Gürbüz ÖZALTINLI
Geçtiğimiz salı Taraf’tan Dicle Baştürk aradı. Halil Berktay’ın 1977 1 Mayıs olayına ilişkin açıklamasını ben o telefonda öğrendim. Baştürk, “Siz de oradaydınız, bu açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz” diye sordu. Benim Berktay’ın açıklamasına şaşırdığım kadar, o da benim verdiğim cevaba şaşırmıştır sanırım. “Hayır, ben 1977’de Taksim’de değildim.” Ben “görenlerden”değilim. Duyanlardanım.
Tuhaf yıllardı. Söylendiği gibi “Egemenlere duyduğumuz düşmanlıktan, birbirimize duyduğumuz düşmanlık daha fazlaydı”.
Türkiye İşçi Partisi’nin sosyalist yelpazede en ayırt edici özelliği 70’li yıllar boyunca kesintisiz tırmanan şiddetin dışında durmakta gösterdiği kararlılıktı. Benim gibi binlerce TİP’linin o gün “orada”olmamasının nedeni budur. 1 Mayıs “olayı” o kadar kendisini göstererek gelmişti ki, Parti, üyelerini o riske sokmamak için, bulundukları kentlerde kutlama yapmasını kararlaştırmıştı. Yalnız İstanbul’daki partililer kendi sendikaları ve kitle örgütleriyle gittiler Taksim’e...
Berktay’ın açıklamaları, ciddi yankı yarattı. O dönem “sol içi” yaşananların ayrıntıları yeniden hatırlandı.
Sol tarihe bugün yeniden eleştirici gözle bakmak gerçekten zorunlu. Berktay’ın tabu tanımaz çizgisini, arkasında derin bir entelektüel emek yatan eleştirel tutumunu etkileyici bulanlardanım. Yeni bir toplum kuruluşu çağrısının, artık “sosyalizm” kavramı üzerinden yapılamayacağını ileri sürerken de cesurdu. “Sosyalizm”in kitapta yazan bir ideal, bir siyasal teori olmaktan çıkıp, kanlı canlı bir tecrübe olarak yaşanmış ve çökmüş olmasının bunu imkânsız kıldığını söylerken ikna ediciydi. Kabul etmek gerekir ki, Halil Berktay ender görünen “zihin açıcı” entelektüellerden. Marksizm’e, özellikle onun Leninist versiyonuna odaklanan, onun tarihini derinliğine kazmaya koyulan ve bunu biraz da rakipsizce yapabilen bir insan.
Fakat bir sorun var: Sanırım işin dışında tutması gereken duyguları bu çabasını zedeliyor. Yazdıklarında derin bilgi, ince düşünülmüşlükler yanında, geçmişe takılmış bir vicdanın buram buram izleri var. Demiri iyice tersine bükmekten bıkmayan bir vicdan kanaması.
Ben, Berktay’ın 1 Mayıs değerlendirmesinde, o vicdan tuzağına düştüğünü düşünüyorum. Yoksa o yıllarda “Kontrgerilla”yı bu olayın dışına attığını düşündürtecek bir ifade biçimi, bırakın herşeyi, tarihçi titizliğiyle bağdaşabilir mi? Berktay, devletin bu işin içinde olmasının “otelden ateş açılıp açılmadığıyla, ya da Sular İdaresi’ndeki adamların ne yaptığıyla” alakasının olmadığını, örgütlerin ajan kaynadığını, yüzbinlerce insanın büyük bir gerilimle toplandığı meydanda“Kontrgerilla”nın panik yaratmasının çocuk oyuncağı olduğunu bilmiyor olabilir mi?
Evet, ben orada değildim. Ne tüfeklileri gördüm ne de otelden ateş açanları. Ama, ne ben ne Berktay, ne de bu konularda “kanaati” olan sayısız solcu; Maraş’ta da değildik, Çorum’da da değildik, Bahçelievler 15. Sokak’ta da değildik, 16 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nde de değildik, ve başka yerler... Hangimiz kalkıp devletin bu olaylardaki rolünü yok saydığımızı düşündürtecek bir üslubu seçebiliriz?
O yıllarda devlet olağan şüphelidir. Kendisini temize çıkartmakla yükümlü olan devlettir. Faillerin ortaya çıkmamış olmasında bir tuhaflık yok mu? Darbe kollayan cuntaların cirit attığı, sayısız provokatif cinayetin işlendiği, harıl harıl tarafların karşılıklı silahlandırıldığı bir ülkede, solun 1 Mayıs’a giderken içine düştüğü durumu değerlendirmeyi aklına getirmeyen bir devlet düşünülebilir mi? Peki,“devlet vardır” diyemeyelim. Ama “yoktur” sonucu çıkarılabilecek bir vurguyla, “sol yarattı herşeyi” nasıl deriz. Hem de olayların araştırılması gündemdeyken.
O vicdanla biraz mesafe koymak iyi olur bence. Çünkü, bu derin yara belki müthiş cesur kılıyor insanı ve zihni sınırlayan bütün engelleri temizliyor, ama seslendiği kulakları kapatıyor. Oysa entelektüel çaba, sadece kendisini dinlemeye açık olanlara değil, uzak olanlara da seslenmeli. Berktay’ın dili ne yazık ki bunu gözetmiyor. Yaklaşımı, solu özeleştiriye açan değil kapatan, tepki üreten nitelikte.
Basit bir üslup sorunundan da bahsetmiyorum. Hayatı polemik olarak görmek ile, diyalog olarak görmek arasındaki derin farktan söz ediyorum. Bu, içeriği de nasıl ele alacağınızı belirleyen bir farktır. Karşıdakine içtenlikle açık olma tutumudur. Buradan uzaklaşmak sadece sizi dinleyenleri azaltmaz, ayrıca önemli hatalara da düşürür.
Berktay’ın 1 Mayıs açıklaması, tam da anlatmak istediğimin örneğidir. Berktay, temalarında solun gerçekliğini eleştirmeye o kadar odaklanıyor ki, diğer tüm boyutları gölgeye itmeyi göze alabiliyor. Berktay yalnızca, keskin nişancılar ya da otelden ateş açılmış olduğu iddialarına itiraz etse ve sol içi nefret ve şiddete dikkat çekseydi bu anlaşılır olurdu. Ancak, “Devlet provokasyonu tezini sol kendi yarattığı felaketi gizlemek için üretti” diyebilmesi, devletin rolünü önemsizleştirme riskini göze aldığını gösteriyor. Sanırım bunu, sözünün etkisini arttırabilmek, dikkatlerin “sol eleştirisinden” başka yöne dağılmasını engellemek için yapıyor. Yoksa, Berktay gibi deneyimli bir entelektüelin açıklamasına makul bir denge getiremeyeceğini düşünmek zor. Bu kadar netameli bir konuda konuşurken “yanlış anlaşılma”yı engelleyecek bir özeni esirgemesi beklenemez.
Evet, solu eleştirelim.
Tabuları kıralım, efsaneleri yıkalım.
Tabuları kırmak, kaçınılmaz olarak bazı kalpleri de kırmaktır, biliyorum.
Ben de, Erol Katırcıoğlu gibi, bu ülkede devletin sol ile mukayese kabul etmez acımasızlığını ve kirliliğini unutmamayı öneriyorum. Daha fazlasını değil.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023