Namık ÇINAR
Koskoca 20. yüzyılı, demokrasi okyanusunda “cam şişeye hapsolmuş bir yelkenli maketi” gibi geçirince, sudan çıkmış balık kadar bile olamadığımız çıkıverdi ortaya.
Ve işte siyasal hayatın gerçek dalgalarıyla çalkalandıkça da, toplum olarak çoğu sorunla yeni yeni karşılaşmanın şaşkınlığı içinde gibiyiz şimdi.
Oysa sıkışınca, ne güzel, darbelere sığınırdık eskiden.
Her yağmurdan sonra heyelânlara açık olan şosemizin gevşek zeminini tekrar stabil hâle getiren, hep askerî darbeler olurdu.
Ama iş makinesi olarak kepçe değil, tank kullanırlardı.
O darbeler ki, âdetâ sosyopolitik bünyemizin ürettiği bir emniyet supabı yerineydiler.
Tıpkı ateş üstünde kaynayan süt tenceresinin kabarmaya yüz tutarak taşması esnasında, her sefer generaller çıkagelir, devreye girer, ortalığı haraca berece keserler, bir miktar da genç asarlar, herkesler de bir süreliğine derin bir oh çekerdi.
Bir müddet sonra köpük sönüp işler düzene girer gibi olduğunda da, hep beraber o generallere sövülür; böylece tüm külfetlerden arınılırdı.
Askerlerin yaptığı da, hoş olmayan, tasvip edilemez pis şeylerdi elbet de.
Zaten ordular yaylaların vahşete karşı obayı koruyan hoyrat avcılarına benzerler; göz yumulursa gün gelir kolladıklarına da efelenirler.
Onları ahalinin üstüne salanlar, aslında daima obanın ileri gelenleri olmuştur.
Kabarmaya başlayan süt tenceresini, bir süreliğine de olsa, çıplak elleriyle ateşten çekip almaya can atan generalleri, uzun zaman maşa gibi kullanmışlardır.
Elini kirletmeye hazır birine, her tıkandığında pis su giderini açtırmak gibi bir şeydir bu.
Lâkin paşalar, bunu uzun süre anlayamadılar, yahut pek hoşlarına gitti.
Ya ikisinden biri, ya ikisi birden!
Hep böyle olmadı tabii.
Geçici de olsa iktidar olmak, eroin hazzı vermeye başlayınca, darbe koşullarını oluşturma hinliklerini gün geldi kendileri de icat ettiler.
Yani sonuçta elbirliğiyle,
bir türlü ergenliğe kavuşamayan,
kulluktan vatandaşlığa geçemeyen;
çağdaş haklar bakımından hacir altında,
toplum hayatını biçimlendiremeyecek denli kısıtlı,
tebaa duygusundan ve biat kültüründen kurtulamamış;
çoğu kaba saba
ve cahil…
ve yoksul…
ve insan ziyanlığı…
bir halk yarattılar.
Onların hiç değişmemelerine, hep kendilerine muhtaç birer zavallı olarak kalmalarına baktılar.
Şu gerçeği artık hep birlikte görmeliyiz:
Askerî vesayet ve askerî darbe istemeyenler samimi olsalardı, ülkeyi çoktan demokratikleştirirlerdi.
13 senedir iktidarda olan AKP’nin sayısız kez buna olanağı vardı.
Ama yapmadı.
Tam tersine, o darbe ve vesayet koşullarını sonunda kendi kullanmaya kalkıştı ve çağdışı bir Doğu despotizminin inşasına girişti.
Şimdi gene sorun var.
Süt gene taşıyor.
Gene, döner bıçağını kapmış sağa sola savuran bir meczup gibi davranarak siyaset yapılan günlerden geçiyoruz.
Ne hukuk kalmış, ne ahlâk, ne erdem!
Seçim mitinglerinin yalan dolanları, çirkinlikler festivalinin kortejinde gövde gösterisi yapan politikacıların başlarından aşağıya dökülen konfetiler gibi renk renk havaya dağılıyor.
Ama artık darbe yapacak kimse yok!
Zaten buna niyetlenecek aklı kıt paşa da kalmamış.
Ne ki toplum şaşkın!
Böyle hâllerde ne yapacak, ne önlem alacak; nasıl olsa asker çaresine bakıyordu diyerek, hiç düşünmemiş, hiç öngörmemiş.
17/25 Aralık’ta tılsım bozulunca, pervasızın biri bunu fırsat bilmiş; “madem ben yandım, benden sonra tufan” azmiyle, elinden geleni ardına koymaz olmuş.
Öyleyse, iş başa düşecek.
Bundan böyle, ne yapacaksa halk yapacak!
Kahrolası fakirliklerini kullanarak kendilerini Kayseri meydanına toplayıp da İstanbul’a yapacağı köprüyü ballandıra ballandıra anlatanlara, sandıktaki dersini, Anadolu’nun o köylü kadınları verecek.
Lüks mercedeslere binmenin artık sıradan sayıldığını kendileriyle alay edercesine söylemekten çekinmeyenlere, sandıktaki cezasını, ömrü minibüs tepesinde geçenler kesecek.
Hacirli olmaktan kendileri kurtulacaklar.
Gerçek çıkarlarının nerede yattığını, deneye yanıla kendileri, yalnız kendileri bulacak!
Çünkü demokrasi, ancak onlar keşfederse gelecek!
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016