Ali BAYRAMOĞLU
AK Parti'de anayasa hazırlıkları başladı.
Ortada şimdiden iki soru var.
1. AK Parti'nin siyaset anlayışı ve siyaset tarzı anayasaya nasıl ve hangi ölçüde yansıyacaktır?
2. Kasım seçimlerinden bu yana, artan oranda Beştepe merkezli hükümet etme tarzı anayasada nasıl bir karşılık bulacaktır?
İlk soruyla başlayalım...
Önce, nedir, AK Parti'nin siyaset anlayışı?
AK Parti'nin siyaset anlayışı, daha ilk gününden itibaren, o dönemlerde de birçok kez dile getirdiğim gibi, “arz” ve “takdir” üzerine kurulu bir anlayıştır. Bu anlayışta, “talep” siyasetçinin doğrudan temsil ettiği, yani bir eğilimin, bir kimliğin temsili üzerinden statik bir durumdur. Nitekim AK Parti'de “taleplerden hareketle ve taleplerle etkileşim içinde siyasi karar alma” gibi bir gelenek yoktur. Gücünü temsilden alan, takdir edilerek sunulan hizmetler vardır.
AK Parti'nin siyaset anlayışının ikinci temel özelliği, toplum hayatının farklı alanları arasında kurduğu ilişki ve hiyerarşi sistemidir. Bu anlayışta sivil toplum, kültür, ekonomi, bilim, siyaset gibi alanlar arasındaki ilişkiler bir hiyerarşiye oturur. Bunlar arasından “siyaset” hem güç, hem değer, hem tayin edici unsur olarak bu hiyerarşinin tepesinde bulunur. Bunun anlamı, siyaset karşısında diğer alanların özerkliğinin son derece sınırlı olmasıdır.
Siyasetin hükümranlığının referansı ise ilginç bir şekilde toplumsal meşruiyettir. Zira, AK Parti siyaset algısı, evrensel değer, hukuki norm, toplumsal irade gibi farklı meşruiyet kaynakları arasında, toplumsal olanı yegane kaynak olarak görme eğilimdedir. Meşruiyet, o zaman, doğal olarak çoğunluk fikriyle ve meşruiyeti temsil eden ile meşruiyet kaynağı arasındaki aynılaşmayla, örneğin “lider millettir”, “organik lider” gibi vurgularla karşımıza çıkar.
Bu anlayış, en genel ifadeyle, tipik ataerkil siyaset anlayışıdır.
Ancak sadece bir anlayıştan değil, aynı zamanda bir uygulamadan söz ediyoruz.
2002'den 2016'ya uzanan AK Parti iktidar deneyimi, bu anlayışın devlet ve sistem işleyişi açısından etkili olmasını beraberinde getirecektir.
Siyasetin hegemonyasından siyasetin tahakkümüne giden bir pist açılacak, idare ve yönlendirme açısından ekonomi, kültür, toplum, basın, yargı, üniversite, kendi dinamiklerinden koparak, “siyaset” ve “siyasi iktidar” karşısında tam bağımlı hale gelecektir.
Bu siyaset anlayışı, AK Parti'nin sosyolojik ve ekonomik olumlu hanesi yanında, sürekli uyardığımız, bugün artık belirleyici hale gelen olumsuz hanesini oluşturdu.
Nitekim zaman içinde, “temsil-meşruiyet-hükümran siyaset”zinciri, kurum ve yapıların doğal özerk işleyişlerine müdahale ederek, bunların içerdiği karşılıklı denge ve denetim mekanizmalarını bozarak Türk siyasal sisteminin eksik kurumlaşma halini, biraz daha aşağıya çekmiştir.
Bu durumun ciddi başka bir sonucu daha var: Kurumsallık ve kolektif işleyiş karşısında kişi gücü ve iktidarını öne çıkarmak... AK Parti bünyesindeki “iktidarın kişiselleşmesi” eğilimi, iradi bir durum olmak kadar, bu anlayışın da bir sonucudur.
Şimdi sorduğumuz ilk soruya dönelim.
Bu anlayış AK Parti anayasa metnini ne denli ve nasıl etkiyecektir?
Bu önemli konudur.
Taha Akyol'un bir süredir üzerinde durduğu egemenlik meselesi buna bir açık örnek. Akyol, son yazılarında, Türk anayasalarına göre (aslında hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkesini esas alan tüm anayasalara göre) milletin egemenliğinin yasama, yürütme ve anayasal yargı organları eliyle kullanıldığını hatırlatıyor. AK Parti'nin bunu, “millet egemenliği sadece seçtiği temsilciler aracılığıyla ve halk oylamasıyla kullanır” şeklinde değiştirmek istediğinden söz ediyor. Böyle bir değişiklik “egemenlik kullanımını meclis çoğunluğuna indirgenmesi anlamına gelir” demeye kalmadan, Başbakan Davutoğlu daha bir kaç gün önce, “Anayasa Mahkemesi millet egemenliğini kullanamaz” diyerek, bu endişeleri teyit ediyordu.
Devamı yarına...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025