Mehmet Ocaktan
Zaman zaman insan kendi kişisel tarihini, yetiştiği kültürel ortamı, devraldığı gelenekleri ve kültürel mirası yeniden gözden geçirme, bir başka deyişle sorgulama ihtiyacı hissediyor.
Doğduğum, büyüdüğüm ve kültürel anlamda etkilendiğim iklim itibariyle dindar bir mahalleden geliyorum. Doğal olarak bu iklimin pozitif ve de negatif etkilerini üzerimde taşıyan bir insanım.
Lise yıllarımdan itibaren hayatımın önemli bir bölümü, dindarlık hassasiyeti olan ama aynı zamanda sanatı-edebiyatı önemseyen, Türkiye’nin ve dünyanın farklı kültürel değerlerine zihinleri açık bir çevrenin içinde geçti.
Kısacası, Müslüman mahallenin özellikle kültürel anlamda biraz daha üst katmanında yer alan bir çevre içinde yetiştiğimi söyleyebilirim. Ancak bu mahallenin “dava” hamaseti üzerinden yürüyen hayali bir iddiası var ki hala bu davanın ne olduğu ne işe yaradığı anlaşılabilmiş değil.
Bir dönem Necip Fazıl’ın şiirindeki “Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..” dizelerle zihinlerimize zerk edilen o meçhul “dava”dan o gün bugündür bir türlü kurtulamadık.
Hayatımızın neredeyse her aşamasında bize hep büyük bir davadan söz edildi. Aslında bu davadan kastedilen ‘İslam davası’ydı ama çoğu zaman sanki erişilmesi mümkün olmayan bir hayal gibi anlatıldı.
Neredeyse bütün okumuş dindar kesimler, her vesileyle bu davanın bir ‘adalet davası’ olduğunu, dindarların adaletli, merhametli, vicdanlı insanlar olmak zorunda olduklarını anlattılar bize.
Bu ‘dava’ retoriğinin ilk cümlesi Hz. Ömer’in adaleti ile başlıyordu. Bugün her ne kadar ‘adalet’, dindarların çok uzağında kalmış olsa da onlar hala dava peşinde koşmaya devam ediyorlar…
-“İslam toplumunda adalet ana esastır. Adaletin olmadığı yerde de mutlaka zulüm olacaktır. Bu şekilde; güçlülerin zayıfların hakkına tecavüz ettiği, fıtrata uygun olmayan hükümlerle dengenin bozulduğu ve emniyetin sarsıldığı bir toplum meydana gelir.”
-“Devletin dini adalettir. Eğer bir devlette adalet yoksa orada sadece zulüm hüküm sürer.”
Yılardır dindar muhitlerin okumuş-yazmış elitlerinin dilinden düşmeyen hukuk, adalet, hakkaniyet, merhamet gibi kavramların bugünün dindarlarının gündeminde asla olmadığını gördükçe doğrusu hayıflanmamak mümkün değil.
Demek ki yıllarca bize ‘yeşil sarıklı hoca’ masallarını ve gerçekten inanmadıkları adalet ayetlerini boşuna anlatmışlar. Şimdi bütün Müslümanları utandıran adaletsizlikleri görünce bunu daha iyi anlıyoruz.
Maalesef dindar kesimlerin önemli bir bölümünün AK Parti iktidarı döneminde hem dindarlık bilinci hem de kültürel anlamda ciddi bir erozyona uğradığını söylemek gerekiyor.
Bu görüşe itiraz edenler elbette olacaktır ama ne yazık ki bu, halen yaşamakta olduğumuz hukuksuzlukları ve adaletin terazisinin bozulduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Ve şunu içimiz yanarak söylemek gerekiyor ki özellikle “iktidar Müslümanları”, sanki başka bir dine inanıyorlar gibi…
Eğer gerçekten Allah’ın vazettiği dine inanmış olsalardı, hiçbir hukuk kuralına ve hakkaniyete riayet etmeden adeta Kur’an’ın adalet önerisine isyan edercesine, insanları haksız yere cezaevlerine tıkmaktan, özgürlüklerini ellerinden almaktan haya ederlerdi.
Eğer gerçek anlamda bir dindarlık bilincine sahip olsalardı, Kur’an’ın şu uyarıları onlara mutlaka bir şey söylerdi:
“Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun” (Nisa/135)
“Şüphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor…” (Nisa/58)
“Allah, adâleti ayakta tutarak, kendisinden başka hiçbir ilâhın olmadığına bizzat şâhittir…” (Ali-İmran/18)
Ama görüyoruz ki ne Kur’an’ın önerisi ne de Hz. Peygamberin sünneti onlar için hiçbir örneklik oluşturmamış.
Çünkü onlar, Kur’an’ın öncelediği insan haklarına kapalı olan ve kimsenin ne olduğunu bilmediği bir ‘büyük dava’ya inanıyorlar…
Dolayısıyla onlar için yüzlerce gencin tutuklanması, belediye başkanlarının, siyasetçilerin, gazetecilerin hapse atılması hiç önemli değil. Eğer Ekrem İmamoğlu ya da başkaları o ‘büyük dava’nın önünde engel teşkil ediyorsa, davanın selameti için yoldan çekilmeleri mubahtır… Belki de bu hukuksuzluklara göz yumanlar, ekstradan sevap kazandıklarına(!) bile inanıyorlardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025