Namık ÇINAR
Aynı şeyler o kadar çok şey yazıldı çizildi ki, insan bazen söylemleriyle karda yolunu yitirip kendi iziyle oluşan fasit bir dairenin içinde dönüp duruyormuş duygusuna dahi kapılabiliyor.
Bütün çetrefilliklerden ve karmaşalardan arındırarak, bilincimizi bir kez daha berraklaştırmalıyız.
Buraya nerelerden geldiğimizi yeniden hatırlamalıyız.
Bütün meselenin, adam gibi işler yapsın diye seçtiğimiz birinin kendisini dev aynasında görmeye başlayarak dikta heveslerine kapılması şımarıklıklarına bir son vermek olduğunu unutmamalıyız.
Bu çağda seçimle gelip ortalığı haraca berece kesmek de neyin nesiymiş, gene sandıkta göstermeli; ona dersini bir güzel orada vermeliyiz.
Türkiye halkının hiçbir vesayet organına ihtiyaç duymadan kendi içsel gücüyle hâlledebildiği bir demokratik olgunluğa artık erişmiş olduğunu, bütün dünyaya ispat etmeliyiz.
Aslında yaşadığımız hiçbir şey boşa gitmiş sayılmaz.
Başımıza gelenlerden çıkaracağımız derslerin niteliği, gelecek nesillerin siyasal izlekleri için paha biçilmez değerdedir.
Bir kere, bu on iki yıllık deneyim, dine dayalı siyaset yapma usullerinin ülkemizi nasıl bir yok oluşa götürebileceğini bütün açıklığıyla ortaya koymuş bulunmaktadır.
Türkiye’nin çağdaşlaşmadaki iki yüzyıllık birikimleri yok sayılarak, insanlığın gelişiminin ve aydınlanmasının antik çağlardan beri süren rasyonalist çizgisinin dışlandığı ve onun yerine iskolastik düşüncenin baş tacı edildiği maymunlar cehennemi gibi rezil bir süreç yaşanmıştır.
Askerî vesayet rejiminin olumsuzlukları bahane edilerek laiklik taşlanmış, Ortadoğu’nun on dört asırdır dinginlik nedir bilmeyen teokratik ülkelerine benzemek için her türlü edepsizliğe başvurmaktan çekinilmemiştir.
Oysa din, insanlığın bilinen en eski fenomenlerinden biridir.
Toplumun siyasal hayatına verebileceği herhangi bir çözümünün olmadığı bu vesileyle bir kez daha görülmüştür.
Tam tersine, eğer sosyo-politik yaşamın getirilip odağına konduğu takdirde, insanların vahşet dönemlerinden kalma hafızasını nasıl tetiklediği, birbirine düşürerek düşmanlaştırdığı kitleleri nasıl parçalama potansiyeli taşıdığı, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde yeniden açığa çıkmıştır.
Toplumun bütün hücrelerine dolan ve giderek din soslu siyasal baskılara dönüşen bu politik bağnazlık, esasen dünyevi çıkarlar adına ne denli yarayışlı bir araç olarak kullanılageldiği, içinde pozisyon alan herkesin bildiği ama hiç kimsenin telaffuz etmediği, çirkin bir sözleşmedir.
Pisliklerin ortaya dökülüp saçılmasından sonra dahi takınılan tavırlardaki pişkinlik, utanmazlıkların ne boyutlara vardığına işaret eder ki, terbiyeniz nedeniyle söyleyecek söz bulmakta ve tanımlamakta zorluk çekersiniz.
Din dışı unsurlar baskılandıktan sonra, bu sefer de kendi içlerinde ölümüne vuruşacakları iğrenç bir savaşa tutuşurlar.
Hiçbir insansı değer kalmamış, tanrı adına her türlü vandallık mubah hâle gelmiştir.
Ruhları yüzlerine yansımakta, simaları dahi korku salmaktadır.
Artık çıkarları uğruna yapamayacakları hiçbir şey yoktur.
Böylece “Siyasal İslâm”, tıpkı Ortadoğu’nun diğer halkları gibi içten içe bizi de çürütmeye başlamıştır.
İşte o yüzden, ülkemize bunu reva görenlerden kurtulmak, bu seçimler bakımından bir “vatan borcu”dur.
Gün gelir dilediğimiz politikalar ışığında belediye başkanlarını da seçeriz.
Ne ki bugün, o gün değildir.
Bugün, özgürlüklerimizi gasp edenlerden onu geriye alacağımız gündür.
Bugün, kendi gücümüze inanarak kendimizle onur duyacağımız gündür.
Hem bize uğurlu olsun...
Hem gidip de bir daha geri dönemeyesicilere, haydi yallah uğurlar olsun!..
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016