Taha Akyol
Taksim’de cami ihtiyacı vardı. Nihayet mimarisiyle de güzel bir cami açıldı. Hayırlı olsun.
Açılışta Cumhurbaşkanı Erdoğan yine siyasi içerikli bir konuşma yaptı. Siyaset katmadan uhrevi ve mimari değerler içiren bir konuşma daha iyi olurdu.
Ben “milletimiz yüz elli yıllık hayaline bugün kavuştu” sözünün üzerinde durmak istiyorum.
Abdülhamid dahil, değil mi?..
İstanbul’un fethini bu sene İBB daha iyi kutladı. Erdoğan da Taksim Camisinin, İstanbul’un fethine bir “armağan” olduğunu söyledi.
Abdülhamid ise fetih kutlamalarını yasaklamıştı!..
Geçmişe “tarih” şuuruyla bakan belki ilk padişah Abdülhamit’tir, Ertuğrul Gazi’yi hatırlayıp türbesini imar etmiştir. Fetih kutlamalarını yasaklamasının sebebi, o zaman toplumda, ekonomide ve siyasette büyük ağırlığa sahip Rumlarda uyanan milliyetçilik duygusunu körüklemekten sakınmasıydı.
Tarih karmaşıktır, hiç birimizin hayalindeki gibi değildir.
‘YALAN SÖYLEYEN TARİH’
İslamcı kesimde “yalan söyleyen tarih” söylemi yaygındır. ‘Resmi tarih’ anlayışının eleştirilmesi ve farklı gerçeklerin araştırılması gereklidir ve değerlidir…
1930’lardaki kurgusal “tarih tezi”, 1940’larda sessizce bırakılmış, İnönü’nün de teşvikiyle Selçuklu ve Osmanlı araştırmaları başlamıştır.
Kitapları baskı üstüne baskı yapan “Yalan söyleyen tarih” söylemi böyle değildir. Popülist, hamasi ve tepkiseldir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre “bizi hep yalan söyleyen tarihle aldattılar.” (18 Ekim 2016)
Mesela “Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştılar.” (29 Eylül 2016)
Bu söylem modernleşme tarihimize uzanmaktadır: “Birileri 150 yıldır ısrarla bizi kökümüzden koparıp devirmeye çalışıyor.” (20 Mayıs 2015)
Şu sözler de Erdoğan’ındır: “200 yıldır bu millete istikamet dayatılıyor. Milletin önüne seçenek konulmuyor. Milletin değerleri dikkate alınmıyor. 200 yıldır doğru olan budur deniliyor ve bu doğru millete baskıyla, şiddetle, ceberut bir devlet anlayışıyla dayatılıyor.” (12 Kasım 2013)
TANZİMAT İHANET Mİ?
Tarihe ideolojik ve siyasi önyargılara malzeme toplamak amacıyla bakmak hem bağnazlık yaratır hem kutuplaşmaları keskinleştirir. Laboratuvar gibi bakmak gerekir.
Çıkışlı, inişli Osmanlı tarihine de laboratuvar gibi bakmalıyız.
Osmanlı modernleşmesi 19. Yüzyılda başlamadan önce, Osmanlı devleti bir “Orta Çağ imparatorluğu” idi. Bunu diyen Halil İnalcık ve Şükrü Hanioğlu gibi saygın hocalarımızdır.
Toprak rejimi, keyfi ve dağınık vergiler, parçalı hukuklar ve iç egemenliklerle Orta Çağ imparatorluğu…
Kuyucu Murat Paşa, on binlerce Türkmenin kafasını kesti, devlette bunu “denetleyecek ve dengeleyecek” hiçbir kurum olmadığı gibi, ulemadan da bir tek itiraz çıkmadı.
Namık Kemal, “Tanzimat’tan önce Osmanlı devleti derebeylikti” diye yazar.
Tanzimat’ın başaramadığı amaç, “devlet-i muntazama” yani nizamlı, düzenli devlet olmaktı. Bugün deyişle hukuk devleti…
Abdülhamid 1876 Meclis açış nutkunda, “gerileyiş ve çöküşün başlıca sebebi nizamsızlık” diye belirtir, tıpkı Reşit Paşa gibi, Namık Kemal gibi, Cevdet Paşa gibi…
Modern-İslamcı Tunuslu Hayrettin Paşa’yı okuyanlar “Osmanlı’nın çöküşünü Tanzimat yüz yıl geciktirdi” gerçeğini görürler.
Popülist tarih söyleminde ise “yüz elli yıl…” bir ihanet gibi gösteriliiyor!
PETRO VE MAHMUT
Bugün geriye baktığımızda birçok hataları görülüyor elbette. Ama ne yapabilirlerdi?
Cevdet Paşa’nın Tezakir’de yazdığı gibi, Çar Petro ile II. Mahmut aşağı yukarı aynı reformları yaptılar… Fakat bizimki başarılı olamadı çünkü ilan edilen reformları yürütecek yetişmiş insan kadrosu yoktu!
Medrese adam yetiştirmiyordu.
Tanzimatçılar modern ilimlere kapı açarak, modern eğitimin ilk adımlarını atarak, ilk ‘üniter’ kanunları çıkararak, bakanlıkları ve Yargıtay, Danıştay, Sayıştay’ı kurarak devletin kurumsal ömrünü 1923’e ulaştırabildiler…
Evet kanunların çoğunu Batı’dan aldılar. Fıkıhta kamu hukuk gelişmediğini Hayrettin Karaman da yazdı. Devleti çökmekten kurtarmaya çalışanlar ne yapabilirdi?
Modernleşme zaruridir. Türkiye’nin istikbali modern hukuk devleti olmaya bağlıdır.
Sayın Erdoğan da kabaca 2011’e kadar modern hukuk vurgusuyla konuşuyor, ülke de iyiye gidiyordu… Yukarıdaki sözleri 2011’den sonradır. İki sebebi var: 2011 seçimlerindeki özgüven patlaması… Son 6-7 yılda da büyüyen sorunları hamasetle karşılama çabası…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025