Mehmet TIRAŞ
Başta insanlar olmak üzere bütün canlıların son durağı ölümdür.
Ölüm korkusunu yenen ise ‘doğumdur’..
Eğer doğum olmayaydı ne insan nesli var olurdu ne de bitki ve hayvan türleri varlığını yaşatabilirdi.
Bütün canlılar birbirlerinin nesliyle kucak kucağa yaşayıp, kendinden sonra gelecek olanlara teslim ederek bu dünyadan göçerler.Yaşam aynı zamanda bir nöbet değişimidir.
Her ölüm erken ölümdür ama ölümlerin en acısı genç olanı ve bir annenin dünyadan kendisinden önce çocuğunun ölmesi kadar daha acı bir şey de olmasa gerek.Deriz ya “evlat acısı gibi koydu” diye.
Ölümle burun buruna geldim ve hiçbir şey gözümde canlanmadı ve hala da o anın yaşar gibiyim unutacağımı da hiç sanmıyorum,sözleri çok yabancı olmadığımız sözlerdir.
Ben bu sözü 17 Ağustos depreminde kendisi depremde kıl payı ölümden dönmüş ama evinin molozların altında çocuklarının kurtarılmasını hastane bahçesinde etrafındaki kalabalığa sesini duyurmak isteyen bir kadını feryadını hiç unutmam.
Bu kadının hikayesinden kısa bahsetmek istiyorum ormanın içinden bakan depremi yaşamış birisi olarak.
Deprem olmuş sokaklara dökülmüşüz, şafağın sökmesiyle bir grup arkadaş oturduğumuz semte yakın olan Derince devlet hastanesinin yolunu tuttuk ,yolda polis anons yapıyor ‘sığara içilmemesi gaz kaçağının olduğunu söylüyor’ hastaneye yakın bir müstakil evin yerle bir olmuş beton molozların üstünde bir genç erkek bağırıyor meral korkma seni kurtaracağım canım kardeşim,diyor ama deyim yerindeyse duvardan ses geliyor da Meral dan ses gelmiyor..Kimse, kimsenin sesini ve halini anlayacak bir psikolojik ortam yok gibi..Havanın aydınlanmasıyla hastane bahçesi tam bir savaş alanı gibi yaralılarla dolu,görevliler ve sağlıklı olanlar hangisine yardım edeceğine karar veremiyor,sedyede yaralı bir kadını beni duvara yanaştırmayın “ben duvarın altından çıkmışım anlamıyor musunuz”demesi ise deprem psikolojisinin derinliğini ifade ediyordu.
Fakat bana doğru hastane bahçesinin bankında yatan otuz beş yaşlarında kumral başı kapalı, uzun etekli,ayağınd ayakkabısı olmayan bir kadın bağırıyor; kardeşim beni bir dinler misin,diye sese yöneliyorum!.
“Buyur “ diyorum genç kadına!..
“Benim bir şeyim yok, yalnız belim ağrıyor doğrulamıyorum, bir de çok üşüyorum ama önemli değil,çocuklarım depremin altında kaldı, altmış evlerde(deprem yaşadığı semtin adı) misafirlikteydik kardeşim Almanya da gelmişti” deprem oldu, diyerek kısaca olayın gelişimini anlatıyor ve kocasına haber vermemizi ve çocuklarını kurtarmasını istiyor,adres veriyor;Yeni doğan da birahane var yol üstünde onu çalıştırıyor ve birahanenin de üstündeki dairede oturuyoruz eşimin adı Kenan, deyip bir taraftan da gerçi Kenan sağ mı, onu da bilemiyorum bir haberdar edin Allah rızası için; bir de ben bir anneyim anlayın,diye de yalvarıyor,ben üzerimde ki montu çıkartıp kadının üzerine örtüyorum,arkadaş da üzerindeki montu kadının bankta başına yastık yapıp verdiği adrese gitmek için yola düşüyoruz ama gitmek mümkün mü,yolların kapalı olduğunu,çok yerlerde üst geçitlerin çöktüğünü,sadece helikopterlerle ulaşım sağlandığını telefonların da çalışmadığı bir ortam yaşanıyor tam bir belirsizlik var ama; birde çocuklarının ve kocasının yaşayıp yaşamadığından haber bekleyen bir kadın var, gel de bunu anla, anlat ve anlatabilirsen.
Ben bütün cesaretimi toplayıp kadının yanına dönüyorum yarım saat sonra; kadın hala bankta güneşte depesine dikilmek üzere, hava da gittikçe ısısını yükseltiyor,genç kadın beni görünce toparlanmaya kalkıyor ama bir yandan da benim vereceğim haber her şeyini belirleyecek, Kenan’ı buldun mu,sağ mı,çocuklarını kurtarmaya gitti mi,diye peş peşe sorular soruyor ama bir anneye,çocuklarını ve eşini kaybetmiş insana bu soruların verilecek bir cevabı var mı? Kendisi de deprem yaşamış birisi olarak nasıl anlatırsın,sorusunu bitirmeden ona inandırıcı gelen bir şeyler söylemeliyim,hemen düşünsel bir reflekse sizin oturduğunuz semtte oturan birisiyle tanıştım eşiniz sağ imiş ve sizin deprem yaşadığınız eve gitmiş diyorum, öyle de bir anlatıyorum ki sanki gerçekmiş gibi.Genç kadın, Allah razı olsun çok şükür haber aldım Kenan yaşıyormuş, inşallah çocuklarımdan da sağ salim haber alırım,diye kadının teselli olmasına bir katkı sunmanın huzuruyla ben kadını bir görevli bulup açık havada hastane oluşturulan yere bir sedyeyle görevliye teslim ederken,genç kadın bana montunu al kardeşim çok sağ ol,deyip teşekkür ediyor ama söylediklerimin hiç birisinin doğru olmadığını biliyorum ama siz olsaydınız aynısını yapmaz mıydınız?Ne dersiniz?
Bir iki ay sonra aklımdan çıkmadığı için genç kadının verdiği adresi buldum ve Kenan’ın ve çocuklarının öldüğünü öğrendiğimde; genç yaşta iki çocuğunu kocasını hatta kardeşini de kaybetmiş genç kadının, benim yalan haberim aklına gelmiş midir,diye de düşünmeden edemedim..
Böyle çok dramatik deprem hikayeleri bir makaleye sığmayacak romanlara konu olan konulardır biliyorum ama hayat size bazen, bir ölüme cevap verilmeyecek yalana baş vurduruyor karşındakini teselli ettirmek için.
Ölümün adresi tektir ama ölenlerin ölüm şekli çok yönlüdür.
Kimisi iş kazasında,kimisi trafik kazasında,kimisi ise yukarıda da anlattığım gibi doğa felaketlerinde yaşamını sonlandırmış hayatının baharında hiç ölümün aklına gelmedi bir yerde,yaşamını sonlandırmış binlerce ölüm hikayeleri vardır.
Ölümler bazen ilginç tanışmalara da vesile olur, her ölüm bir canlının ömrünü uzatılmasını ve can güvenliğinin alınmasını gündeme taşır ..Organ bağışlarından yaşanan duygu yüklü ilginç görüntüler,sözler ve öyküleri hatırlayın bir yakınınızın verdiği organla yaşayan bir insanla, karşılaşmanın nasıl bir duygu olduğunu hep merak etmişimdir.
Afetlerde,cinayetlerde,savaşlarda, iş ve trafik kazalarındaki ölümlerin çeşitli acı ve anlatılamayacak hikayeleri vardır.
Genç yaşata oğlunu trafik kazasında kaybetmiş bir annenin dramını paylaşayım:
Çetin geçen bir kış mevsiminde fabrika arkadaşımın yeğeninin cenazesine katılmıştım, Sapaca dağının eteklerinde bir küçük köyde tanık oldum.Oğlunun tabutuna kapanmış ortalığı yıkan bir feryatla ağlayan anne,yerde belki yarım metre kar var ayağı çıplak kadının, kendinden geçmiş bir şekilde ağlıyor bir şeylerde söylüyor ama ayağında ne ayakkabı var ne de çorap,birilerinin dikkatini çekmiş kadına ayakkabı verin donacak görmüyor musunuz,diye etraftaki insanları uyarıyor bir adam..
Hayatının baharında oğlunu kaybetmiş anne getirilen ne ayakkabıyı ne de çorabı giymiyor yanıyorum:” komşularım dostlarım Allah düşmanımın başına vermesin, ayağımın altındaki kar benim ateşimi ve acıma dindiremez hissetmiyorum karı- soğu” diyordu.Giymedi ayağına ayakkabı oğlunu toprağa verene kadar bu acılı anne.
Ölüm teselliyle yaşama katığımız duygudur.
Ölüm gelmiş cihane baş ağrısı bahane,misali.
Ölüm canlılar içindir Allah geçinden versin ama gencinden vermesin,elden ayaktan düşürmesin,diye de bir temennimiz vardır.
Yazı bir Pazar yazısının ötesinde iç karartan oldu ama hayatın gerçeğinden de kaçılmıyor,ne kadar kabullenmesek de.
Ölümden başkası yalan değil mi?
Ne güzel demiş hümanist şairimiz Yunus Emre:
Mal sahibi mülk sahibi/hani bunun ilk sahibi/
Malda yalan mülkte yalan/gel biraz da sen oyalan.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025