Mensur Akgün
İncirlik Üssü’nün ABD’nin kullanımına kapanıp kapanmaması bir kez daha gündemde. Savunma Bakanı Işık da, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da Adana’daki üssün Amerika’ya kapanabileceğini ima etti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, kapatılmanın şimdilik düşünülmediğini söyledi. Ama üssün kapanacağının gündeme gelmesi dünya medyasında geniş yankı buldu, ABD’nin reaksiyonu alt düzeyde de olsa üssün kendileri için önemli olduğu ve Türkiye ile zaten işbirliği yaptıkları yönünde oldu.
Amerikalıların üssün kapatılmasına ilişkin tartışmayı ne kadar ciddiye alacaklarını, daha da önemlisi nasıl tepki vereceklerini kestirmek zor. Benim beklentim Türkiye’nin mesajını anlayacakları, siyasetlerini ayarlayacakları yönünde. Yine de ABD-Rusya ilişkilerinin geleceği, yeni yönetimin nasıl bir Ortadoğu politikası izleyeceği üsse atfedilecek önem üstünde etkili olacaktır. Gerilimli bir ABD-Rusya ilişkisi bizim için başka açılardan sorun yaratsa da, İncirlik Üssü’nün öneminin idraki açısından imkanlar sunacaktır.
Ancak uzaktan pazarlık, özellikle de medya üstünden yapılanı bazen çözdüğünden daha çok sorun doğurabilir. En sağlıklısı, sorunların konuşularak çözülmesi, beklentilerin en üst düzeyde dillendirilmesidir. Güven ve samimiyet ABD ve Türkiye gibi iki stratejik müttefik açısından olmazsa olmaz önkoşuldur. Bunun tesisi için de ne yazık ki bazen uyarı, bazen tehdit, bazen de mükafat gereklidir. Kriz, gerilim olmadan ABD gibi bir ülke dünyadaki bu kadar sorun arasında Türkiye’nin ne istediğini dikkate almaz.
***
Önemli olan bunun pazarlık için kullanılan bir koz olduğunun muhatabınızca anlaşılması, Türkiye’de var olan Amerikan karşıtlığının yansıması ya da iç politikanın gereği olarak okunmamasıdır. Aksi takdirde doğru amaçlar için masaya sürülen bir pazarlık kozu hatalı sonuçlar alınmasına yol açabilir. Yönetilmek için çıkartılan bir gerilim kontrolden çıkabilir. Sorunun sebebi bambaşka yerlerde aranabilir. İstemediğimiz, istemeyeceğimiz çözümler gündeme gelebilir. Amerika üssü terk etmeyi, içindeki çift anahtarlı nükleer silahları başka yere taşımayı düşünebilir.
Diğer yandan bıçağın kemiğe dayandığı da doğrudur. Türkiye güçlü müttefikinden terörizme karşı savaşında gerçek katkı beklemekte, PKK’ya dolaylı desteğini kesmesini istemekte, El Bab’da yalnız bırakılmamasını talep etmektedir. Terör her geçen gün daha çok insanın canına kast ederken kim olsa aynı şeyi yapar, müttefikine döner, ondan kendisine zarar veren, insanlarının hayatına mal olan politikasını değiştirmesini ister. Artık anlamalılar ki Türkiye’nin güçlü müttefikini yanında görmesi, terör üstünden kendisinin terbiye edildiği hissine kapılmaması gerekiyor.
Eğer PKK’ya dolaylı da olsa destek sürerse, El Bab operasyonuna karşı kayıtsızlık devam ederse, Türkiye elindeki tüm kozları masaya koyacak. Onların hoşuna gitmeyen şeyleri yapacak, onlar da karşılık verirse kriz tırmanacak, ilişkiler kopmasa bile kopma noktasına gelecek. Bu bazılarının zannettiği gibi Türkiye’ye münhasır bir tutum da değil. Dünya politikasının özü pazarlığa, müeyyideye ve mükafata dayanıyor. Bütün devletler ellerindeki kozları bazen açık, bazen kapalı bir şekilde birbirine karşı kullanıyor. Türkiye’nin elinde şimdi İncirlik var, onu kullanıyor. Kendisine yönelik terör tehdidini bertaraf etmek istiyor.
***
Bir kez daha vurgulayalım, Türkiye’nin niyeti İncirlik Üssü’nü Amerika’nın kullanımına kapatmak, krizi tırmandırmak, dolayısıyla da çıkarlarına zarar vermek değil. Niyeti uyarmak, üssün daha önce olduğu gibi kapatılacağını ima edip müttefikinin kendi çıkar ve beklentilerine karşı hassasiyet göstermesini sağlamak. Bunu da en yetkili ağızlarından açık açık söylüyor. Pazarlık ettiği şey de güvenliği değil, güvenliğine hassasiyet gösterilmemesi halinde yapabilecekleri.
Türkiye’nin beklentisi açık ve net. Pazarlıktan kaybederek çıkma lüksü yok. Bu yüzden Amerikalı dostlarımızın da gerçekleri olduğu gibi görmesinde, diyalog mekanizmalarını daha etkin bir şekilde çalıştırmasında, Türkiye’nin beklentilerine hassasiyet göstermesinde yarar var. Tabii ki Türkiye’nin ekseninin gerçekten kaymasını, farklı ittifakların parçası olmasını istemiyorlarsa. Onların da bildiği gibi bazen yönetilmek amacıyla kamu diplomasisi diye başlayan bir süreç de kontrolden çıkabilir, başlangıçta düşünülmeyen, niyet edilmeyen sonuçların doğmasına yol açabilir.
Amerika’nın yapması gereken şey tüm sorunlarına rağmen Türkiye’nin müttefiki olduğunu hatırlaması, onu etkilemek istiyorlarsa güvenlik çıkarlarına karşı hassasiyet göstermesidir; kimsenin aptal olmadığını, “PKK ile PYD aynı değil”, “biz PYD’ye yerine SDG’ye yardım ediyoruz” gibi açıklamaları kabul etmediklerini anlamalarıdır; kendi yasalarına aykırı şekilde terörist bir örgüte yardım ettiklerini görmeleridir. Biraz da empati yapmaları, kendileri aynı konumda olsa neler hissedeceklerini düşünmeleridir…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
7.12.2025
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025