Hüseyin ÇAKIR
Ana muhalefet partisi CHP 36. Genel Kurulunu yapıyor. Bu kurultayda parti içi ve Türkiye’nin değişimi için yeni program gündeme getirilmiyor.
Ne CHP’liler ne de başkaları bu gidişle yakın zamanda CHP’nin Türkiye’nin siyasal kaderinin değiştirilmesinde söz sahibi olacak radikal politikalar geliştireceğini ummuyor.
Daha önce yazdığım bir yazı da ana muhalefet günlük olayların peşine takılarak konjonktürel muhalefetin ötesine geçerek yeni bir hikâye üretemiyor diye yazmıştım. Kurulmak istenen sisteme karşı stratejik bir muhalefet alternatifi yok.
CHP yöneticileri sistem değişikliğinin aynı zamanda ideolojik paradigma değişikliği olduğunun farkında değiller. Tarihsel olarak zamanını doldurmuş ve parti programında ve söyleminde bile yeri olmayan 6 ok, devletin envanterinden de çıkartılıyor.
Bu ideolojik makas değişikliğinin farkında olmayan başkaları da var.
Muhafazakâr kesimde AKP’ye oy verenlerin ezici çoğunluğu kutuplaşmanın ortaya çıkarttığı karşıtlık ve “gol atma” şehvetine kapılmış durumda, yaşa varol heyecanından burunlarının ucunu görmek istemiyorlar; muhafazakâr ve dini değerleri okşayan siyasal söylemin tütsüsüyle kendilerinden geçmiş durumdalar. Yeni bir devlet dini ve İslamcılık kurulduğunun farkında değiller.
Sol, sosyalist, Marksist gelenekten AKP saflarına katılan ikinci kuşak “solcular” (birinci kuşak 2002’de ve sonra Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga, Erdal Kalkan, Reha Çamuroğlu, Ayşenur Bahçekapılı…) solcu iken zihinlerindeki soyut halk kavramının karşılığını bulmanın sevinci içindeler. Antiemperyalist solcular iken bir türlü ABD’ye kafa atamamanın acısını, Türkiye’nin Afrin’e müdahalesini ABD’ye savaş açmak ilanı sayarak emperyalizmi yeniyoruz ulusalcı/milliyetçi, militarizm heyecanıyla içlerindeki Che ruhuna su serpiyorlar. Bu eski solcular 12 Eylül rejiminin yarım kalmış ve pratikte başaramadıkları Cumhurbaşkanlığı sistemiyle kurumsal ve ideolojik bir yapılanmaya gidildiğini ya görmüyorlar; ya da solculuktan gelen otoriter sosyalizm “tek parti sosyalist demokrasisi” ile bu iktidar ve Cumhurbaşkanlığı sistemi arasında empati kuruyorlar ve yandaş militan oluyorlar. Devletin ve iktidarın yeni Millet kavramı, devletin makbul saydığı Türkler, Kürtler, Lazlar, Abazalar, Gürcüler, Arnavutlar vs. Bu makbul millet sırasına girebilmek için ayrıca Sünni Müslüman olmak gerekiyor.
Yeni sistemin demokrasi ideolojisinin kaynaklarından birincisi 12 Eylül rejimi felsefesidir. İkincisi, siyaset bilimci, hukukçu, Nazilerin yükselişe geçtiği 1933 yılında Nazi Partisi üyesi ve Nasyonal Sosyalist Hukukçular Birliği Başkanı Carl Schmitt (*)’in Nazi iken geliştirdiği devlet, egemenlik, politik olanın dost-düşmanlığı, teorik tezleridir. Bazı hukuk ve siyaset danışmanları, hâkimiyet, millet egemenliği, demokrasi konularında kendi görüşleri olarak sundukları Carl Schmitt’in Nazi olduğu ve sonrasında geliştirdiği çok tartışılan tezlerinin tekrarıdır.
Milli ve yerli ideolojisinin yeni okları Rabia
Günlük olayların karmaşası içinde Erdoğan’ın başkan olmasının ötesinde asıl meselenin yeni bir ideoloji ile yeni bir sistem kurulması olduğu gözden kaçıyor.
Sık sık söylenen yerli ve milli söylemi sıradan bir slogan değil. Bu kavramlarla
Cumhuriyet modernleşmesinin ve CHP’nin 6 okunda (Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık, Devrimcilik) kavramsallaştırılan ideolojinin yerine yerli ve milli ile sloganlaştırılan Rabia olarak somutlaşan (tek millet, tek bayrak, tek devlet, tek dil) ideoloji geçiriliyor, Rabia ve 9 Işık evliliğiyle devlet, siyaset ve toplum yeniden kurgulanıyor. Bu kurguda, önce devlet sonra devletin milleti yeniden tanımlanıyor. Millet, ırk yerine devlete tabi, devlete bağlı vatanseverler olarak tanımlanıyor.
Kısaca açmak gerekirse:
Osmanlı ümmetçiliği ve Cumhuriyet milliyetçiliği ile süreklilik bağı kuran bir siyasal ve sosyal tarih oluşturulmaya başlandı. Önce dizilerle ve TV yorumcusu sivil ve emekli asker kökenli tarihçilerle tartışma başlatıldı. Resmi devlet tarihi yazıcıları yoluyla yeni oluşturulan tarih Milli Eğitim ders kitaplarına sokuluyor. Resmi tarihçiler, Tek millet kavramını Osmanlı çok milletliliğine dayandırarak yeni bir devlet-millet birlikteliği tarihi yazıyorlar, yazdırılıyor.
Mustafa Kemal tarihi de adım adım yeniden yazılıyor. Kuş kovalayan Mustafa Kemal’den, Mektebe giden, Meclis açılışını dua ile yapan, Trablusgarp, Çanakkale kahramanı, yedi düvele karşı zafer kazanan M. Kemal’in yanına antiemperyalizm kahramanı olduğu savıyla Halil Paşa (Kut) kahramanlığı (Halil Paşa ömrü hayatı Abdülhamit’e karşı mücadele ile geçmiş sıkı bit ittihatçı olduğu her halde biliniyordur) ve Kut-ül Amare zaferi eklendi.
Kut-ül Amare filminin yayınlanan bölümlerinde, Enver Paşa'nın yakın arkadaşı İttihatçı, Teşkilatı Mahsusa ve İttihatçıların yeraltı örgütü Karakol’un önde gelen ismi Süleyman Askeri’(*)nin kahramanlığı, Ermenilerle ölüm kalım savaşı! masalı anlatılıyor.
Yeni tarih yazımında yeni kahramanlar ve zaferler tarihi yazımı böyle yapılıyor.
Bu yeni tarih yazımında Mustafa Kemal’in İttihatçı, Teşkilatı Mahsusacı, Karakol örgütü üyeliği ve kahramanlığı yazımına da sıra gelecek mi?
Cumhuriyetin 100. Yılına doğru giderken 6 Ok’un yerine Rabia olarak tanımlanan 4 ilkeye geçilmesine yol verildi. Yeni bir siyasal, sosyal ve kültürel tarih, yeni bir dindarlık ve tek millet tanımıyla Kürtleri başka bir biçimde asimile edecek Sünni dindar ve tarih boyunca devletin yanında olan Kürt aşiret geleneğini sürdürenlerle yeni bir Kürt tarih tezi yazdırılıyor, yazılıyor.
Din ve dindarlık Diyanet İşleri Başkanlığı yolu ile siyasallaştırılarak, yeni ideoloji ve Cumhurbaşkanlığı Sisteminin meşrulaştırılması için araçsallaştırılıyor.
İlginç olan devlet “millici sol ve komünist” tarih yazımı için birilerini harekete geçirmiş durumda.
TKP ve Mustafa Suphi’nin yerli ve milliliği için her halde devlet arşivlerinde kapalı tutulan belgelerden parça parça resmi tarihçilere servis başlamış.
Arkasından TİP’mi gelir MDD’mi, Aybar mı, Deniz mi?...
Devlet hain vatansever tasnifi yapıyor, tarihselleşmiş olanlarda bundan nasibini alacak gibi. Cumhurbaşkanlığı seçiminin sahada görünümü ile kapalı kapılar arkasında yapılan senaryolar birbirini tamamlıyor.
2019’a nasıl gidiliyor?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yalnızca yönetim yöntemi, devletin bu anlamda yeniden yapılanarak tek adam yönetimi olması değil. Görünen yüz bunlar olduğu için eleştiri okları buralara yöneltiliyor. Anayasa değişikliği ile birlikte muhalefet Cumhurbaşkanlığı sistemini kabul etmiş görünüyor. Dikkat edilirse sistem değişikliği konusunda Erdoğan’ın davranışları ötesinde pek eleştiri sesi de duyulmuyor. Düşünce! ve enerjilerini yüzde 50 artı biri bulmaya, başkanlık sisteminin başına geçip, Erdoğan iktidarına son vermeye harcıyorlar, peki sonra, sonrası yok. Yeni sistemin parçası olarak devam edecekler. Bunun anlamı Rabia ideolojisini kabul etmek demektir.
12 Eylül anayasa felsefesi temelinde devlet ve siyasal düzen yeniden yapılanmış oluyor. 12 Eylül’cülerin yapamadığı 2 partili düzen “İttifaklar” yasa değişikliği ve yüzde 10 barajıyla sağlanmış oluyor.
Açık ve fısıltı gazetelerinde iki senaryodan söz ediliyor.
1) Erdoğan cumhurbaşkanı seçilemediğinde, yeni cumhurbaşkanı, yeni sistemi “demokratik teamüllere” göre işletecek.
2) Birincinin olabilmesi için öyle bir aday olsun ki bu aday muhalefete ve AKP’den memnun olmayan AKP seçmenlerine güven veren mesela İlker Başbuğ gibi veya bu özelliklere sahip birisi olsun. Ulusalcı, laik modernler ve Kemalistlerin bu senaryoyu derinden ilmek ilmek örmeye çabaladıklarından söz ediliyor.
Bundan anlaşıldığı üzere Muhalefetin kendisi cumhurbaşkanı olursa sistem değişikliği ile sorunu olmadığı görülüyor.
Kamusal alanda görüş bildiren aydınlar, düşün insanları sistem eleştirisini kıyaslamalı ve modern demokrasi bağlamında yaptılar, görev bitti sanki.
Rejim değişecek, şeriat gelecek eleştirilerini artık pek görmüyoruz. Evet, radikal bir rejim değişikliği görünmüyor. Yönetim yöntemi baskıcı, otoriter, faşist veya faşist yöntemler kullanan, antidemokratik vs, vs. olarak niteleniyor. Pratik politikada bunların tümünü doğrulayan uygulamalar oluyor.
Özgürlükler ve demokratik hakların kullanılması açısından günlük, gündelik pratikte bunaltıcı, akıl almayacak çok ağır baskılar yaşanıyor. Baskı yapılan kişi, kurum ve sosyal, sosyolojik kesime bakıldığında laik, seküler, cumhuriyet modernleşmecisi bu bağlamda Kemalist, sol, sosyalist, okuryazarlık seviyesi yüksek ve AKP muhalifi. Bunların ortak noktaları her türlü irticai değişime bilinçli karşı çıkabilme potansiyeli taşıyor olmaları. Gezi eylemleri böyle okundu. Bu nedenle her fırsatta Gezi eylemleri itibarsızlaştırılıyor, darbe girişimi olarak suçlanıyor.
Bugün içeride ve dışarıda olup biten her şeyi yukarıda kısaca bahsettiğim ideoloji bağlamanda okumak gerektiğini düşünüyor.
* M. Ertan Kardeş, “Schmitt’le Birlikte Schmitt’e Karşı” İletişim Yayınlarıi 2015
Yazarlar
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018