Markar ESAYAN
Dikkatlerimizden kaçmış. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen mayıs ayının sonunda Sayıştay’ın 150. kuruluş yıldönümünde ilginç bir konuşma yapmış. Özetle şunları demiş:
“Sayıştay’ı ayak bağı olarak görmememiz lazım, malî ve idarî konularda hesap vermemek diktatörlerde ve oligarşik yönetimlerde sözkonusu. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde yeri geldiğinde hesap verilecektir. Yeni Sayıştay Yasası 2010 yılında çıktı. Bunun yeteri kadar sahiplenilmediği kanaatindeyim. En köklü reformlardan biridir. İlk defa kamu harcamalarının bütün alanlarda sivil, askerî, milli istihbarat, kitler, belediye şirketleri dâhil devletin bir kuruşunun bile harcandığı yerler Sayıştay denetimi içine alındı. Bu Türkiye’yi gelişmiş ülkelerin standardına taşımıştır. O zaman bu yasaya sahip çıkmamız gerektiği kanaatindeyim. Yolsuzluklar minimize edilecektir, kamu kaynakları etkin kullanılacaktır ve kimsenin şüphesi olmayacaktır. Son adımın TBMM Sayıştay Komisyonu’nun kurulmasından geçtiğini hatırlatmak isterim. Değerli Meclis Başkanı’ndan bu konuda içtüzük çalışmalarının biran önce başlatılmasını rica edelim.”
6085 Sayılı Sayıştay Kanunu, Sayın Gül’ün ifade ettiği ideale yakın hâliyle 3 Aralık 2010 tarihinde yasalaşmış, uyum mevzuatı çalışmaları nedeniyle uygulanmaya 2011 yılında başlanmıştı. Gül’ün uyarılarından bir ay kadar sonra, 2012’nin temmuz ayının başında, Meclis’in bir torba kanun görüşmesine Sayıştay ile ilgili bir değişiklik eklendi. İlgili ilgisiz yasaların içine doldurulduğu bu türden uygulamalara Torba Yasa adı veriliyor. 4 temmuzda önce 39 madde olan bu torba yasa, sabaha karşı 94 madde olarak çıkacaktı. AK Parti’li vekillerin verdiği yeni değişiklik tekliflerinin arasında, Sayıştay’ın denetleme yetkisini kuşa çeviren değişiklik de vardı ve bu maalesef Meclis’ten geçti.
Muhtemelen, bir ay önce yaptığı bu konuşmada, Sayın Cumhurbaşkanı Sayıştay Yasası’nın risk altında olduğunun veya en azından ülke için kritik öneme sahip olduğunun farkındaydı. Çünkü daha önce yapılmış bir başka düzenlemede kurumun birçok yetkisi kısıtlanmıştı. Ama Genel Kurul’un denetleme yetkisi hâlâ devam etmekteydi. Bu noktadan bakınca, Gül’ün temmuzdaki değişiklik hazırlığından haberi olmamış olsa dahi, bu kırpma girişimlerinden rahatsızlık duyduğu ve “Sayıştay Yasası sahipsiz” şeklindeki sert uyarıyı neden yaptığı ortaya çıkıyor.
Peki, ne yapıldı bu değişiklikle? Sonucu ne oldu?
Özetle: 1- Sayıştay’ın, denetlediği kamu kurumlarının görüşlerine uyması hükmü getirildi. 2- Sayıştay’ın kamu idarelerinin mali tablolarının doğruluğu ve güvenilirliğinin tesbiti ve iç kontrol sistemlerini değerlendirmesi yetkisi iptal edildi. 3- Sayıştay’a, aslında denetleme yetkisinin iptali anlamına gelen “denetlediği kamu idareleriyle birlikte rapor hazırlaması” görevi verildi. 4- Sayıştay Kanunu’nu tamamen anlamsızlaştıracak “iş ve işlemlerin gerekliliği, ölçülülüğü, etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle” kamu idareleri hakkında rapor düzenlenemeyeceği hükmü getirildi. 5- Sayıştay’a, bir kere mevzuata uygun bulduğu bir işlemi, başka açılardan daha sonra yapacağı incelemelerde “mevzuata aykırı bulamayacağı” karara bağlandı.
Özetle yapılan bu son düzenlemenin ardından idarenin, yani devleti oluşturan 132 kurumun denetlenmesi imkânsıza yakın hâle getirildi.
TESEV’in “Zayıf Kalan Meclis İradesi: Sayıştay Yasası’nda Askerî Harcamaların Denetim Sorunu” raporunu hazırlayan Taraf Ankara Bürosu Temsilcisi Lale Kemal de sunuş konuşmasında Sayıştay Yasası’nın Denetimin Genel Esasları başlıklı 35. maddesinde yapılan değişikliğin, Sayıştay’ın etkinliğini önemli ölçüde ortadan kaldırdığının altını çizmişti.
Peki, derin devletle hesaplaşma, yüzleşme iddiasındaki bir iktidar partisi, kendi hazırladığı ve öneminin altını çizdiği bir kanunda neden 180 derece tavır değişikliğine giderek, bütçenin Meclis tarihinde ilk defa denetleme raporları olmadan görüşülmesi riskini göze alma cihetine gider?
Bilmiyorum. Umarım yanlıştan dönülür veya varsa bir “mantıklı” açıklaması, yapılır. Çünkü Türkiye artık “ne yapsak olur” düzenini bizden de bağımsız olarak terk ediyor. Bu türden radikal yanlışların adisyonunu beklediğimizden daha erken önümüzde bulabiliriz. Kendi menfaatini, geleceğini düşünmek bile, doğru yola dönmek için yeterli.
Aklı örten bir kibre sahip değilsek tabii.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019