.
Müslümanlıkmış...
Antiemperyalizmmiş...
Diyubendi köktendinciliğiymiş...
Militan İslamcılıkmış...
“Yeni” bir şeriat hukukuymuş...
Bunlar onların söyledikleri, peki bu Talibanın terkibinde aslında ne var?
Üçte bir Siyasal İslamcılığın alametifarikası haline gelen uyuşturucu,
Üçte bir güdümlü Pakistan gizli servislerinin oyuncağı olmak,
Üçte bir de kanlı aşiret savaşlarının Peştun varyantını üretmek...
Millet ve devlet olamamış bir garip diyardaki laboratuvarın mahsulü Taliban...
O laboratuvarda yıllarca dolaşıp toplumun zaten kırılgan olan yapısını iyice bozan çıkarcı “kimyagerleri” de unutmamak lazım tabii.
Afganlılar da dâhil hiç kimse Afganlıların, özellikle de Afganlı kadınların hakkını korumadı.
Timsah sürüleri gibi gelip lokma lokma kopararak Afgan halkını paramparça ettiler.
Savaş ağaları, yardım paralarıyla kendilerine saraylar yaptırdılar.
Bütün bu yapılanların “mazereti” de din oldu.
Benim bu konuda çok fazla sözüm olamaz ama bu işi benden daha iyi bilenlere de sormak isterim:
Din, ahlakın, merhametin, hoşgörünün üstünde yükselmez mi?
Günah da sevap da kulla Allah arasında değil midir?
Müslümanlıkta Allahtan başka hesap verilecek bir kudret var mıdır?
Hesaplaşmayı “öteki dünyaya” bırakmayıp mahşer yerini bu dünyada kurma hakkına sahip olunabilir mi?
“Günahı” ortadan kaldırma hakkı diye bir hak bulunabilir mi?
İnsanları sevaba teşvik etmek başka bir şey, “günahın cezasını ben vereceğim, günahı ortadan kaldıracağım” demek başka bir şey değil midir?
Din, günahların cezası olarak cehennemi gösteriyorsa ve oraya kimin gideceğine karar vermek yalnızca Allah’ın bileceği bir işse, cehennemi dünyada kurmak ve oraya kimi göndereceğine bu dünyada karar vermek dinen nasıl açıklanır?
Doğrusu bu soruların cevaplarını merak ediyorum.
Müslüman ülkelerde yaşananlara bakınca, hep birlikte merak etmemiz gerektiğine de inanıyorum.
Müslümanlar Müslümanları öldürüyor.
Müslümanlar Müslümanların hakkını yiyor.
Müslümanlar uyuşturucu kaçakçılıklarına bulaşıyor.
Müslümanlar kadınları köleleştirmeye uğraşıyor...
Üstelik yayılmasında kadınların da emeğinin olduğu, kadınların da savaşlara katıldığı bir dinden söz ediyoruz.
Bunca vahşet, bunca yozlaşma, bunca hırsızlık, bunca yolsuzluk neden Müslüman ülkelere musallat oldu?
Ortaçağ’da insanları meydanlarda yakan, cennetten yer satan, işkence eden, korkutan Hristiyanlık anlayışının artık geride bıraktığı o korkunç zorbalığa biz mi talibiz şimdi?
Niye özgür, güvenli, barışçı, güvenilir bir Müslüman ülke yok?
Bunları her şeyden önce Müslüman din bilginlerinin demagojiye sapmadan tartışması gerekmiyor mu?
Katillerle, vahşilerle, hırsızlarla ortaklık kurmak “din kardeşliği” mi yoksa “din düşmanlığı” mı benden daha dindar olanlar karar versin.
Eğer yanlış biliyorsam doğrusunu bilenler beni düzeltsinler ama Tanrının da ahlakın da emri “insanı” korumaktır... Zavallı insanlara cehennemi bu dünyada yaşatmak değil...
İnsanı reddeden, siyasal kavgalar içinde kanayan, sonuna kadar inanç sömürüsünde rant arayan çileli bir kısır döngünün kurbanları olmamızı “din adına” isteyenler, gerçek dindarlar değil din adına dolandırıcılığa çıkanlardır bence.
İsimleri, görüntüleri, ülkeleri farklı olabilir ama onlar sadece Müslümanlığın değil bütün insanlığın düşmanıdırlar.
Onlara karşı bir arada durmak, direnmek, yardımlaşmak bir insanlık görevidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025