Ali Türer
Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliğini değiştiriyor. İlköğretimin 4+4+4 şeklinde yeniden düzenlenmesi, “Ben yaptım oldu” mantığı içinde getirilip yasalaştırılınca, eğitim kamuoyunda bu hoşnutsuzluğa yol açtı. Bu hoşnutsuzluğu yatıştırmak için olacak bu sefer Milli Eğitim Bakanlığı geliştirdiği yeni Orta Öğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı’nı görüş almak için “paydaşlarına” yollamış.
Olacak şey değil! Paydaşlardan bazıları hemen tasarıyı basına yetiştirmişler. Bakan bir kızdı, bir kızdı. Efendim gönderilen belge adı üstünde taslakmış; son şekli verilmiş gibi acımasızca niye eleştiriliyormuş.
Sadece bu olay bile bizi yönetenlerin, kafalarının nasıl işlediğini görebilmek için yeterli. Empati kurup bu zihniyeti anlamaya çalışmakta yarar var.
Osmanlı da padişah aynı zaman da en iyi inanan olarak Allah nezdinde toplumu temsil etme yetkisini elinde tutardı. Buna İslam hukukunda Velayet-i amme denir. Velayet-i Amme gereği halife topluluğun vasiliğini üstlenir, topluluğu gözetmek, kollamakla sorumludur. O nedenle padişah tabası karşısında Batıda olduğu gibi taraflardan biri değildir. Padişah ile kapıkulu, hocayla talebe, pir ile mürit, arasında Allah ile kul arasındaki ilişkiden kaynağını alan bir özel bir statüko bulunur. O yüzden Padişah fermanı, uygulamaları öyle ulu orta eleştirilemez. Hocanın, ustanın, pirin söyledikleri ve yaptıkları da eleştirilemez; gelenek bu.
O nedenle, böyle bir anlayış ve gelenek içinde kimliğini bulmuş, yetişmiş yeni yöneticilerimizden, adına “taslak” da deseler; bu taslağa yönetilen eleştiriler karşısında gösterdikleri tepkileri aldıkları eğitim gereği “normal” karşılamak gerekir.
Bunu anlıyoruz da; hazırladığınız taslağı ilgili sivil toplum örgütlerine niye yolluyorsunuz? Muska yapıp boyunlarına assınlar diye mi? Bu kafayla “taslak” mı hazırlanır. Bunu anlamıyoruz. Madem kamuoyunda tartışılmasını istemiyordunuz, eleştirilere tahammülünüz yok, yollamasaydınız. Basına yansıyacak, tartışılacak ki, eksik yanlış ne varsa ortaya çıksın. Tartışmalar sağlıklı bir yönetmeliğin ortaya çıkmasına yardımcı olsun. Bundan niye gocunuyorsunuz.
Fakat biz gene de zamanla kaynağını gelenekten alan bu tutumlarını giderek değiştireceklerini, çağdaş anlamda “normalleşeceklerini” umut ederek; taslakla ilgili görüşlerimizi dile getirelim.
Yönetmelik taslağı tüm liseleri kapsıyor. İmam hatip liseleri, meslek liseleri, fen liseleri, anadolu öğretmen liseleri gibi farklı lise yönetmelikleri ortadan kaldırılıyor. Taslakta olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilecek tek düzenleme bu.
Bu taslakla başarılı öğrencilere liseyi 3 yılda bitirme hakkı getiriliyor. 11. sınıf sonunda bütün derslerden başarılı olan, 100’lük sisteme göre en az 90 ve üzeri başarı puanı alan öğrenci 12’nci sınıfı okumadan mezun olabilecek. İyi de sormak gerekiyor. Erken mezun olan öğrenci 12. sınıfta verilecek bilgileri almadan mezun olacağına göre, bu bilgiler gereksiz miydi ki buna kapı aralıyorsunuz. 12. sınıftaki bilgiler gereksiz ise, bu sınıfta okuyacak diğer öğrencilerin günahı ne? Çıkabilirsen, çık işin içinden.
Ama işin aslı şu: Milli eğitim Bakanlığı demek istiyor ki; benim lisede verdiğim bilgiler, üniversiteye giriş sınavında öğrencinin başarılı olabilmesi için zaten yetersiz. Bari başarılı öğrencinin zamanını lisede boşuna tüketmeyeyim. Gitsin kendini nerede daha iyi yetiştirecekse zamanını orada değerlendirsin. Bence bakanlık burada doğru düşünüyor. Gerçektende üniversite iddiası olan öğrenci için lise sonda liseye gitmek zorunda kalmak zulüm. Çünkü öğrenci bir şey alamıyor, zamanını boşa tükeniyor. Bunu zaten biliyorduk, Ama bunun bakanlık tarafından da kabul edilmiş olması da ilginç.
Bir başka değişiklikte not sisteminde getirilmiş. Liselerde 0-44 geçmez not olarak düzenleniyor. Birinci dönem notu 35’in altında olan öğrencinin o dersten geçebilmesi için ikinci dönem 70 ve üzerinde not alması gerekecek. Birinci dönem 35 ve üstünde not alan öğrencinin ise geçebilmesi için ikinci dönem 45 alması yetecek. Yani birinci dönem bir dersten ortalaması 34 olan, ikinci dönem ortalaması 70 olsa bile kalacak. Diğer yandan birinci dönem bir dersten ortalaması 36 olan ikinci dönem ortalamada 45’i yakalarsa geçebilecek. Adalet mi bu?
Ancak değerlendirmedeki sıkıntılı bu durum, 7 dersten başarısız olanın sınıfta kalacağı şekilde bir düzenlemeyle bir ölçüde aşılmış. Yılsonu başarı puanı 50 ortalamayı geçenler, alttan altı başarısız dersi olsa dahi sınıf geçebilecek. Örneğin 12. sınıfta öğrencinin alt sınıflardan başarısız olduğu dört dersi var, birinci dönemde de iki dersten kaldı. Son dönem başarı ortalaması 50’nin üzerindeyse bütün kaldığı derslerden geçecek. Mezun olabilecek.
Bunun anlamı şu. Yeni Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliği bu haliyle yasalaşırsa liseden mezun olmak kolaylaşacak. Devlet öğrencileri mesleki eğitime yönlendirecek şekilde Üniversite Seçme Sınavı’nda sorulan soruların zorluğu oranında liseden mezun olmayı zorlaştıracağına, tam tersi bu yönetmelikle daha da kolaylaştırıyor.
Üniversite hedefi olsun olmasın öğrenci bir lise diploması alabilmek için liseye gelmeye devam edecek. Sonra da liselerden mezun ettiklerimizin büyük kısmı üniversite sınavında sıfır çekerek hayata atılacaklar. Artık bu vatandaşlara, işletmelerin devlet destekli ucuz iş gücü kullanmalarına fırsat veren meslek edindirme kursları ile sözüm ona bir meslek edindirmeye çalışacağız.
Üniversite hedefi olanlar ise maddi olanakları elverdiği ölçüde liseden nasıl olsa mezun olacaklarını bildikleri için; kendilerini yetiştirebilecekleri özel öğretim alanları araştıracaklar. Yani devlet, parası ve iddiası olana dershaneleri adres gösteriyor. Yeni yönetmeliğin anlamı kısaca budur.
Ha bir de, bu yönetmelikle geçmişte en fazla 26 kişilik olması gereken sınıf mevcudu 30’a çıkarılıyor. Eğitim literatüründe 25’in üzerindeki sınıf büyük sınıf olarak değerlendirir. Sınıf mevcudu bu oranın üzerinde arttıkça sınıfın fiziki koşulları (havalandırma, gürültü, oturma durumu) eğitimi sağlıklı sürdürmeyi zorlaştıracak şekilde kötüleşir. Öğretmenin öğrencileriyle tek tek ilgilenmesi, sınıfa hâkim olması, içine kapanık öğrencinin sınıfta kendini ifade etmesi zorlaşır. Ama zaten bu taslakla ortaöğretimin dershanelere havale edildiği bir biçimde ilan ediliyor. O nedenle sınıf mevcudunun böyle düzenlenmesinde de şaşılacak bir durum yok.
Gerçekten mesleki eğitimin önünü açmak; Mesleki kişilik sahibi vatandaş yetiştirmek mi istiyorsunuz?
ü Lisede okumayı özendireceğiniz yerde; üniversite seçme sınavı yerine, bu sınav güçlüğünde lise bitirme sınavı getirin.
ü Üniversiteler öğrencilerini lise bitirme sınavında başarılı olanlar içinden kendileri seçsin.
ü Mesleğe yönlendirmeyi ikinci kademenin sonunda başlatın. Lise birinci sınıftan itibaren her sınıfta yatay geçişlere izin verin. Koşulları elveriyorsa isteyen istediği meslek lisesine, okula geçebilsin.
ü Meslek liselerini çağın, ülkenin gerçeklerine, saptanan stratejik sektörlere, yörenin ihtiyaçlarına göre çeşitlendirin.
ü Mesleki yeterlilik standartlarını gerektiği gibi belirleyin. Her mesleği örgün eğitim içine alın, programa ve belgeye bağlayın.
ü Meslek okullarını İl Genel Meclisleri bünyesinde oluşturulacak ilgili alan temsilcilerinden oluşturulacak kurulların bünyesinde yeniden örgütleyin; bölge ihtiyaçları ile ilişkilendirin. Bu okulları esas olarak organize sanayi bölgelerinde kurun.
Bunu yapacak yerde, taslakta ortaya çıkan umutsuz, mevcut durumu kabul eden, kendini geliştirmeyi özel eğitim kurumlarına havale eden bir anlayışla Orta Öğretim Kurumları Yönetmeliğini “yinelemek” istiyorsunuz; öyle anlaşılıyor.
Ne diyelim, hayırlı olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.11.2025
6.09.2025
18.07.2025
12.06.2025
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024