Melih ALTINOK
Her ne kadar yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı olmasa da gözlerinden ateş saçan Sebahat Tuncel’in Newroz gösterilerinde polise attığı o tokat, PKK çevresinden Kürtlerin yanı sıra soldan genişçe bir kesimin de yüreğinin yağını eritti, biliyoruz.
Bir de bunun üzerine sağdan soldan ezcümle faşistin “devletin memurunu tokatlıyorlar” feveranları ve BDP milletvekili Sevahir Bayındır’ın kalçası polisler tarafından kırıldığında sesini çıkartmayan Başbakanın “densizliktir” açıklaması gelince ortalık hepten toz duman oldu.
Tuncel’i sahadan ziyade konjonktürün “oynattığına” şüphemiz yok. Ama bu rövanştaki röveşataya denk düşen tokadını “hayalimizdeki asri zamanlarda faul” yoktu diyerek karşılayan demokratlara reva görülen muamele, kazanımların bir Pirus zaferine dönüşmesi tehlikesine de işaret ediyor.
Aslında “Kim kime tokat attığında onayladık, karşı durmadık ki şimdi Tuncel’e alkış tutalım” diyenlerin önermesi net. Tuncel’in hamlesini de bir oh çekip tezahüratlarla aklıselim duvarlarını yıkanları da anlamakta zorlanmıyorlar. Zor olan da bu değil zaten. Onlar, tribün amigoluğu yapma ehliyetine pekâlâ sahip oldukları halde, linçi göze alıp ezilenlerin pedagojisinden bahsediyorlar.
“Durun siz ezilenler aşiretinden kardeşsiniz. Bu tokat altılamaz”
“Ezilenlerin pedagojisi” deyince “Freire” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, tefsirlerini bir yana bırakıp, Paulo Freire’nin sol literatürde el kitabı mertebesine yükselen o meşhur eserine bir daha göz atmanın tam zamanıdır.
Henüz 36 yaşında genç bir kadın olan ve bir dönem hapis de yatan BDP milletvekili Sebahat Tuncel’in bırakın tokat yemeyi ne insanlık dışı işkencelerden geçtiğini tahmin etmek zor değil. Zira yakına zamana dek memlekette askerlik dönüşü başlarını okşayan annelerinden gerilla kulağı koleksiyonlarını gösterip “aferin oğluma” alan gençlerin olduğunu gayet iyi bilen kulağı kesikleriz biz.
İşte Ferire’nin aklına sağlık önermesi ve tespiti tam burada devreye girer; uzun uzun tane tane serilir gider:
“Ezilenlerin hümanist görevi hem kendilerini hem de kendilerini ezenleri özgürleştirmektir. Ancak çoğu zaman ezilenler kendilerini özgürleştirmeye giriştiklerinde alt-ezici bir konuma kayarlar ve ezenlerle özdeşleşirler, çünkü kendilerini ezenlerin kişiliğinde ‘insanlık modelini’ görürüler. Bu ezen imgesinin kültürel işgal sayesinde içselleştirilmesine dayanan ‘otoriter bir gelenektir’ (prescription). Buna ‘kendini küçük görme’ (self-depreciation) duygusu eşlik etmektedir. Bu duygu bir yanda ezenlerin yaşam tarzına öykünme, diğer yanda kendisinin buna ulaşmaktaki yetersizliğine ikna olmadan kaynaklanan bir utançtan kaynaklanır. Özgürleşme ezenlere ait bu imgeyi reddetmektir.”
Evet, dün milyonlarca solcuya, Kürde, Müslüman’a, Alevi’ye, yoksula, kısacası ezilene atılan o tokatlar da, bugün Sebahat hanımın “karşılık” olarak o polis memuruna attığı sille de öğretilmiş şiddetin tezahürüdür. Derinleşen şiddet sarmalına bir katkıdır. Çözümü, rol değişimine indirgeyen, çözümü çözümsüz bırakan bir aldanma, aldatmacadır.
Meclis’ten enik gibi, boynundan tutulup alınan Orhan Doğan’ın o hazin fotoğrafları. Hakkâri’de 15 yaşındaki Cüneyt’in kolunu kıran o polislerin, annelerimiz yerde tekmeleyen jandarmaların görüntüleri.. ezilenlerin ezenle aynı silaha sarılmasının gerekçesi olamaz.
Anlayalım artık, tüm bunlar gözümüzden ırak tutulmaya çalışılan ve bizlerin bulup ortaya çıkardığı sırlar değil; kamusal alandaki devlet terörü açık bir mesajdır. Her biri, ezenlerin şiddet sarmalını derinleştirmek, yeni güç ilişkileri yaratmak, kendi varlıklarını ve politikalarını meşru kılacak, oyunu kurallarına göre oynayacak “kinli ezilenler” yaratmak için bizzat kendilerinin ifşa ettiği katalizörlerdir.
Egemen Kürt siyasasının dün itibariyle başlattığı ve ilkesel olarak demokratların desteklediği “sivil itaatsizlik” sürecini de bu perspektifle değerlendirmek gerektiği düşünüyorum.
Egemen pedagojinin şiddet öğretisi, zulüm vesikalarını, ancak şiddetin devreden çıkartılması noktasında meşruiyeti olabilecek devrimci şiddeti, silahların sustuğu dönemde başlatmak için gerekçe olarak kullanmakla bozulamaz. Söz konusu delillerin ifşasındaki yegâne amaç, çatışmasızlık, yüzleşme, şeffaflaşma ve bir adım ötesinde barışın tahsisidir.
Yoksa Gandi’nin müdafaa durumundaki zorunlu şiddeti bile asgari seviyede meşru gördüğü sivil itaatsizlik yöntemini kullanarak bölgede girişilen bu eylemin dağdaki silahlı güçlerin gölgesinde sembolik kalması dahası “komik” olması işten bile değildir.
Gandi’nin Buda öğretisindeki “Öfkeniz yüzünden cezalandırılmayacaksınız, öfkeniz tarafından cezalandırılacaksınız” sözlerinin ışında geliştirdiği ve sivil itaatsizliğe atıfta bulunan BDP’nin bu dönüştürücü eylemi, “yatay şiddetle” de felce uğratılmadan, nasıl sağlıklı bir zemine çekilebilir? Ezilenler olarak bu sorunlu “varoluşsal dualitemizi” hangi yollarla aşabiliriz, somut örnekler üzerinden de giderek konuşmaya devam edelim derim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019