İbrahim Karagül
Cemal Kaşıkçı cinayeti unutuldu mu, unutturuldu mu? Türkiye’yi aşağılayıcı bir biçimde, Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda vahşi bir şekilde öldürülüp cesedi yok edilen bir gazeteci ile ilgili tartışma bu kadar mıydı?
Cinayet emrini veren belli, bu talimatla cinayeti işleyenler belli, cinayetin ne amaçla yapıldığı belli, cinayet üzerinden Türkiye’ye verilen mesajlar belli, cinayetle ilgili kanıtlar belli ama bütün bunlardan sonraya koca bir sessizlikten başka bir şey kalmadı.
“En kirli dosyayı kapatma”: Yargılama değil örtbas bu..
S. Arabistan, Kaşıkçı cinayetinden sorumlu 11 kişiyi yargılıyormuş, beş tanesi hakkında idam istenmiş! Bu bir yargılama değil, örtbas etme, delilleri yok etme, meselenin içinde olanları susturma yargılamasıdır!
Yargılama yapmadan da bu kişileri yok edip, olayı kapatabilirlerdi. Normalde yöntemleri buydu. Ama Kaşıkçı cinayetindeki rezilce taktiklerden sonra bu işi böyle çözmeleri kendilerine yeni yeni dosyalar açacaktı. Masum bir yoldan en kirli dosyayı kapatmayı tercih ettiler.
Bunları yazıyorum ama meselenin sadece bir Kaşıkçı meselesi olmadığını, suskunluğun sadece bir cinayeti örtbas etmek olmadığını biliyorum. Çünkü biz bu meseleye Kaşıkçı cinayetinden çok önce, bir yıl önce başlamıştık.
Arap-Fars ve Arap-Türk savaşları: Kimlerin planı!
S. Arabistan Veliahtı Muhammed Bin Selman ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliahtı Muhammed Bir Zaid üzerinden nasıl bölgesel istila planları uygulandığını, ne tür yeni çatışma senaryoları hazırlandığını, Arap-Fars ve Arap-Türk savaşları planlamalarını kimlerin yaptığını ve bu İki Veliaht üzerinden servis ettiğini tartışmaya açmıştık.
İki Veliaht üzerinden yürütülen bölgesel senaryoların bütün coğrafya için bir imha planı olarak kurgulandığını, “Türkiye”yi Durdurma” hesabı gerçekleşmeden bu planların uygulanamayacağını, bu yüzden bütün güçleri ile Türkiye karşıtı bir blok oluşturmaya çalıştıklarını, Arap dünyasında Türkiye düşmanlığı kampanyasının yürütüldüğünü, bu amaçla terör örgütlerine açık bicimde destek verildiğini, Suriye’nin Kuzeyi’nde “Türkiye Cephesi” kurulup Arap dünyası ile bütün bağlarımızın koparılmak istendiğini zaten konuşuyorduk.
Dolar krizinin merkezinde yine o iki veliaht vardı…
İki Veliaht’ın Kaşıkçı cinayeti benzeri cinayetleri zaten işlediğini, infaz timleri kurduğunu, terör ihaleleri dağıttığını, 15 Temmuz dâhil Türkiye içi operasyonlara para ve lojistik destek verdiklerini, Türkiye’yi PKK ve FETÖ ile içeriden vuranların, bu olmayınca ekonomik kriz ve baskılarla doğrudan Batı’dan sıkıştıranların yeni yöntem olarak bu İki Veliaht’ı karşımıza diktiğini, kirli hesaplarını bu iki kişi üzerinden uygulamaya soktuğunu konuşuyorduk. Cemal Kaşıkçı cinayeti tam da bu kapsamlı projeler devam ederken gerçekleşti.
Peki, ne oldu bu cinayetten sonra, bütün bunlar bitti mi? Elbette hayır! Daha da hızlandı?
Türkiye’ye yönelik dolar operasyonunun merkezinde yine bu İki Veliaht vardı. Gerektiğinde ABD’nin siyasi ve ekonomik gücünü de devreye alarak Türkiye’yi ekonomik alanda köşeye sıkıştırmaya çalıştılar.
Zira “paranın gücü” hem S. Arabistan için hem BAE için olağanüstüydü ve bugüne kadar bütün hesaplarını, ilişkilerini, örtülü operasyonlarını bu güçle yapmaya alışkındılar.
İşte tam da bu dönemde, nelere dikkat etmeliyiz?
Türkiye’yi siyasi olarak, askeri olarak, uluslararası ilişkiler açısından zorlayamayacaklarını biliyorlardı. Para ile diz çöktürme, terörle zorlama, içerideki bir takım çevreleri harekete geçirme dışında seçenekleri zaten yoktu.
Tam da bu dönemde, ülkemiz içindeki medya operasyonlarına, STK operasyonlarına, siyasi operasyonlara odaklanmanın vaktidir. Tam bu dönemde Suriye üzerinden yürüttükleri Türkiye düşmanlığına, ülkemizin güneyini çevrelemeye dönük hareketliliklerine odaklanmanın zamanıdır.
Tam bu dönemde, Türkiye’nin Fırat’ın Doğu’suna yönelik operasyonlarını durdurmaya, sulandırmaya dönük hem içeriden hem bölgeden ortak yürütülen çalışmalara odaklanmanın zamanıdır. Tam bu dönemde bazı muhafazakâr çevreleri Erdoğan’a karşı, aslında ülkemize karşı harekete geçirmeye dönük örtülü çalışmalara dikkat etme vaktidir.
Türkiye’yi şah damarından vurma: Hepsinde imza aynıdır, tanıdıktır..
Tam bu dönemde, hem de seçimler öncesinde, hükümetin bakanlarına, kurumlarına ve icraatlarına dönük hemen her hafta servis edilen örtülü çalışmaya dikkat çekme vaktidir. Tam bu dönemde, “İslâmî hassasiyetler” üzerinden tahrikler üretmeye dönük girişimlere dikkat etme vaktidir.
Çünkü bunların hepsinde imza aynıdır ve tanıdıktır. FETÖ ve 15 Temmuz tecrübesinden sonra bu ülkenin ana omurgasını vurmaya, şah damarını hedef almaya dönük bir süreç işletilmektedir ve imza yine aynıdır.
Suskunluk Kaşıkçı cinayetini örtbas etmeye dönük değil. Bunu hiçbir zaman başaramayacaklar. Suskunluğun sebebi, Türkiye ve bu iki ülke arasındaki bölgesel güç hesaplaşmasının yeni bir evreye girmesiyle alakalıdır. Artık açık oynuyorlar.
O gün Türkiye’den destek isteyecekler
Artık bütün cephelerde Türkiye ile vuruşmaya çalışıyorlar. Artık Somali’den Sudan’a, Irak’tan Suriye’ye kadar her alanda Türkiye’nin elini boşa çıkarmaya çalışıyorlar.
Ama bölgenin iki yeni vesayetçisi olan Muhammed bin Zaid ve Muhammed bin Selman şunu bilmeli ki, kendilerinin de, arkalarındaki efendilerinin de Türkiye’ye diz çöktürmeye gücü yetmeyecektir. Artık suyun akışı yön değiştirdi, bunu değiştiremezler.
Çok yakında büyük tuzağın Basra Körfezi’ne ve Suudi Arabistan’a kurulduğunu gördüklerinde “Türkiye’nin desteğini” arayacaklarını şimdiden söylemiş olalım. Buna çok ihtiyaçları olacak çünkü. Bütün bölgede nihai hesaplaşmanın hazırlıkları yapılıyor çünkü.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021