Galip DALAY
Dönemlerin ruhunu yansıtan kavramlar vardır. Bu kavramlar mevzubahis dönemleri anlamak için adeta anahtar işlevi görürler. Bugün büyük oranda kullanım değerini yitirse de, iktidarın bir dönem sıkça, şimdi de ihtiyaç duydukça kullandığı veya sığındığı beka söylemi böylesi bir kavramdı mesela.
Türkiye’nin türbülanslı bir döneminde iktidarın siyasetsizlik krizinin üzerini örten şal işlevi gördü bu kavram. İktidar, meseleleri beka paketinin içine çekebildiği ölçekte siyaset alanının dışına çıkarabildi. Çünkü bir meselenin beka meselesi olarak kodlanması, onun önce siyaset üstü bir yere konumlandırılıp sonra da siyaset alanının dışına çıkarılmasını sağlıyordu. Böylelikle siyaset edilgen bir hüviyete bürünüyordu.
Türkiye’nin esaslı birçok sorunu olmakla birlikte, bir beka sorunu yoktu tabii ki. Fakat bu kavramı bolca kullananların birçoğunun bir ikbal sorunu olduğu aşikardı. Zaten bu kavram ve onun etrafında oluşturulan siyasal psikoloji aracılığıyla iktidar, siyaseten savunulamayacak olanı topluma pazarlayabilme imkanı elde etti.
Tıpkı şahsa özel planlanmış bir siyasal kariyer tasarısının, ülkenin siyasal sistem sorununa ve karşı karşıya olduğu savunulan (olmayan) ‘beka sorunlarına’ bir çözüm reçetesi gibi sunulmasında olduğu gibi... Bu kullanımıyla beka söylemi bir siyasal istismar vasıtasına dönüştü.
Nasıl ki beka söylemi bir siyasetsizlik veya siyasal istismar halini temsil ediyorduysa, iktidarın son dönemlerde sıklıkla kullandığı bedel ödetme söylemi de ülkenin gelecek gündeminden kopma siyasetini temsil ediyor.
İktidar topluma anlamlı bir gelecek perspektifi sunmaktan aciz kaldıkça, sorunları çözebilme kapasitesini yitirdikçe ve kendisi için iyi olanla ülke için iyi olan arasındaki makas açıldıkça daha fazla tehdit diline başvuruyor ve daha fazla bedel ödetme söylemini kullanıyor.
İktidar, karşılaştığı her meydan okumaya veya kendisine yöneltilen her siyasal veya toplumsal muhalefete yönelik anlamlı politikalarla cevaplar üretmekten ziyade, onları bastırmayı hedefleyen bir bedel ödetme söylemi veya siyasetine sığınıyor. Bu uğurda da her türlü devlet erkini veya kamu kurumunu kullanmaktan geri durmuyor.
İktidar, topluma hizmet vasıtası olması gereken kamu gücünü siyasal krizini görünmez kılma, toplumsal veya siyasal muhalefeti bastırma aracı olarak kullanıyor. Tıpkı Şehir Üniversitesi operasyonunda olduğu gibi... Herkes biliyor ki, iktidar Şehir Üniversitesi operasyonuyla yeni bir siyasal süreç başlatan Davutoğlu’na bedel ödetmek istiyor. İktidarın, muhafazakar kesimin vücuda getirdiği en nitelikli ve Türkiye’nin de en parlak üniversitelerinden birini kendisinin siyasal intikam operasyonuna kurban seçmesi kendisinin hürriyet ve hukuk konularındaki iç karartıcı sicilini daha da sorunlu hale getiriyor.
Bu tavrıyla da iktidar, kendisine yönelen ve kendisinin içerisinden doğan yeni bir siyasal muhalefetle daha güçlü bir siyasal vizyon ve tutarlı bir siyasal söylemle meşru zeminde mücadele etmekten ziyade onu tehdit etmeyi, ona bedel ödetmeyi tercih edeceğini aleni bir şekilde ilan ediyor.
Böylesi bir bedel ödetme siyasetinde de devlet, hukuk ve kamu kurumları operasyonel bir vasıtaya indirgenerek içleri boşaltılıyor. Aslında bu haliyle artık karşımızda siyasal bir iktidardan ziyade en ham haliyle devlet gücü ve onun pervasızca kullanımı var.
Zaten Türkiye’deki mevcut kullanımıyla iktidar kavramı, siyaset üretiminden ziyade siyasal rakiplere operasyon çekmeyi, onlara bedel ödetmeyi ve onları sindirmeyi temsil ediyor.
Fakat iktidar izlediği bu bedel ödetme siyasetiyle aslında kendi altındaki halıyı çekiyor; kendi iktidarını onu var eden meşruiyet tabakalarından bir bir mahrum bırakarak, onu ham bir kaba güç kullanımına eş değer kılıyor.
Bu haliyle de bedel ödetme söylemi ve siyaseti, sandıkta elde edilen aritmetik başarı ve sayısal çoğunluğa rağmen, iktidarın yaşadığı söylemsel ve siyasal marjinalleşmesini tahkim ediyor.
Velhasıl, beka söylemi bir siyasetsizlik itirafı, bedel ödetme söylemi de ülkenin gelecek gündeminden kopma ve iktidar kavramının kaba güce indirgenmesinin itirafıdır.
Beka söyleminin iktidara bir faydası olmadı, hatta bu söylemde somutlaşan siyaset tarzı dolayısıyla iktidar yerel seçimlerde en önemli kalelerini kaybetti. Bedel ödetme söyleminin de iktidara bir faydası olmayacak. Dahası, bedel ödetilmek istenen aktörlere kolay bir meşruiyet ve mağduriyet transferi sağlamanın yanı sıra kendi meşruiyetini kaybettirecek.
Netice olarak, beka söylemi de bedel ödetme siyaseti de, siyasi sonuçları hesaplanmış doğru stratejiler olmaları dolayısıyla hayata geçirilmiyor. İktidar siyaset yapma kabiliyetini yitirdiği için sofistikasyon gerektirmeyen bu yöntemlerden medet umuyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2021
11.02.2020
3.02.2020
28.01.2020
20.01.2020
13.01.2020
6.01.2020
31.12.2019
24.12.2019
17.12.2019