Yasin AKTAY
Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yönetim sistemi değişikliğinin içinden geçtiğimiz bu günlerde yaşamakta olduğumuz bir çok olumsuz gelişmenin süreçten bağımsız olmadığı çok açık. Teklifin Meclis Başkanlığına sunulduğu gün, Anayasa komisyonundaki görüşmelerin bittiği gün ve Genel Kurul Gündemine geldiği gün yaşanan terör saldırılarının bu süreçle ilgili olduğu, neredeyse genel bir kabul görmüş durumda.
Buna dair elbette kimsenin elinde doğrudan bir kanıt yok. Ama Türkiye'de şimdiye kadar olaylarda alışageldiğimiz sıradüzeni, terör eylemlerinin, arkasındaki güçlerin siyasal süreçlere katılımının ve bu süreçlere dair söyleyeceklerini söylemenin bir yolu olduğunu öğretmiş bulunuyor. Böylece ülkenin yasamasına sadece sivil toplum temsilcileriyle, uzmanlarıyla, bilim adamlarıyla, milletvekilleriyle bir ülkenin aklı katılmıyor, aynı zamanda iyi saatte olsunlar da terör yoluyla katılmış oluyorlar.
Bu yolla aslında verilmek istenen mesaj, başkanlık tartışmasının ülkeyi tam bir istikrarsızlığa, terör ve kaos ortamına sürüklüyor olduğudur.
İlginçtir, bu mesajla bu tartışmanın başladığı her dönmede CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun verdiği mesaj garip bir biçimde örtüşüyor. Kılıçdaroğlu da “kan dökülmeden Türkiye'de parlamenter sistem değişmez, başkanlık gelmez” diyerek, yönetim sistemini değiştirmeye yönelik teşebbüsler yasama prosedürleriyle engellenemeyecekse, gerekirse zor ve şiddet yoluyla engelleneceği mesajını vermiş oluyor.
Aynı mesajı biraz daha açık bir biçimde partisinin Meclis'teki Grup Başkan Vekili Engin Altay da ifade etti. Önce bizzat kendisi yaşanan terör olaylarını Anayasa değişikliği süreciyle ilişkilendirdi ve devamında ısrar edilecek olursa ülkenin iç savaşa sürüklenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Söylemini “parti devleti kurulursa, iç savaş çıkar” şeklinde tevil etmesi böyle bir felaket tellallığını bu tartışma esnasında yapmasını elbette kurtarmaz. Bir defa kimsenin parti devleti falan kurmak istediği yok. Seçimlerin olduğu ve herkesin bu seçimlere girmesinin serbest olduğu bir ortamda kimse Tek Parti döneminin CHP'sinin parti devleti örneğini ve performansını ortaya koyamaz. Bu terör olayları ile bu değişiklik arasında gerçekten bir ilişki varsa milletini seven, milletinin bağımsızlığına inanan her insanın düşüneceği şey iyi yolda olduğumuzu düşünmesidir.
Demek ki, şu anda bu alçak terörün istemediği bir şey yapılmış oluyor. Türkiye'ye bu alçakça saldırıları yapacak kadar düşmanlık içinde olan mihraklar bu değişikliği istemiyorlarsa bu değişiklikten vazgeçmek, düşmandan korkmak ve kaçmaktan veya daha kötüsü düşmanın taleplerini emir telakki edip yüzümüze okumaktan, düşmanın küstah tehditlerinin yüzümüze karşı sözcülüğünü yapmaktan başka ne anlam ifade ediyor?
Dahası, bu değişimden sırf terör olaylarını tetikliyor diye vazgeçmeye davet etmekle, açıkça terörün arkasındaki güçlere teslim olmaya davet etmiş oluyor.
Oysa gerek silahlı terör, gerek dolar terörü, gerekse Türkiye'ye karşı dünyada sergilenen kampanyaların ortaya koyduğu şer ittifakının görüntüsü, topyekun çok net bir şey söylüyor: Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'yi çok daha fazla toparlayacak, güçlendirecek, daha etkili ve verimli bir yönetim sistemini hakim kılacaktır. Bu yönetim sistemi ülkenin kaynaklarının ülke yararına çok daha verimli kullanımını beraberinde getirecektir.
Türkiye'nin bu sisteme geçişi artık mukadder hale gelmiş ve bu sürece girilmiştir. CHP ise, en doğal hakkı olarak, buna muhalefet etmenin meşru bütün kanallarını tükettiği halde engel olamayacağını anlayınca, akla ziyan bir deneme yaparak TBMM kürsüsünü işgal etmeye kalkıştı. Kürsüyü işgal ettiğinde fiziki olarak TBMM'nin çalışmasını felç etmiş olacağını, böylece sürecin durdurulabileceğini düşündü belli ki. Ve tabii ki son derece çaresiz bir hamleydi bu. Ama düşünülmüş olması bile CHP'nin demokrasiden ne anladığını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanına karşı bütün eleştirisini “diktatörlük” anahtar sözcüğü üzerinden kuran CHP'nin aslında bütün derdinin kendi diktatörlüğünün elden gitmesi olduğu anlaşılıyor.
Doğrusu bu tarz hırçınlıklar, anayasa değişikliğini engellemek için başvurulan çaresiz stratejilerdir, ama ortaya koydukları görüntülerle, topluma verdikleri mesajlarla tetiklemeye çalıştıkları süreçler düşünüldüğünde bu çaresiz stratejiler alabildiğine tehlikeli stratejilere de dönüşüyor.
Milletin kürsüsünü işgal edip, Milletin Meclisinde vekillerin birbiriyle çatıştığı bir görüntünün sokaklara başka türlü yansıma ve sokakları tahrik etme ihtimali üzerinde bir hesabın yapılmış olduğu anlaşılıyor. Bu sokaklardan bir iç savaş çıkma ihtimali kimin temennisidir, tekrar başa dönelim isterseniz?
Allah'tan sokaklar bugün CHP'nin çaresiz vekillerinin hatırladığından çok daha temiz, çok daha nezih, çok daha huzurlu ve onların yaptıklarını görüp takdir etmeye çok daha yakın.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019