Ali Saydam
Bütün kabahat, ona bu görevi verenlerde…
Meltem Hanım'ın bu tür bir davranış sergileyeceğini önceden tahmin etmeleri gerekirdi. İnsanı tanımak demek, onu okumak demekse, Meltem Hanım’ın sadece siyasi görüşüyle mutabık olmadığı için, karşısındaki kişinin selamlaşmak üzere uzattığı eli geri çevirebileceğini, ‘Allah’ın selamını kuldan esirgeyebileceği’ni ‘okumaları’, öngörmelerigerekirdi.
Ayrıca bu festivalden geriye filmlerin, sanatçıların performansından çok böyle bir saygısızlığın kalacağını da hesaba katmak gerekirdi. Nasıl yıllar önceki magazincilerin gecesinden akıllarda Ahmet Kaya’ya karşı yapılmış kötü tezahürat ve fırlatılan bir çatal kalmışsa, Adana Film Festivali’nden de Meltem Cumbul’un sergilediği saygısızlık kalacaktır.
Kısaca hatırlayalım: Adana Film Festivali final akşamında yapılan ödül töreniyle son buldu. Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende sunuculuk yapan Meltem Cumbul, sahnede kendisine elini uzatan Yönetmen Semih Kaplanoğlu’na karşılık vermemiş; elini geri çekip sırtını dönmüş. Salonda bulunanlardan bazıları da ayağa kalkıp olaya tepkilerini dile getirmişler.
Bu durumdan hicap duyması gereken kişinin Meltem Hanım olamayacağı, hanımefendinin açıklamasında karşılığını bulmuş. Bizce asıl hicap duyması gereken kişiler, festivalin organizatörleridir. Tv’de canlı yayın sorumluluğu verilirken nasıl kılı kırk yararlarsa, böylesi bir organizasyonda da benzer bir titizlik ve duyarlılıkla hareket edilmeliydi.
Meltem Cumbul Hanım'ın yaptığı saygısızlığın arkasında durması da beni şaşırtmadı. Yıllar öncesinden, 90’lı yıllardan, İngiltere’den Türkiye’ye ilk kez geldiği günlerden kendisini tanırım. Davranışı duruşu bellidir. Kendi içinde de tutarlıdır. Yani hani Anglosaksonların deyişiyle ‘unpredictable’ (ne yapacağı önceden kestirilemeyen, her an herşeyi yapabilen) biri değildir. Ancak ‘öteki’ anlayışını da hayatının her anında gözlemlemek mümkündür.
Yani onun bu davranışı, onu tanıyan pek çok kişi için sürpriz değildir.
Yönetmen Semih Kaplanoğlu da sosyal medyada zaten hanımefendiyi hiç muhatap almadan şu açıklamayı yapmış: “Adana Film Festivali’nde sahnede maruz kaldığım kabalığın ardından bizi yalnız bırakmayan sanatseverlere ve dostlara teşekkürler...”
Bir sunucu, bir moderatör, bir ‘MC’ (master of ceremony), kesinlikle kendi duygularını ve dünya görüşünü işin içine katamaz. Seçilmiş davranış sergilemek durumundadır. Çünkü o geceye, o etkinliğe gelenler birinci derecede onun için değil, sunduğu etkinlik ve kişiler için gelmişlerdir. Mesela benzer bağlamda futbol maçına da hakemi seyretmeye gitmeyiz.
Peki insan ne zaman bu sınırları zorlar? 1. Kendisini bizzat (biraz da haksızlığa uğramış olduğu inancıyla) büyük bir star olarak görüyorsa. 2.Büyüdükçe küçülmeyi bilmiyorsa. 3. Yaptığı işi değil daha çok kendini önemsiyorsa…
Meltem Hanım'ın açıklaması, hiç de öyle “Şecaat arz ederken merd-i Kıpti sirkatin söyler” türü bir konumlanma, davranış ya da dil sürçmesinden dolayı bir özür niteliğinde değil. Bakın ne demiş:
“Eşitler arası bir selamlaşma ve yakınlaşma ritüeli olan el sıkışmayı; kendinden olmayanları ötekileştirenle, fakiri zengine böldürenle, güçlüleri tutup zayıfları hor görenle yapmayı reddediyorum. Yüreğime ve sevgiye düşman olanla, gözlerim ve ellerim dost olamaz”.
Buradaki soru şu: O ödül gecesinde kimlerin sahnede olabileceği, ayrıca Semih Bey’in şahsının adı, aylar öncesinden biliniyordu. Buna rağmen görevi neden kabul etmiş Meltem Hanım acaba? Canlı yayınları, ödül gecelerini slogan atmak, ucuz protestolar sergilemek için kullanmak, son derece demode ‘toplumsal jestus’tur. Bile bile izinsiz miting yapıp durduk yerde kolluk kuvvetleriyle çatışmak gibi…
Siyasi söylemini hayata geçireceği onca yer varken, gidip bir belediyeyi zor durumda bırakacak numaralara tenezzül etmek, kendisine iş vermiş olanlara karşı vefasızlık ve vicdansızlık yapmak, hiç yakışmamış Cumbul’a.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019