Mehmet TIRAŞ

VATANDAŞ DEMOKRASİ DİYECEK Mİ?
29.03.2024
604

AKP iktidara  geldiğinde “Yolsuzluğu,Yoksulluğu”yok edeceklerini, “Yasakları” da yasaklayacaklarını, AB üyeliği ve müktesebatı bizim olmazsa olmazımız diyordu.

Bunu da kısacası “3Y” altında topluyorlardı.

AB standartlarında bir demokrasi sözünü veriyordu…

AB müzakereler sürecinde Kopenhag kriterlerine uyum yasaları çıkartmaya koyuldu.

Türkiye bu süreçte bölgesinde ve dünyada yabancı basında yıldızı parlayan bir ülke olarak temayüz etti.

Dünya basını Erdoğan’ı yılın politikacısı olarak gösteriyordu…

Erdoğan “benim iktidarımda alım gücü düşen bana oy vermesin” diye meydanlarda avazı çıktığı kadar bağırdığı dönemlerdi.

Geçmişte asgari ücretin alım gücünün yetersizliğini çay simit örnekleriyle karşılaştırıyordu.

Nereden nereye diye naralar atıyordu.

Kulağına kar suyu kaçan balık karaya vururmuş misali…

2010 referandumundan sonra birden Erdoğan tanınmayacak bir şekilde bir başka yöne evirildi.

AB bizi bölmek istiyor demeye başladı.

Hukuktan uzaklaştıkça  önceden söylediklerini ve vaatlerini yok sayıp,ışığı görülmeyen  karanlık bir tünele girdi.

Emekli ve dar gelirlileri unutur oldu.

Liberallerle yolumuzu ayıracağız başka ideallerimiz var” demeye koyuldu…

“Kürt sorunu diye bir şey yok  çözdük” fazına geçti…

Biz bu devleti sokakta bulmadık,”tek devlet,tek bayrak, tek vatan”  sloganlarıyla salçalı hamasete sarıldı.

İlk önce kendi medyasını yaratmak için kamu bankalarından düşük faizli uzun vadeli krediler verip…

Havuz medyasını inşa ettiler…

Kendi zenginini yaratmak için de,  Kamu İhale kanunu 232 defa değiştirerek, hazine garantili “yap-işlet-devret” modeli egemen oldu.

“Bu yöntemle cebimizden bir lira çıkmayacak ben ekonomistim” diyordu.

Yolcu garantili hava limanları,araba garantili oto yollar ve köprüleri,hasta garantili şehir hastaneler pıtrak gibi çoğaldı.

Böylece hazineyi kendi zenginlerine teslim ederken, vatandaşa da  din,ırk ve mezhep” üzerinden hamaset yapmaya koyuldular.

Adrese teslim ihalelerde akıl almaz rantların döndüğü ortaya çıktı.

Çin,2 bin 540 kilometrelik otoyolun maliyetini 2.5 milyar dolara mal ederken…

Biz Kuzey Marmara 463 kilometrelik otoyolu 8 milyar dolara…

İstanbul-İzmir  çevreyolu bağlantılarıyla birlikte toplam 384 kilometrelik otoyolu 11 milyar dolara mal etmişiz.

Biz iki güzergâhtan oluşan 847 km’lik yolu 19 milyar dolara yaptırmışız.

 Çinlilerin otoyolu arasında 1693 km yol farkı,16 milyar 500 milyonda dolar fark var.

Hazineye çökmenin adı siyaset oldu.

Türkiye uluslararası yoksulluk endeksinde 180 ülke arasında 115’ci sıraya düştü.

Gri listeye alındık şimdi çıkmak için debeleniyoruz.

Çünkü “Türkiye kara para ve uyuşturucu da dönen para aklayan” bir ülke olarak nam saldı.

15 Temmuz kontrollü darbe sonrası yargı tamamen siyasallaştı.

Eşit vatandaşlık hukuku devre dışı kaldı.

Denetim öldü.

15 Temmuz kontrollü darbenin siyasi ayağı ortaya çıkarılmadıkça hiçbir şey değişmeyecek.

15 Temmuz kontrollü darbeden sonra  ilan edilen ve iki yıl süren OHAL ile bugünleri var ettiler.

Kontrollü darbe olmasaydı OHAL döneminde 14 Nisan referandumu yapılamaz, uygulanan ucube sisteme de geçilemezdi.

Kontrollü darbeden sonra Erdoğan kendine muhalif olan ne kadar gazeteci, iş insanı, akademisyen,yayın organı varsa hepsini bertaraf etti.

Meclisi devre dışı bırakarak…

 Demokrasinin kuvvetler ayrılığını kuvvetler birliğine dönüştürdü.

İktidar Ortağı da mafya oldu.

AİHM’in kararlarını tanımamaya AYM kararlarını da yok saymaya başladı.

Temel hak ve özgürlükler askıya alınınca…

 Askeri darbeleri aratır oldu.

Mahkemeler adalet dağıtan yerler olmaktan çıktı ve tutuklama görevine üstlendi.

2002 de AKP iktidara geldiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 56 bin iken…

20023 yılına gelindiğinde cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 325 bine çıkmış durumda.

AKP 22 yıllık iktidarında tam 274 cezaevi açmış, cezaevi açmaya da devam ediyor.

Seçimin kaderini belirleyecek olan :

Sayıları milyonlarla ifade edilen açım, geçinemiyorum bizi bu duruma düşürenler utansın diyen, aynı zamanda seçmen olan, ucuz ekmek ve et kuyruklarında bağıran emekli ve dar gelirliler, Pazar günü bu isyanlarını sandığa nasıl yansıtacaklar?

 “Tercihleri Demokrasi mi”, yoksa tek adam sistemine devam mı diyecekler?”

Bunu da sandıklar açılınca göreceğiz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar