Fikret Bila
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’yı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden alarak yerine yardımcısı Murat Uysal’ı atadı.
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ilk kez oluyor. Geçmişte, 12 Eylül yönetimi döneminde Merkez Bankası Başkanı İsmail Hakkı Aydınoğlu’nun istifaya zorlanması ve onun da istifa etmesi sayılmazsa, Çetinkaya, banka tarihine görevden alınan ilk Merkez Bankası Başkanı olarak geçecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez Bankası yönetimiyle görüş ayrılıkları yaşadığı biliniyordu. Zaman zaman Merkez Bankası’nın kararlarını eleştiriyor, zaman zaman da kurumun bağımsızlığından söz ederek, beğenmese de kararları kabul etmiş görünüyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KHK ile Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alıp alamayacağı da ayrı bir tartışma konusu oldu. Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı’nın, yasada açıkça düzenlenmiş konularda KHK çıkaramayacağı, kanunla düzenlenmiş konularla KHK arasında çelişki varsa kanunun uygulanacağı, Banka Kanunu’nda sayılan “görev ifa edemez” haller dışında başkanın görevden alınamayacağı (Madde-27) hükmü gibi çeşitli gerekçelerle, bu işlemin hukuka uygun olmadığını öne süren uzmanlar oldu. Bu tartışma özellikle, iktidar ile muhalefet arasında ve hukuk dünyasında tartışılmaya devam edecektir.

Üç gerekçe
Ankara’da, Merkez Bankası çevrelerinde ve ekonomi kulislerinde, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasının, bu süreçte yaşanan üç önemli nedeninden söz ediliyor.
1. Gerginlik: Merkez Bankası kârının Hazine’ye erken aktarılması
Siyasi otorite ile Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya arasında ilk gerginlik, Merkez Bankası kârının zamanından önce Hazine’ye aktarılması talebiydi. 31 Mart yerel seçimlerine giderken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet cephesinden gelen talep bu yöndeydi. Hazine’de nakit sıkıntısı vardı. Seçime giderken bu sıkıntıyı aşmak için, Merkez Bankası’nın, normal olarak geçtiğimiz nisan ayında toplanması gereken Genel Kurulu’nun -olağanüstü toplantı biçiminde- öne çekilmesi isteniyordu. Erken yapılacak Genel Kurul’da Merkez Bankası kârının nisan ayını beklemeden Hazine’ye aktarılması sağlanacaktı.
Başkan Çetinkaya, böyle olağanüstü yollara başvurulmasının, iç ve dış piyasaların Merkez Bankası’na olan güvenini zedeleyeceği, bankayı öngörülemez bir kurum haline getireceği savıyla, bu talebe karşı çıktı.
Ancak baskının yoğunlaşması üzerine bu talebi kabul etti ve Merkez Bankası Genel Kurulu 18 Ocak’ta toplandı ve kârını Hazine’ye aktardı.
Ancak, hükümet, Çetinkaya’nın hanesine bir “eksi” yazdı.
2. Gerginlik: İhtiyat Akçesi’nin aktarılması
Siyasi otorite ile Başkan Çetinkaya arasında ikinci gerginlik de, bankadaki “ihtiyat akçesi”nden (yedek akçe) de Hazine’ye kaynak aktarılması talebiydi. Merkez Bankası’nın; doğal afet, seferberlik, kıtlık, ekonomik çöküntü, çok büyük dış krizlerin etkisinden korunmak, savaş gibi olağanüstü hallerde kullanmak üzere ayırdığı ihtiyat akçesini hükümet istiyordu.
Bu talep de Türkiye yine bir seçim sürecindeyken geldi. 23 Haziran’da yapılan İstanbul yenileme seçimi öncesinde, yedek akçeden kaynak talep edilmişti.
Başkan Çetinkaya bu talebe karşı da direndi. İhtiyat akçesinin bu şekilde kullanılmasının, iç ve dış piyasalar için negatif bir algıya neden olacağını ve piyasa dengelerini bozacağını savundu.
Bu tutumu da Çetinkeya’nın hanesine ikinci “eksi” olarak geçti.
3. Gerginlik: Faizin indirilmemesi
Hükümet ile Merkez Bankası Başkanı arasında üçüncü gerginlik faiz konusunda yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet Merkez Bankası’nın yüzde 24 olan faiz oranını düşürmesini bir süredir talep ediyordu. Enflasyonun yaz aylarıyla birlikte düşme eğilimine girmesi nedeniyle Merkez Bankası’nın da faizi indirmesi gerektiği bildirilmişti. Ancak Çetinkaya ve banka yönetimi; enflasyondaki gerilemenin mevsimsel etkiden kaynaklandığı, konjonktürel bir durum olduğu, yapısal reformlar yapılmadan faizin indirilmesi halinde yeniden dövizin ve enflasyonun yükseleceği düşüncesinde ısrar ettiği için Haziran ayında yapılan Para Politikası Kurulu’ndan faiz indirimi kararı çıkmadı.
Bu da hükümet açısından Çetinkaya’nın hanesine yazılan üçüncü ve bardağı taşıran “eksi”ydi.
İstifa et-etmem
Üçüncü “eksi”nin kayda geçmesinden sonra, siyasi otoritenin Çetinkaya’dan istifa etmesini istediği de kulislere yansıdı.
Ancak Çetinkaya’nın, Merkez Bankası’nın bağımsız bir kurum olduğunu, istifasının bu bağımsızlığa gölge düşüreceğini, görevden ayrılma koşullarının Merkez Bankası Kanunu’nda yazılı oluğunu öne sürerek ve 2021’e kadar görev süresi bulunduğunu belirterek istifa etmediği yansıyan bilgiler arasında.
Çetinkaya’nın bu yanıtı üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KHK ile görevden alma kararı verdiği belirtiliyor.
İhtiyat Akçesi ne olacak?
Merkez Bankası’ndaki İhtiyat Akçesi’nin Hazine’ye aktarılması konusu ne olacak?
Çetinkaya’nın bu aktarıma direnmesi karşısında, hükümetin bir yasal düzenlemeyle sorunu aşmayı düşündüğü kulislere yansımıştı. Ancak, bu kararın şimdilik askıya alındığı haberleri geldi. Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesi sonrasında, yasal düzenleme yapılmadan bu sorunun çözülebileceği düşüncesinin hakim olduğu ve yeni Başkan’ın tutumunun bekleneceği kulis bilgileri arasında.
Siyasi riskler
Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın bir dünya görüşüne sahip olmakla birlikte, Banka’nın fiyat istikrarını sağlama amacından çok uzaklaşmamayı gözettiği, faizin indirilmesi, İhtiyat Akçesi’nin Hazine’ye kullandırılması gibi kararları, ülkenin taşıdığı siyasi risklerle birlikte değerlendirilince, bu kararlara imza atmak istemediği vurgulanıyor.
ABD ile ilişkileri geren S-400 krizinin henüz çözüme kavuşturulmamış olması, buna bağlı olarak ABD’den ekonomik yaptırımların uygulanması için düğmeye basılabileceği, Doğu Akdeniz sorunu ve İran gerginliğinin, ekonomik krizi daha da tırmandırması olasılığının da Çetinkaya’nın hükümetin taleplerine direnmesinde önemli etkenler olduğunun da altı çiziliyor.
Güven azaltıcı bir tasarruf
Merkez bankalarının özerk bir yapıda olması gerektiği görüşü 1970’lerde yaşanan ekonomik kriz döneminde kabul görmüş bir yaklaşımdır. 1970’lerde özellikle petrol krizinden sonra gelişmekte olan ülkeler, yüksek enflasyon, banka-finans krizleri ve dış borç yükü nedeniyle merkez bankalarının siyasi otoritenin popülist taleplerinden etkilenmemesi için görece hükümetten bağımsız bir yapıya kavuşturulması fikri hakim olmuş ve bu yönde düzenlemeler yapılmıştır. Türkiye de bu yönde karar alan ülkeler arasındadır ve 2001 krizinden sonra Merkez Bankası’nın özerkliği güçlendirilmiştir.
Buna karşın son dönemde Merkez Bankası’na siyasi baskının artırılması, hükümetle Banka’nın sürekli bir çekişme içinde olması ve nihayet Başkan’ın hükümetin taleplerini yerine getirmiyor diye görevden alınması, iç ve dış piyasalarda güven azaltıcı bir etki yaratacaktır.
Bu tasarruf piyasalara inandırıcı bir biçimde anlatılamazsa, olumsuz etkilerin büyümesi şaşırtıcı olmaz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.10.2025
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021