Hakan Albayrak
Mart 2011’de Der’a şehrinde bir grup çocuğun işkenceden geçirilmesine tepki olarak başlayan ve birkaç hafta içinde Suriye sathına yayılan rejim aleyhtarı nümayişler genellikle Cuma namazlarından sonra yapılırdı.
Bu nümayişlerde Kelime-i Tevhid ve Tekbir eşliğinde hürriyet ve adalet talep edilirdi.
Sivil bir hareketti bu.
Silahlı bir devrim hareketi daha yoktu ortada.
“IŞİD” filan da yoktu; “I”sı bile yoktu “IŞİD”in.
Mezhepçilik söz konusu bile değildi muhalefet saflarında.
İran aleyhtarlığı da söz konusu değildi.
Bilakis; rejime karşı yürüyenler, 2006’daki “33 Gün Savaşı” sırasında İran’a bağlı Lübnanlı Şii milislerle dayanışma gösterileri yapanların, onlar İsrail’e darbe vurdukça mutluluktan uçanların, “Vur Hizbullah vur, Telaviv’i vur!” diyenlerin ta kendileriydi.
Demek ki “Direniş Hattı”nın tehlikeye girmesi de söz konusu değildi.
İran devleti buna rağmen rejim muhaliflerine şiddetli bir husumet duydu ve barışçıl protesto gösterilerinin rejim kuvvetleri tarafından kana bulanmasını teşvik etti.
Sivil muhalefetin silahlı bir devrim hareketine dönüşmesine yol açan katliamda İran devleti sorumluluğu büyük.
Suriye’de silahlı çatışmalar başlayalı beri İran devleti zaten bizzat cephede bulunuyor, haykırıp haykırıp kelle kesiyor.
Camilerden çıkan Müslümanların hürriyet ve adalet için “Lailahe İllallah, Allahu Ekber” nidalarıyla başlattığı bir hareketi kan deryasında boğma gayretinden bahsediyoruz.
İran devletinin rehberi Hamaney, önde gideni olduğu bu gayreti nasıl tanımlıyor biliyor musunuz?
“İslam’ın küfürle savaşı”!
Hal bu olunca, “İran İslam Cumhuriyeti” ismindeki “İslam”ın yanına kocaman bir soru işareti, hatta parantez içinde ünlem koymak gerekiyor tabii.
***
Yayılmacı emelleri uğruna Suriye’yi Baas rejimi ve Rusya ile el ele –öte yandan Irak’ı ABD ile el ele- kan deryasına çeviren İran devleti, bu işte mezhep kartını tepe tepe kullandı; ama sorsanız “Ettehad-ı Muselmanan-ı Cihan” davasının en önde gidenidir kendisi.
Yalan dolan.
Şu günlerde “İran İslam Devrimi”nin 40’ıncı yıldönümünü kutluyor; o devrimi sahiplenişi de yalan.
Üzerinde yükseldiği o devrimin içine tükürdü bu devlet.
İranlı âlim Hüseyin Ali Muntazari, Şubat 1989’da, devrimin daha 10’uncu yıldönümünde şunları söylemek zorunda kalmıştı:
“Ne yazık ki iş yapmak ve devrim değerlerini korumak yerine slogan attık. Halka değer vermek ve onu söz sahibi yapmak yerine halkın zeki ve aktif güçlerini hayal kırıklığına uğrattık, mücerretleştirdik. Bu yüzden şimdi öyle bir noktaya geldik ki, yönetimde kalabilmek için ilk sloganlarımızın ve değerlerimizin karşısında durmak zorunda kalıyoruz. İran hükümetinin ayakta kalması gerekçesiyle ahlaki ve İslami değerler ihlal edilemez. Söz konusu değerler, uğruna devrim yaptığımız ve halka sloganlarımızla vaat ettiğimi değerlerdir. Devlet bir vasıtadır, gaye değil. Değerler gayedir.”
Muntazari’nin 2007’de Japon gazetesi Mainchi’ye verdiği beyanata da bakalım:
“Ayetullah Humeyni şiarları yükseltti, bizler de onunla beraberdik. Bu şiarlar vasıtasıyla insanlar meydana çıktı ve devrim kazandı. Şiarlarımız, ‘Bağımsızlık, Özgürlük ve İslam Cumhuriyeti’ idi. Bağımsızlık bir aşamaya kadar gerçekleşti. Ancak özgürlük ve İslam Cumhuriyeti’ne gelince hâlâ önümüzde uzun bir yol var... Anayasadaki meşru ve açık özgürlükler kolayca ezilmektedir. Bu da önderlerin kendileri için anayasanın ve şeriatın üstünde koydukları dokunulmazlıkla gerçekleşmektedir…”
***
Hamaney, devrimin 40’ıncı yıldönümü münasebetiyle yayımladığı mesajda “adalete önem vermek” gerektiğini vurgulamış.
Güler misin ağlar mısın?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021