Ali BAYRAMOĞLU
Suriye Demokratik Güçleri’nin son açıklaması Suriye ordusuna entegre olmak yönündeydi.
Ama nasıl? Özerk bir konumla mı? Özerk konum içinde (muhtemelen adı değişecek) PKK’ya yakın YPG’nin ayrı bir yeri olacak mı? Türkiye, buna razı olacak mı? Suriye’nin kuzeyi, YPG’nin yaşam alanı için pazarlıklar sürüyor, görünen o.
Yeni bir döneme dair sorular da varlığını sürdürüyor. Bunların en önemlisi, Öcalan’ın bu koşullar oluşursa yapacağı muhtemel bir silah bırakma çağrısının, örgüt için kendini fesih mi yoksa yeni bir varoluş kapısını mı ifade edeceğidir? Kürt hareketinin siyaset yaparak biçim değişmesi Ankara sindireceği bir durum olacak mıdır?
Bu pazarlıklar ve sorular önemli.
Kürt hareketinin siyahlı ayağının mümkünse dönüşmesini, bu oranda tüm dokusunu, geleceğini ilgilendiren bir duruma işaret ediyorlar. Türkiye’de Kürt meselesinin temsili ve seyri işin bu yanıyla yakından ilgili. Böyle bir dönüşüm, tüm Kürtlerin Irak, Suriye ve Türkiye’de Kürt varoluşu ve sorunu bakımından yeni dengeleri ifade edecektir, buna şüphe yok.
Bu gelişmeler, sonuç verip vermeyecekleri belli olmamakla birlikte hafife alınacak, kimilerinin yaptığı gibi iç siyaset hesaplarıyla açıklanacak gelişmeler değildir.
Adına, ister çözüm ister barış, ister başka bir şey densin, Bahçeli’nin başlattığı, Öcalan’ın olumlu yanıt verdiği açılım hamlesinin gittiği istikamet ana budur.
Ama…
Evet, bu işin bir de “ama”sı var…
Şimdi zamansal bir sıçrama yapalım…
Bir an için varsayalım ki, Kürt örgütü silahı bıraktı ve Kürt hareketi tümüyle siyasete evrildi ve taleplerini siyaset yoluyla dile getirmeyi benimsedi.
Bu, iki “şey” ima edecektir.
Bir. Silah sorunu ile Kürt sorununun aynı ve tek “şey” olmadığını; diğer bir ifadeyle Kürt meselesinin varlığını sürdürdüğünü...
İki. En azından şiddet eğilimlerinin tekrar baş göstermemesi, Kürtlerin taleplerini dile getirebilmeleri ve bu istikamette örgütlenebilmeleri için “demokratik siyaset” ortamının varlığını…
Silah bırakma ilk hususun kabulünü, ikinci hususun ise hayat bulmasını birlikte getirir mi?
Umut budur, ama yanıt bir çırpıda, ne yazık ki “evet” olamıyor…
Nitekim ülkenin başka bir cephesinde olan biten ortada…
Resmi siyasetin taşıyıcısı haline gelen yargı üzerinden baskı iklimi her geçen gün artıyor.
Bu artışın üç yönü var. 1. Muhalefeti boğmak. 2. Eleştiriyi kısmak, 3. Kürt talepleri tartışması ve temsilini kriminalize etmek.
Yasal ve meşru Kürt hareketi üzerinde, hatta alternatif Kürt politikası, çalışması, araştırması üzerinde görülmemiş bir baskı var. Son yapılan HDK operasyonunda gözaltına alınan isimler ve niteliklerinin gösterdiği, Kürt sorunuyla teması olan kişileri bile hedefe koymasıdır.
Umutlara oranla çelişkili görünüm ortada..
Mevcut açılım koşullarda, siyasi iktidarın, otoriter politikasını değiştirmesi beklenmese bile, bu politikayı bu denli kesifleştireceği akla gelmezdi.
Baskı ortamının artmasının nedeni, milliyetçi tepkileri ön almak için midir, bilinmez, ama gerekçe ve mantık ne olursa olsun, yaşanan eşyanın tabiatıyla uyumlu değildir.
Sorunu silahtan ibaret sanan iktidar saflarına şunu hatırlatmak da fayda var.
Ana dilde eğitim, yerel yönetimlerde güçlenme veya yerel demokrasi bu ülkede , sistemin parçası haline gelmiş kimi gruplar dışında, Kürdün kökenli farklı düzey ve biçimlerde paylaştığı hassasiyetlerdir. Bunlar olduğu yerde duruyor.
Yok saymanın ürettiği toplumsal zemin de öyle: Göç, kentlere yığılma, işsizlik, çocuk emeği, kırsal alanın çoraklaşması, bu zeminin temel unsurları. Daha birkaç yıl önce, Diyarbakır’da, “ortanca yaş” 22,2 ile nüfusun yüzde 53’ünü çocuklar oluşturuyordu. Erkeklerin yarısı 17 yaş, kadınların yarısı 18 yaş altıydı.
Bunu görmesiniz bile görenleri, yeni bir hamlenin asgari koşulu engellemeyin.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025