Hadi ULUENGİN

İnternet ve sansür
21.02.2014
7993

 KÖHNE ve demode miyim? Yoksa çok ödlek ve çok pimpirikli miyim?

Belki de hepsinden mustaribim ama şikâyetçi değilim!

***

ÇÜNKÜ başta internet ağı ve sanal âlem olmak üzere şu bilişim teknolojilerine daima büyük ihtiyatla yaklaştım. İlk andan beri hep mesafeli durdum ve fazla yüz göz olmadım.

Zaten mail alıp vermem de çok sonradır. Artı, adıma hesap açmış sahtekârlara rağmen de neTwitter’a, ne Facebook’a, ne de başka bir halta tek bir defa dahi dokunmuşluğum vardır.

Ekrandan dünya ahvalini izliyorum ve sofistike bir daktilo gibi kullandığım yazılım programı aracılığıyla makaleyi gazeteye gönderiyorum ki, işte hepsi bu kadar!

Oysa Hasan Cemal’in cömertliği ve zıt kutupta yer aldığım Uğur Mumcu’yla denge sağlamak taktiği sayesinde, herhalde dizüstü bilgisayarına ilk sahip olmuşlardan birisiyim...

***

AMA dediğim, portatif taşıma ve iletişim kolaylığı hariç başım hiç de arşa değmedi.

Zira bir; o sıra yeni hükümranlık kuran ve yukarıdaki rasyonel teknolojiyi kullanarak aslında irrasyonel dürtü körükleyen şu melun post-modern zamanlardan daima nefret ettim.

İki; hem kendi mahreminin üzerine titreyen bir insanın, hem de başkalarının mahremine burun sokmayı ahlaksızlık ve edepsizlik sayan bir terbiyeyi etik ilke belliyorum

Üstelik komünist rahle-i tedristen geçmişliğim ve Bolşevik konspirasyon tedbirlerini hatmetmişliğim var ki, ister sanal, ister gerçek ortamda olsun boşboğazlıktan uzak dururum.

Dolayısıyla da bu sanal evrendeki anonimliğin ve ani ekrandaki geçiciliğin muazzam bir tehlike içerdiğini daha ilk andan itibaren kavradım. İhtiyatlı davranmaya karar verdim.

Nitekim de, zahir Türkler her türlü teknolojinin yalnız muzır ve yalnız şer yanını keşfetmekte cihan-ı âleme taş çıkarttığından, ülkemiz aynı bilişim teknolojisinin bütün melânetlerini en mükemmel ve en yaygın biçimde kullanmakta diğer herkesi yaya bıraktı.

***

EH, komplo teorilerine zaten ezelden beri müdavimiz ya, tabii işe yine kâh laikçi, kâh dinciulusalcıların işkembe-i kübradan uydurduğu inanılmaz atmasyonlarla başladık.

Bunlar giderek şirretleştiler ve sansasyonel dezenformasyon organlarına dönüştüler.

Yukarıdakine paralel olarak mediyokrasi denen vasatlık da genel kural hâline geldi.

Az biraz tutarlı medyada ancak ofisboy niyetine kullanılacak kifayetsiz muhterisler büyük yazar,tecrübeli gazetecifarklı kalem diye “yorum” (!) ve kehanet yumurtlar oldular.

Fakat en vahimi, yeni teknolojilerin sunduğu şu böcek kameralar, mikroskobik teypler, spam virüsler aracılığıyla insanların görüntüsü, sesi, mektubu, vs’si hayâsızca çalındı ve kâh siyasi bir garezden, kâh kişisel bir nefretten, kâh da eşekçi bir şakadan dolayı bunların sanal âlemde yine hayâsızca teşhir edilmesi vaka-ı adiye sıradanlığı kazandı.

O insanlara şantaj uygulandı, kurumlara kumpas kuruldu, hayatlara zehir şırıngalandı.

Zaten bugün Türkiye’de ayyuka çıkan pespaye kavgalarda, istisnasız bütün tarafların savurduğu bel altı vuruşların ringi de, minderi de, şiltesi de internet ortamıdır!

Dolayısıyla da ülkemiz kahpe ve kalleş dövüşlerin sanal âlem şampiyonluğunu çoktan elde etmiştir ki, teneke madalyayı münasip yerimize mostralık diye asalım!

***

ŞUNU demek istiyorum:

İnternet serbestîsini kısıtlayan yasa tabii ki onaylanamaz! Tabii ki dolaylı sansürdür!

Kabul de, sanal anonimliğin arkasına sığınarak yalan, iftira ve dezenformasyon üfüren o kifayetsiz muhteris provokatörler ve teknolojik imkânın kolaylığına gizlenerek kalleşçe ve kahpece bel altından vuran iktidar yanlısı veya muhalifi o pespaye kesimler masum mudurlar?

Hayır değildirler ve en az sansürcüler kadar suçludurlar ki, önce çenelerini kapatsınlar!


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • arif kahraman

    arif kahraman

    16.07.2014 14:08

    şinasiyi okurken bir de etyen mahçupyanı ve ali bayramoğlunu da okusa da liderleri yaratan toplumsal dinamikler ve ülkelerdeki demokrasilerin hukuksal ve geleneksel olarak gelişme, yerleşme süreçleri hakkında da birşeyler yazabilse sn.belge diyorum. ama; dediğim şey nafile. murat belgeden siyasi perspektif beklemek hata imiş. ben geç anladım.

Yazarlar