Ahmet TAKAN
7 Mart 2002... İstanbul'da Harp Akademileri'nde düzenlenen bir seminerde Prof. Dr. Erol Manisalı'nın sunumu üzerine dönemin MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç söz almış, "Türkiye, ABD'yi göz ardı etmeden, Rusya ve İran ile ilişkileri geliştirmelidir" demişti. Kılınç'ın bu çıkışı Türkiye'de adeta deprem etkisi yaratmış, "Türkiye eksen mi değiştiriyor?", "Avrasyacılık" tartışmalarını başlatmıştı.
S-400 krizi gölgesinde, Savunma Bakanlığında, ABD heyeti ile Suriye'de güvenli bölge pazarlıkları devam ederken o tartışma bir kez daha güncellendi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11'nci Büyükelçiler Konferansı'nda "Yeniden Asya" açılımını ilan etti. AKP iktidarından gelen bu çıkış, "Türkiye'nin eksen"i tartışmalarını yeniden alevlendirdi. 2002 yılında Kılınç'ın sözleri üzerinde "acaba bu bir devlet politikası mı" diye çok durulmuştu. Şimdi aynı soru, AKP iktidarının çıkışın gerçekçi olup olmadığı ile birlikte tekrar soruluyor.
Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ile uzun bir telefon söyleşisi gerçekleştirdim. Kılınç, bugün de büyük tartışmalara yol açacak çarpıcı açıklamalarda bulundu YENİÇAĞ'a. Değerlendirmelerine şöyle başladı Kılınç;
"O günkü konu tamamen Türkiye'nin çevresinde bir güvenlik kuşağı nasıl oluşturulabilir genel çerçevesi içerisindeki görüşmelerdi. O görüşmelerde de AB, NATO, Türkiye'nin çevresindeki ülkeler hepsi irdelenerek ne yapılabilir konuşuluyordu. Panelin birisinde AB ile ilgili Türkiye'nin ilişkileri konuşulmuştu. O panelde varılan sonuç Türkiye'nin AB'ye alınmayacağı, bir şekilde oyalandığı şeklindeydi. Ben de ona aynen katıldığımı söyledim. Fakat bu arada 'Türkiye çevresi ile iyi ilişkiler içerisinde olmak koşuluyla, güvenliğini sağlayabilir çerçevesi içerisinde Rusya ile hem hudut değiliz şimdi belki ama arada başka ülkeler var, fakat yine de o ülkeler çevresinde bizim yine Rusya ile hem hudut gibiyiz aslında. İran mümkünse' dedim. Çünkü İran kuşkuluydu rejimi itibariyle çok fazla sokulganlık ya da birliktelik mümkün değildi İran ile ama yine de ticari ilişkiler en azından veya güvenlik açısından çevremizdeki ülkelerle iyi ilişkiler kurmanızın faydaları açısından ben böyle bir girişimde bulunmuştum. Tabi yorumlar çok değişik şeylere vardı. Alternatif kabul edildi benim söylediğim. Ben alternatif şey yapmadım. Ben bütünleyici unsurları dile getirmiştim.
Şimdi ne oluyor?
Şimdi durum çok karışık. Çünkü, devletimizin tutumu, bölge ülkeleri ile olan ilişkilerimiz bambaşka karmaşa. Amerika'nın Türkiye'ye karşı bir takım hasmane tutumları var. Zaten hiçbir zaman dost olmamıştır. O ayrı ama işte bu S-400 konusu arkasından F-35'lerin verilmek istenmeyişi ve hepsinden önemlisi Suriye'nin kuzeyi bizim güney bölgemiz, bu konudaki şeylerimiz uyuşmuyor. Amerika'nın beklentileri ile Türkiye'nin beklentileri uyuşmuyor. Ama Türkiye zaten başlangıçtan itibaren Amerika ile olan ilişkilerini kendi ulusal çıkarları çerçevesine oturtamadı. Amerika'nın bölgedeki, Ortadoğu'daki tamamen yıkıcı, kendini ekonomik açıdan kendisine bağlı unsurlar yaratma sevdası bizimkiler tarafından başka türlü yorumlandı, onun eş başkanı olundu bilmem ne oldu. Hal öyle olunca Amerika'nın Türkiye üzerindeki veya bölge üzerindeki beklentileri iyi değerlendirilemedi. Bu itibarla da bugüne gelindi. Bugün artık Suriye'nin kuzeyinde Amerika'nın vazgeçemediği ve belki orayı büyük bir ihtimalle bir atlama taşı gibi kullanmak istediği bir tutumu var. Dolayısıyla Türkiye sıkıştı. Türkiye bu saatten sonra nereye yalpalarsa yalpalasın ulusal çıkarlarımızı çok fazla koruyacak bir yapıda değil. Yani, benim kişisel görüşüm bu ama bilemiyorum tabi, iki süper güç arasında bir o tarafa bir bu tarafa bir takım tavırlar almak bir gelişmekte olan ülkeye çok fazla manevra sahası da bırakmaz ve de birinden kurtulursunuz öbürünün kucağına düşersiniz. Ama Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada bu şekilde birinden kurtulup öbürünün kucağına düşmek değil, her iki güce de eşit mesafede kendi ulusal çıkarları çerçevesinde ilişkiler kurmak olmalıydı. Maalesef gidişatımız pek parlak değil. Ne tarafa döndürürlerse döndürsünler yönlerini şu andan itibaren Türkiye'nin son dönemdeki siyasi tutumu maalesef büyük açmazlara, çıkmazlara sebep olmuştur. Benim şahsi görüşüm budur.
- Dışişleri Bakanı, bu çıkışı neden yaptı?
Yani tabi bunlar bir takım beklentiler nedeniyle... Hem bir gözdağı vermek hem bak o tarafa doğru dönersem şu olur bu olur gibilerden. Yani sizin içinde bulunmuş olduğunuz NATO paktından bilmem neden ayrılmanızın size çok büyük bir yarar getirebileceğini düşünmek tam manasıyla saçmalıktır. Kurulmuş bir denge var bir düzen var. O düzen içerisinde siz batı dünyası ile yine batı dünyasından beklediğiniz demokrasiye daha fazla geçebilme imkânlarını elinizden tamamen bırakmış olursunuz ki bunlar yanlış şeyler. Dış siyasette ani çıkışlar, büyük zikzaklar, makas değiştirmeler bunların ileriye dönük büyük fayda getirebileceğini söylemek yanlıştır.
- Amerika ile yapılan pazarlıklara, S-400, F-35 krizini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hepsi birbirine bağlı aslında. Birini diğerinden ayrı düşünmek mümkün değil. Genel tutuma baktığınız zaman Amerika'nın Türkiye'ye bakışı, bizim onlara bakışımız son derece muğlâk, son derece karmaşa bir durumda. Belki yine aynı hani caydırma veya karşı tarafa bilmem şey göstermek suretiyle siz güneyde Amerika'nın vazgeçmek istemediği bazı mesafe açısından veya tutum açısından bütün bunları sırf belki caydırırım veya belki biraz taviz koparırım babında yapılan şeyler. Bunlar artık kökleşmiş siyasi tutumlar içerisinde pek fazla kale alınacak hususlar değildir. Herkes her şeyin nasıl yapılacağından, neler yapılabileceğini, neler yapılmayacağını değerlendirebilir. Biz, Amerika'ya karşı 1 Mart'ta alınan Millet Meclisi'nin kararı sonrasında bir defa bizi idare edenler tuttu Silahlı Kuvvetleri suçladılar. 'Silahlı Kuvvetler bilmem şey yapmadı dolayısıyla 1 Mart tezkeresini geçiremedik' babında. Amerika o günden sonra Silahlı Kuvvetler'i kendisine hedef aldı, başımıza çuval geçirdi, bilmem ne halt etti, ondan sonra böyle saçma sapan şeyler Amerika'dan geldi. Dolayısıyla Amerika ne Türkiye'nin ne hiçbir devletin gerçek dostu olur. Gerçek çıkarları çerçevesinde ilişkiler yürür. Bu itibarla bugünden siz dirsek gösterseniz, şöyle yapsanız böyle yapsanız karşı taraf sizin ne imkânınızın olup olmadığı manevra sahanızın ne kadar olup olmadığını çok iyi takdir ediyor ve ona göre hareket ediyor.
- S-400'lerin alınmasını doğru buluyor musunuz?
Bir defa karar verilmiştir, evet alınması gerekir, bu artık sizin için namus meselesi olmuştur. Bir tutum yani bundan vazgeçtiğiniz zaman siz bütün kredinizi her şeyinizi kaybedersiniz. Bir, bundan vazgeçilemez. İkincisi, eğer NATO çerçevesinde gerçekten Türkiye topraklarını hava savunmasını sağlayacak bir unsur elimizdeyse NATO bundan müşteki değil bundan memnun olması lazım. Siz NATO'nun imkânlarını kullanmıyorsunuz, kendi imkânlarınızla hatta imkânları zorlayarak böyle bir sistem alıyorsunuz ve NATO toprağını koruyorsunuz. Bu saçma bir durum değil aslında ve de Amerika'dan almak istediğimiz sistemleri vermediklerine göre o günkü koşullarda bunu bizim almamız kadar doğal hiçbir şey olamaz. Ama bütün bunların temelinde ekonomi çıkarları yatıyor. Amerika'daki silah üreticiler, roket firmaları bunların bastırması ile hala Türkiye'ye sen al da bunu kullanma bilmem ne yap, ben sana öbür sistemi vereceğim gibi oyalamalar var. Bütün hepsinin temelinde milyar dolarlık satış var, niye Amerika'dan yapılmadı da Rusya'dan yapıldı şeklindedir.
Kaynak Yeniçağ: "Birinden kurtulursunuz, öbürünün kucağına düşersiniz" - Ahmet TAKAN
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2021
10.11.2021
13.10.2021
12.10.2021
9.09.2021
31.08.2021
4.08.2021
13.07.2021
6.07.2021
2.07.2021