Akın ÖZÇER
Birleşik Krallık’ın (BK) AB üyeliği hakkındaki referanduma günler kala, olası bir ayrılığın (Brexit) siyasi ve ekonomik sonuçları üzerindeki tartışmalar sürüyor. Perşembe günü (16 Haziran) yayımlanan anketler referandumu Brexit yanlılarının yüzde 52 (Survation) ya da 53 (İpsos-Mori) gibi yüksek bir oranda kazanacağını gösteriyordu. Jo Cox cinayetinden sonra anketlerde bir dengelenme olduysa da, dünyanın 5. büyük ekonomisinin AB’den ayrılması hâlâ ciddi bir olasılık.
Avrupa Ekonomik Topluluğu‘na (AET) üyelik başvurusu iki kez Fransa’nın vetosuna takılmış olan BK’nın, AB içinde Avro ve Schengen bölgeleri dışında kalarak esnek bir bütünleşmeden yana tutum izliyor olması nedeniyle, Birlik ‘ten ayrılmayı öngören Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işletmeye kalkışan ilk üye olması şaşırtıcı değil aslında. BK’da iktidar partisinin muhafazakâr kanadı Tories başta, AB’ye sıcak bakmayan önemli bir toplum kesimi hep oldu. 1973’de AET üyesi olan ülkede sadece iki yıl sonra, 5 Haziran 1975’te Topluluk içinde kalıp kalmama konusunda referandum düzenlendi. O referandumu yüzde 67 oranında AET yanlıları kazanmıştı ama 1979’da iktidara gelen ve ardı ardına üç dönem başbakanlık yapan Demir Lady Margaret Thatcher “paramı geri istiyorum” (I want my money back) sloganıyla AET bütçesine alınandan fazla katkı yapılıyor olmasına karşı çıkarak “eurosceptique” kesimin sözcülüğünü üstlenmişti bir bakıma.
2007’de Muhafazakâr Parti’nin başına geçen David Cameron dönemin başbakanı Gordon Brown’ın 2009’da BK adına imzaladığı Lizbon Anlaşması’nı halkoyuna sunmayı vaat etti. Bu vaat Cameron’ un 2010 seçimlerini kazanmasıyla gündemde kaldı. Geçen yılki seçimlere de aynı vaatle giden Cameron, Brexit referandumu tarihini belirledikten sonra Brüksel’den AB’de kalmaktan yana kampanya yürütmek karşılığı bazı ödünler koparmayı başardı. Doğu Avrupalı göçmenlere yapılacak sosyal ödemelerin geçici bir süre kısıtlayıcı ölçütlere tabi tutulması, ulusal parlamentoların nitelikli çoğunlukla (yüzde 55) sözleşmelerin uygulanmasını askıya alabilmesi gibi ödünler Başbakan Cameron’u tatmin etti belki ama anketlere bakılırsa halkın ikna olduğunu söylemek güç.
Sandıktan Brexit çıkarsa
23 Haziranda BK’nın AB’den ayrılma seçeneği kazanırsa, ayrılığın fiilen gerçekleşmesi bir süre alacak. Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesi, ayrılığın Brüksel ile varılacak bir anlaşmanın sonunda hayata geçmesini öngörüyor. Bu anlaşma AB’den ayrılacak üyenin AB ile gelecekte kuracağı ilişkileri de göz önüne alarak ayrılığın usul ve yöntemini belirleyecek. Anlaşma daha sonra Avrupa Parlamentosu’nun (AP) onayına sunulacak ve Konsey’in kararıyla yürürlüğe girecek.
AB’den daha önce hiçbir üye ayrılmadığı için bu konuda belirlenmiş bir usul yok ve izlenecek yol da oldukça uzun ve bulanık görünüyor. Uzmanların görüşü, Konsey’in BK ile anlaşmanın müzakeresini olasılıkla Komisyon’a havale edeceği ve Komisyon’un da müzakereleri BK’nın atayacağı Brexit ile görevli bir kişi, tercihan bir bakan ile yürüteceği yönünde. Söz konusu 50. madde müzakereler için azami iki yıllık bir süre öngörüyor. Bu süre içinde anlaşmaya varmak mümkün olmazsa, BK’nın tek yanlı olarak AB’den çıkabileceği kabul gören bir seçenek. Ama bunun nasıl olacağını ve öncelikle BK ve AB için hangi sonuçları doğuracağını ayrıntılarıyla bilebilmek mümkün değil.
BK için olası sonuçları
Bu konuyla ilgili son yazımda (http://www.serbestiyet.com/yazarlar/akin-ozcer/brexit-ve-iskocya-faktoru-681306) Cameron hükümetinin Brexit’ in BK ekonomisine vereceği olası zararları grafiklerle ortaya koyan 202 sayfalık raporundan söz etmiştim. Raporun özetle AB üyeliğinin BK ekonomisine iki düzeyde yararlı olduğunu ortaya koyduğunun altını çizmiştim: “ birincisi, üyelerle serbest ticareti kolaylaştırıyor, ikincisi de AB’den olduğu kadar AB dışındaki ülkelerden yatırımları da teşvik ediyor olması. “ Raporun sonuç olarak, “Brexit yanlılarının iddialarının tam aksine, AB dışında kalmanın Britanya vatandaşlarının yılda ortalama 4300 pound (17.200 TL) gelir kaybına uğrayacaklarını ortaya koyduğuna” ayrıca dikkat çekmiştim.
Hükümetin raporundan sonra, Brexit’ in özellikle BK’nın başta ekonomik alanda olmak üzere ulusal çıkarlarına aykırı olduğunu söyleyenler, yazanlar çizenler çok oldu. Hatta tartışmaya Amerikan Merkez Bankası FED Başkanı Janet Yellen bile dâhil oldu. IMF ve G7’den de uyarılar geldi. Brexit’ in BK’ya ekonomik zararının şu sırayı izleyeceğini ileri sürenler oldu: ilk aşamada Sterlin’ in hızlı bir değer kaybı olacak ki Brexit kampanyasının başından bu yana görülmeye başlandı. İkinci aşamada yabancı yatırımlar ve mali piyasalarda düşüş yaşanacak. Ardından emlak fiyatları düşecek, ülke resesyona girecek, işsizlik ve enflasyon patlayacak.
Brexit yanlısı kuruluşlar ise aksine BK’nın AB’den ayrılarak bütçesine hâkim olacağını ve ekonomisini düzlüğe çıkaracağını savunuyor. Her şeyin BK’nın AB ile yeni ilişkilerinin nasıl olacağına bağlı bulunduğunu öne sürüyor. Ama bunu AB ile uzun sürecek müzakerelerden önce kestirmek kolay değil. Dolayısıyla Brexit’ in BK için ilk ekonomik sonuçlarının olumsuz olması kaçınılmaz görünüyor.
Brexit’ in BK için önemli bir siyasi sonucu da olacak olasılıkla: İskoçya’da bağımsızlık referandumunun yinelenmesi. Yukarıda atıfta bulunduğum yazımda ayrıntıyla aktarmış olduğum gibi, İskoç Milli Partisi SNP (Scotish National Party) Başkanı ve İskoçya Başbakanı Nicola Ferguson Sturgeon BK’nın AB içinde kalması yönünde kampanya yürütüyor. Eğer BK genelinde Brexit, İskoçya’da ise AB’de kalma seçeneği kazanırsa, yeniden referanduma gideceklerini açıkça söylüyor. AB’nin geleceğini de ilgilendirdiği için bu konuyu aşağıda geliştireceğim.
AB için olası sonuçları
İkinci büyük ekonomisinin üyelikten ayrılması, Konsey Başkanı Donald Tusk’un belirttiği gibi, AB için “gerçek” bir risk. Ama AB için nasıl sonuçları olacağını kestirmek o kadar kolay değil. Kriz içindeki Yunanistan’ın AB kurumlarının girişimiyle üyelikten çıkarılması (Grexit) bir ara gündeme gelmiş olsa da, Brexit’i aynı çerçevede değerlendirmek mümkün görünmüyor. Bu konuda birçok lider Brexit ’in kriz içindeki AB ekonomisi için bir deprem oluşturacağı görüşünde birleşiyor.
Paris I Üniversitesi ekonomi profesörlerinden Philippe Dessertine, Brexit ’in AB’ye orta/uzun vadedeki olumsuz etkisinin “çok ağır” olacağını savunuyor. AB’nin sonuç itibariyle dünyanın 5. büyük ekonomisinden, üç motorundan birinden yoksun kalmasının küçümsenemeyeceğini vurguluyor. OECD tarafından yayımlanan bir raporda da bu görüş savunuluyor. Rapora göre, Brexit ’in AB üzerindeki olumsuz etkisi, başta ortak pazarın tümüyle dengesini yitirmesi ve ardından Almanya lehine, Fransa aleyhine yeniden dengelenmesi yönünde olacak.
Bu görüşe karşı çıkan ve Brexit ‘in AB ve üyeleri için maliyetinin düşük olacağını savunan uzman kuruluşlar da var. Bunlardan biri olan Ekonomik Konjonktürler Fransız GözlemeviOFCE (Observatoire français des conjonctures économiques) AB ile Ada arasındaki serbest ticari ilişkilerin süreceğinden hareketle, AB içinde dikkate değer olumsuzluk yaşanmayacağı görüşünde. Konuyu bu noktadan ele alırsak, Brexit’le birlikte teorik planda dile getirilmekte olan “iki vitesli” Avrupa’ya doğru yelken açıldığını da tartışmaya açabiliriz elbette.
Kabul etmek gerekir ki BK’nın AB’den ayrılmasının sadece ekonomik değil siyasi sonuçları da olabilir. Brexit’in domino etkisiyle AB’nin sonunun başlangıcı olacağını öne sürenler de var belki ama bu tartışmayı o noktaya taşımak için henüz çok erken. Üye ülkelerin çoğunda mülteci akımının güçlendirdiği ırkçı, yabancı düşmanı ve daha da önemlisi AB karşıtı siyasi parti ve hareketler yükseliyor. AB’nin üyelerini ekonomik krizden koruyamamasının ve yeni üyelerde beklenen refah düzeyini sağlayamamasının da bunda etkisi var kuşkusuz. Ama buna karşın AB’nin iki motor ülkesi Fransa ve Almanya’da gelecek yılki seçimlerde siyasi dengeler bozulmadıkça, olası bir dağılmadan söz etmek şimdilik kolay değil.
Bununla birlikte, bir önceki alt başlıkta sözünü ettiğim İskoçya’nın bağımsızlık referandumu AB içindeki bağımsızlık talepleri bakımından bazı dengeleri değiştirebilir. 2014 referandumu bağımsızlık aleyhinde sonuçlanmışsa, bunun başlıca nedeni, İskoçların AB dışında kalmak istememeleriydi. AB kurumları, Katalan ve Basklar için olduğu gibi, İskoçlar için de, bir üye devletten ayrılmanın otomatik olarak Birlik dışında kalma sonucu doğuracağını defalarca vurgulamışlardı. Şimdi bunun tam tersi söz konusu ve yanıtlanması gereken soru da şu: Brexit nedeniyle yapılacak bir bağımsızlık referandumundan “evet” çıkarsa, İskoçya’nın AB’nin içinde kalması mümkün olabilir mi?
Romaric Godin’in önceki gün La Tribune’de yazdığına göre, AB ile BK arasındaki ayrılma müzakereleri iki yıl süreceğinden bu mantıken mümkün belki ama bunu düzenleyen bir hukuki çerçeve henüz yok. Buna karşılık yanıt bekleyen sorular çok: bir kere BK, tam AB’den ayrılmışken İskoçya’nın petrolünden ve milli bütçeye katkısından vazgeçer, 2014’te yaptığı gibi, referandumun sonucuna uymayı taahhüt eder mi? İskoçya tek yanlı bağımsızlık ilan edip, AB’ye başvurur, bu başvurusu kabul edilir mi?
Tek yanlı bağımsızlık ilanlarıyla üyelik yolu açılırsa, İskoçya’yı Katalunya ve Euskadi’nin izleyeceğini biliyoruz. Dolayısıyla AB’nin İspanya’nın vetosuyla bu yolun açılmasına karşı çıkacağını da… Peki, ama o zaman AB’den ayrılan üyelerin tek yanlı bağımsızlık ilan eden bölgelerinin üyelik başvurularının kabul edilmesine ilişkin bir içtihat mı oluşacak? Tersten okunduğunda, böyle bir içtihat, üyelere AB içinde kalmaları için ilave bir gerekçe mi oluşturacak?
Brexit, görüldüğü gibi, daha sandıktan çıkmadan cevabı bilinmeyen, ayrı tartışma konuları olan birçok soruyu akla getiriyor. Brexit’in sadece BK ve AB’nin değil, dünyanın geleceği üzerinde önemli etkileri bekleniyor ki AB’den yana ve ırkçılık karşıtı görüşleriyle tanınan bir siyasetçi, medeni bilinen bu ülkede güvenliği yeterince sağlanamadığından “gözü dönmüş” bir Neonazi katil tarafından öldürülebiliyor. Daha da kötüsü cinayetin referandumdan Brexit karşıtı bir sonuç çıkması için yaptırılmış olduğu bile ima edilebiliyor.
2003’te bir başka medeni bilinen ülke İsveç’te AB yanlısı Dışişleri Bakanı Anna Lindht’in Avro referandumundan dört gün önce katledilmesi halkın sandıkta ortak para birimini reddetmesi sonucunu değiştirmemişti. O bakımdan Brexit’le ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapmak için 24 Haziranı beklemekte yarar var.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025