Yusuf Ziya DÖGER
Ötekini Anlamak...
11.03.2013
3116
Tarihin sisli perdeleri aralandığında ardında gizlenmiş çeşitli toplumsal gerçekliklerin olduğunu fark edilir. Bu tarihsel gerçekliklerin ise içinde bulunulan döneme ait koşulların geçmişe ait olanları olduğu gibi yansıtmadığı, ancak bizim için kıyaslamalara başvurmayı kolaylaştırıcı bir etki yaptığı da hemen fark edilebilir.
Çevremizde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışırken, bunlara nereden bakmalı ve nasıl bir anlam yüklenmesi gerektiği konusunda, dağınık kafa ve zihinsel yapıya sahip insanlar olduğumuz kolaylıkla fark edilir.
Çünkü toplumsallaşma sürecinde, kendi mahallemize ait değer ve algılamalardan payımıza düşeni kâfi derecede alırız. Fakat yaşam alanlarımızın genişlemesiyle birlikte sosyal çevrenin sürekli farklılaşmasından kaynaklanan, olup biteni anlamlandırma sürecinde yüzergezer tutum, tavır ve davranışlar sergileriz.
İnsanın kutsal olduğu inanç ve anlayışına sahip olan bir toplumun bireyleri olarak: "İnsanın eşref-i mahlukat olduğu" algısına ve anlayışına “evet” deriz. Fakat kendi mahalle ve düşünce dünyamızdan olmayan insanlar için ise, bu konuda düşünme payı bırakarak dudak altından “evet” deriz.
İnsanın kendisini de “eşref-i mahlûkat” olarak algılamasına elbette evet demek gerekir. Yani kendisini ünsiyet olarak konumlandırdığı yer ve olup biteni anlamlandırma biçimini yansıtan tercihlerini de saygıyla karşılamak gerekir. Bu onun bireysel tercihi...
Ancak bireyin kendisini konumlandırma ve anlamlandırması "Kültürel Aktarım" dan devşirilen algısal bir durumdur. Dolayısıyla sosyal çevre, kendi değer yargılarına ait bakışları bireye benimseterek onu belli bir perspektiften bakmaya zorlar. Sosyal çevre bireyden, oluşturduğu düşünsel dünyaya ait zihinsel anlamlandırmalara uygun fonksiyonlar gerçekleştirmesini ister.
Şimdi vurgulayalım, İnsanların yaşam ve yaşama dair felsefi nitelikteki dünya görüşleri, genellikle siyah ve beyaz gibi birbirinden ayrışmış fanatik bakışlı dış yansımalarla da kendisini görünür kılmaya yönelir.
Bu görünürlük ise, bizi herhangi bir şekilde ötekini algılamaya yönelik hakkaniyet ölçülerinden uzaklaştıran değerlendirmelere yöneltebilir.
Bu nedenle karşı mahalleden olana yönelik tutum ve davranışlarımızda, onu anlama çabası sergilemeliyiz. Ki olur ya, bizimle aynı pencereden bakmayan ve aynı dünya görüşüne sahip olmayan insanları ötekileştirmekten kaçınmış oluruz.
Anadolu’ya yüz elli yıl öncesinden baktığımızda, dönemin tüm olumsuz koşullarına rağmen fiziki farklılıklara dayandırılabilecek nitelikler ayrışmış mahalleler hariç insanlar arasında zihinsel ve düşünsel ayrışmanın günümüz kadar net ve açık bir biçim göstermediğine şahit oluruz.
Çünkü yüz elli yıl öncesinin farklı mahallelerine mensup Anadolu insanlarının fiziksel ve zihinsel dünya bakışları daha çok eşref-i mahlukat anlayışıyla işlemekteydi. Bu nedenle de kendisi dışında kalanları ötekileştirmekten kaçınan bir yapı sergilemekteydiler.
Dolayısıyla kendisinin ve ötekinin doğrusuna ilişkin düşünceleri konusunda dikkat edilen hedef ayrıştırma değil bütünleştirme idi. Dönemin tüm toplumsal kesimleri için öncelikle siyah-beyaz benzeri çizgisel ayrımlardan azami derecede kaçınma öncelikli amaçtı. Asgari müşterekler üzerinden de bütünleşme hedeflenirdi.
Oysa bugün, toplumun dünyaya bakışında oluşturulan zihinsel ayrışmanın giderek yaygınlaştığını müşahede etmekteyiz. Tarihsel süreçte aynı mahalleye mensup olan bireylerin bile, bugün fiziksel olmasa da zihinsel olarak kesin çizgilerle birbirinden ayrışan nitelikler taşıyan yaşam ve düşünce tarzları geliştirdiklerini gözlemlemekteyiz.
Günümüzde; tarihsel, fiziksel ve düşünsel olarak aynı mahallenin mensubu olan Anadolu halkı, sürekli olarak farklı düzlemler üzerinden ayrışmalarını temellendirme çabasındadır. Varoluşlarını da bu temellendirmeler üzerinden anlamlandırmaya çalışmaktadır.
Tıpkı günümüzde yaşanan Kürt ve Türk ayrışmasının devlet uygulamalarıyla oluşturularak çeşitli niteliklerle aynı mahalleye mensup olan bu insanların duygusal ve zihinsel olarak birbirlerinden farklılaşmaya başlamaları gibi.
Bu durum ise ayrışmanın da ötesine geçerek sürekli olarak birbirinden uzaklaşmaya yol açmaktadır. Herkesin olup bitene sadece kendi mahallesine ait tepkiler vermesi fiziki ayrışmaya yol açabilecek nitelikteki zihinsel ayrışmanın ne kadar derinleştiğinin göstergesi olarak alınabilir.
İnsanlarımız öncelikle bu noktalarda oluşan kafa karışıklıklarının ortadan kalkması için çaba harcamalı. Yoksa zihinsel olarak bir kesimde başlayan bu ayrışma ileriye dönük süreç içinde, toplumu içinden çıkılmaz virajlara sürükleyebilir.
Velhasıl-ı kelam, konu derin ama söylenebilecek anlaşılabilir bir durum da var ortada.
Günümüzde insanlar arasında oluşturulan bu ayrışma sonucunda, her mahallede “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışını giderek öne çıkarmaktadır. Ve dolayısıyla da bugün hangi mahallenin kanayan yarasına dokunuluyor sa sadece onun bağırdığının görüldüğü bir ortam oluşturulmuştur.
İşte bu nedenle günümüz Türkiye’sinde olup bitene kendi mahallemizden değil, ortak mahalleden veya karşı mahalleden bakmak daha sağlıklı olup, oluşabilecek her türlü sorunun çözümüne katkı sunan bir tavır olacaktır. Çözüm için bu yaklaşım biçiminin benimsenmesinin daha doğru olacağı aşikardır. Yani kendimiz için istediğimiz şeyi öteki için isteme cesaretini göstermeye bağlıdır çözüm.
Ancak böyle bir düşünce yapısıyla karşı mahalleye bakabilirsek, olup bitenler karşısındaki dağınık kafa ve düşünsel yapımızın düzenli ve sağlıklı bir şekilde işlemesine yardımcı oluruz.
Sonuç olarak, aynı havayı teneffüs ettiğimizi özümsemek gerekir ki, her mahalleye mensup olanlara yönelik bakışı anlamlandıran eşref-i mahlukat anlayışı yerini bulsun.
Doğru mahalleden bakıp düşünmesini bilene…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017