Alper GÖRMÜŞ
Eski Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekili, Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında uzun bir dönem boyunca onun konuşma metinlerini yazan ekibin içinde yer almış olan Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, “Hiç yazasım yok” başlıklı yazısında, değinmek istediği konu başlıklarını sıralıyor, fakat bunların hiçbirini yazmaya elinin gitmediğini anlatıyordu...
Bu konu başlıklarından biri de “FETÖ ile mücadele”ydi ve Ünal onu da neden yazmadığını şöyle izah ediyordu okurlarına:
“FETÖ ile mücadeleyi yazayım dedim... ‘Kininizi diri tutun’ diyerek hatırlatma yapayım dedim… Mücadele sulandırılmasın, keyfileştirilmesin, kumpasa, karalamaya, tasfiyeye dönüşmesin diye uyarılar yapayım; suçun şahsiliğinden bahsedeyim, kardeşi FETÖ’cü olanın bakan, büyükelçi olabildiği, bunun da gayet tabii olduğu bir hukuk anlayışının herkese teşmil edilmesi gerektiğini söyleyeyim, öte yandan FETÖ’cülere daha düne kadar övgüler düzmüş, iş tutmuş kişilerin makamlardan uzak tutulması gerektiğini vurgulayayım, FETÖ ile mücadelede hâlâ suç-ceza orantısızlığı olduğunu, strateji eksikliğinin geleceğimiz adına ciddi bir tehdit olduğunu tekrar anımsatayım dedim… Yorulduğumu fark ettim, onu da yazmadım…” (Yeni Şafak, 20 Eylül).
Eskiden bu iş çok kolaydı
Aydın Ünal’ın “FETÖ ile mücadele”deki yanlışlıkları yazmaya elinin gitmemesinin bir nedeni, bu konunun artık Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’yi esirgeyerek ele almanın mümkün olmamasıyla ilgisi olabilir mi? Bence olabilir... Oysa “FETÖ ile mücadele”de yapılan yanlışları; örgüt liderleri ve darbeye fiilen katılanlar ile sempatizanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan hepsini aynı çuvala doldurma pratiğini eleştirmek eskiden ne kadar kolaydı...
Hükümete yakın yazarlar eskiden, ‘çuval’ uygulamasının ve benzeri garip yargı pratiklerinin doğrudan doğruya AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zora sokacağı varsayımından yola çıkıyorlar, oradan da “öyleyse bunlar, yargı içinden iktidarı zora düşürmeyi hedefleyen provokatif hamlelerdir” hükmüne sıçrıyorlardı.
Tutmayan birinci izah: Fail, yargı içindeki kripto ‘FETÖ’ mensupları
Peki, “Yargı içinden iktidarı zora düşürmeyi hedefleyen provokatif hamleler” kimin eseri olabilirdi?
15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonraki aylarda bu soruya “yargı içinde kalmış, ayıklanamamış kripto FETÖ’cüler” cevabı verilirdi.
Karar gazetesi yazarı Elif Çakır (o zamanlar ‘cezalı’ değildi, iktidar içinden bilgiler alabilen bir gazeteciydi), bu konudaki kuşkuların iktidar partisi içinde bile karşılık bulduğunu yazmıştı bir yazısında... Çakır’ın yazısına göre,
Başbakan Binali Yıldırım’ın AK Parti hükümetlerinde görev yapmış eski bakanlara verdiği yemekte, bu yöndeki kuşkular da dile getirilmişti. Elif Çakır’ın yemekten aktardığı bilgi ve onun üzerine bindirdiği kendi yorumu şöyleydi:
“(Yemekte) yargının içinde FETÖ davasını itibarsızlaştırmak isteyen yargıçlar olabileceğine dair kuşkular ifade edilmiş.
Bu son konu beni de zaman zaman düşündüren bir mesele.
Görüntüde FETÖ ile mücadele ediyormuş gibi yapıp, gerçekte ise bu önemli davada kasıtlı usül ve esas hataları yaparak toplum nezdinde bu davayı sulandırmak, bu davanın itibarının zedelenmesi için gerekli zeminin sağlanmasına hizmet edenler var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından hayati bir öneme sahip bu davada siyasi iradenin azami dikkat ve hassasiyet içerisinde olması gerekiyor. Tamam, yargıda 2010-2014 yılları arasındaki gibi güçlü değiller... Ancak yine de bu kez, yoğurdu yerken dahi üflemek gerektiğini düşünüyorum.
Bu kez yanlış yapma, ‘Pardon’ deme lüksümüz yok. Bu yapı giderayak, AK Parti’nin, hükümetin ve devletin içine dinamit koymaya kalkışmasın.” (Karar, 3 Eylül 2016).
Cemaat tutmadı, Kemalizm verelim...
Elif Çakır ‘olağan şüpheli’ Cemaat’in yargı içindeki kadrolarını işaret ettiğinde 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden henüz bir buçuk ay geçmişti; dolayısıyla öne sürdüğü tezin ‘saçma’ olduğu öne sürülemezdi... Fakat sonraki aylar (ve yıllar) içinde, yargıdaki sonuç alıcı temizlik operasyonları yaygınlaştığı halde ‘FETÖ yargılamalarındaki yanlışlar’ devam edince, bu tez inandırıcılığını yitirdi.
‘Yargıdaki kripto FETÖ’cüler’ tezinin yerine kısa bir zaman içinde ‘yargıdaki Kemalistler’ tezi ikame edildi.
Başlangıçtan bu yana zikrettiğim yanlışları müdanasız bir şekilde dile getiren, bu nedenle sık sık eleştirilen Star gazetesi yazarı Selahaddin Çakırgil, ‘Yargıdaki Kemalistler’ tezini şöyle dile getirdi:
“Halkımız, darbeye katılan asker, polis, yargıç-savcı, büyük parababaları veya Pensilvania Şeyhi’nin ‘İmam’ diye vazifelendirdiği tiplerin sür’atle yargılanıp en şiddetli şekilde cezalandırılmasını istiyor. Ama F.G’ye veya cemaatine hiç sempati beslemeyen nice çevreler, yapılan tutuklama operasyonlarında, ilgisiz- suçsuz pek çok kişilerin de yaygın şekilde tutuklanmasıyla ‘devlet terörü rüzgarı’ estirildiğinden ve bunun, Tayyip Bey’e karşı, Emniyet ve yargı kadrolarında yeniden iktidar vehmine kapılan eski kemalist -devletçi kesimlerce kurulmuş bir ince tuzak olduğundan ciddî kuşku duyuyorlar. Tabiatiyle, beklentiler de- eleştiriler de Tayyip Bey’e yöneliyor.
“Bu yöntemden derhal vazgeçilmeli ve darbeyle direkt ilgisi olmayan şüpheli kişiler karakollara münferiden davet edilerek bilgilerine başvurulmalı ve hemen zindanlara doldurulmalarına son verilmelidir. Yoksa yüzbinler küser, kırılır..” (Star, 8 Ekim 2017).
Öbür davalar bağlamında Berktay da kuşkulanmıştı...
Sadece Cemaat davaları değil, gazetecilerin, akademisyenlerin vb. kovuşturulduğu öteki davalar da izahı güç bir tablo arz ediyordu. Nitekim Halil Berktay, Geçtiğimiz yıl Ekim ayında Serbestiyet’te yayımlanan bir yazısında, kimi yargı kararlarına ilişkin olarak, “bazı şeyleri artık izah edemeyecek noktaya geliyorum” diye yazmış, o çaresizlikle, iktidarın kendi ayağına kurşun mahiyetindeki kimi hamlelerini, komplo teorilerini yardıma çağırarak anlama-anlatma çabasına girişmişti.
Halil Berktay, yargıda akıl sır erdiremediği uygulamaları izaha yönelik ortalıkta dolaşan kapsayıcı komplo teorilerini (yargıdaki “kripto FETÖ’cüler vb.) sıraladıktan sonra, kendi “sınırlı hipotez”ini şöyle özetliyordu:
“Ben yargı içinde mutlak ezici çoğunluğu oluşturmaya devam ettiğini düşündüğüm Kemalistlerden, özellikle Kemalist-ulusalcı savcıların açtığı (veya, son tahlilde onların eliyle açılan) insan hakları dâvâlarından endişe duyuyorum.”
‘Komplo’ysa bile iktidarın hevesle sahiplendiği bir komplo
17-25 Aralık’tan (2013), özellikle de 15 Temmuz’dan (2016) sonra AK Parti’nin Gülen’cilere karşı kimlere sarıldığı malûm... Bu yeni müttefiklerin görünüşün tersine AK Parti’nin yeminli düşmanı olmaya devam ettiklerini düşünürsek, garip yargısal uygulamaları yargıdaki Kemalist-ulusalcı çevrelere fatura etmek mantıksız görünmeyebilir... Fakat bir şartla: AK Parti’nin o ‘komplo’yu hiçbir itrazda bulunmadan benimsediğini kabul etmek şartıyla...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bırakın bu uygulamaları eleştirmeyi, konuştuğunda “Daha... daha” tonunda konuşuyor ve bu uygulamaların sahiplerini ‘cesaretlendiriyor...”
Yani: “Yargı içinden iktidarı zora düşürmeyi hedefleyen provokatif hamleler” varsa şayet, bunların sahibinin ‘kripto FETÖ’cüler olduğu tezi tamamen çökmüş durumda... Bunların sahibinin yargı içindeki Kemalist-ulusalcı yapı olduğu tezi en azından mantıken savunulabilir görülüyor.
Fakat: AK Parti ve Erdoğan, kendi pozisyonları açısından akıl dışı duran bu hamleler karşısında öyle bir performans sergilediler ki, adeta, kimse sahiplenmesin, bu hamleler öz be öz bizim hamlelerimizdir demiş oldular.
Bu sahipleniş o kadar vurgulu bir biçimde gerçekleşti ki, ileride muhtemel bir ‘aldatıldık’ özrünün hiçbir sahihliği olmayacak.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025