Alper GÖRMÜŞ
28 Şubat’ın genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı, kurduğunu düşündüğü rejimin 1000 yıl süreceğini söylerken hiç kuşkusuz söylediğine inanıyordu.
Ne de olsa o bir asker ve bir askerin emir-komuta marifetiyle kurulmuş bir düzenin -hele ki kendisi kurmuşsa- hiç değişmeden öylece devam edeceğine inanmaya eğilimli olmasında bir tuhaflık yok. Başka bir deyişle bir askerin “asla” demesine o kadar da şaşırmamak lâzım.
Fakat bir sosyal bilimcinin sosyal bir olay hakkında konuşurken, insandan ve toplumdan söz ederken “asla” demesine; yürümekte olan bir sürecin hiç değişmeden öylece devam edeceğine inanmasına şaşırmamak mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ebedi niteliğine ve parlamenter sistemin mutlak bitmişliğine dair değerlendirmelerinden söz ediyorum. Sabah gazetesine verdiği söyleşide (25 Ocak) şöyle diyor Mehmet Uçum:
“Adına ne derseniz deyin. Parlamenter sistemle ilgili muhalefetin tüm beklentileri bir hayalden öteye gidemez. Nasıl ki Cumhuriyet’ten sonra öncesine dönüş, çok partili sisteme geçtikten sonra tek partili sisteme dönüş mümkün olmadıysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden de Parlamenter sisteme geri dönüş asla mümkün olmayacaktır.”
Ah, ah! Yarısının önce kapitalizmden sosyalizme sonra tekrar kapitalizme döndüğü bir dünyada, “nasıl ki” diye başlayan şu argümanlarla parlamenter sistemin artık ancak muhalefetin hayallerini süsleyecek soyut bir varlığa sahip olabileceğini öne sürmek bir sosyal bilimci için ne kadar hazin.
Bu noktada kendime şu soruyu sormadan edemiyorum: Acaba Mehmet Uçum bu söylediğine gerçekten inanıyor mu, yoksa zaman içinde basit propaganda cümlelerinin yararına inanan düz siyasetçi kıvamına gelmiş de o pozisyondan mı konuşuyor?
Bana ikincisi gibi geliyor ama, madem kendisi hakkında bir eleştiri yazıyorum, bize yansıttığını gerçek kabul ederek, yani söylediğine gerçekten inandığını kabul ederek devam etmek zorundayım.
Bin yıl sürecek Nazi imparatorluğu
Tarih bir yönüyle, bir kez kurulanın bir daha değişmeden nesiller boyu devam edeceği; hele hele ortadan kaldırılanın zinhar bir daha hayat bulamayacağı inancına gönül indirenlerin hayal kırıklığının tarihi… Öyle çok örnek var ki…
28 Şubatçıların “bin yıl” rüyasıyla başlayan bir yazıda ikinci örnek olarak akla yine bir bin yıl rüyası geliyor doğal olarak; evet, Hitler de Weimar Cumhuriyetini sona erdirip III. Reich’ını ilan ettikten sonra bu düzenin bin yıl süreceğini ilan etmiş, eninde sonunda bir hükümet olan iktidarı da o andan itibaren ‘Bin yıllık imparatorluk’ olarak anılmaya başlamıştı.
Birileri o zamanlar Hitler’e günün birinde kurduğu ‘imparatorluğun’ yıkılacağını ve yerine yine o ‘eski, kokuşmuş cumhuriyet rejimi’nin geçeceğini söyleseydi, Hitler neresiyle gülerdi onlara acaba?
Sosyalizm: Kapitalizmden kapitalizme giden en kısa yol
Sosyalizmi kapitalizmle komünizm arasındaki uzun ara yol olarak tanımlayan klasik Marksist yaklaşım, Sosyalist blokun dağılmasından ve tek tek ülkelerde (Rusya ve Çin dahil) kapitalizmin yeniden restore edilmesinden sonra müthiş bir espriye kaynaklık etmişti: “Sosyalizm, kapitalizmden kapitalizme giden en kısa yoldur.”
Hitler’in bin yıllık rejiminin defteri 10 yıl içinde dürülmüştü ama onun yarattığı yıkıntı üstünde kurulan sosyalist devletlerin ‘ebedi’ olduğuna dair inanç sadece rejimin kurucuları tarafından değil, düşmanları tarafından da benimseniyordu. Çünkü itiraza imkân vermeyen çok sert ve sağlam bir rejim kurulmuştu. Böyle bir rejim nasıl değişebilirdi ki? Öyle bir umutsuzluktu ki bu, yıkılamayacağına dair inancı biraz da bu belirliyordu.
Sonrasını hep birlikte yaşadık. O ‘ebedi’ gibi görünen rejimler de bir bir gidiverdi.
‘En bi ebedi’lik iddiası: Fukuyama ve Tarihin Sonu
Kapitalizm (liberalizm), kendisini ebediyen gömdüğünü iddia eden faşizmi ve komünizmi alt edip küllerinden yeniden doğduktan ve kendisini sağlama aldıktan sonra bu defa kendisi ‘ebedilik’ iddialarının öznesi olmaya başladı. Bunu açıkça dillendirip ifade etmek de Tarihin Sonu ve Son İnsan teziyle dünya çapında haklı bir şöhret kazanan Francis Fukuyama’ya nasip oldu. Buna göre, Batı liberalizmi gerek iktisadi temeli gerekse de kültürüyle mutlak galibiyetini ilan etmişti; bundan sonra ideolojik çatışma, kargaşa olmayacak, bütün insanlık bu mükemmel özü ve biçimi benimseme sürecine girecekti.
Olanı gördük; insanlık, içinden nasıl çıkacağını bilemediği yepyeni evrensel sorunlarla karşı karşıya ve kapitalizmle liberalizmin bu sorunları çözmeye gücünün yetmediği iyice ortaya çıkmış durumda.
İnsandan ve toplumdan söz ediyorsan, ‘asla’, ‘bitti’, ‘mümkün değil’ demeyeceksin!
Bütün bu devâsâ geri dönüşleri, bütün bu ebedi gibi görünen düzenlerin insanlık tarihi için kaşla göz arasında sayılabilecek süreler içinde berhava oluşlarını göz önünde bulundurunca, Mehmet Uçum’un basit bir biçim değişikliğine yüklediği kutsallık ne kadar acıklı görünüyor.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden Parlamenter sisteme geri dönüş asla mümkün olmayacak”mış.
Hadi canım sen de.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025