Atilla Aytemur
AK Parti iktidarının yeni ve en küçük ortağı Vatan Partisi (VP) ve lideri Doğu Perinçek, HDP’yi kapattırma kampanyasını bir kez daha başlattı. Bu defa, gazetesi Aydınlık’ın birinci sayfasından, bir açıklama eşliğinde bu kampanyayı destekleyenlerin isim ve fotoğraflarını yayınlayarak kampanyasını kamuoyuna duyurdu. 2019 başlarında parti olarak Yargıtay’a başvurmuş ve sonuç alamamışlardı. O dönemde bu olayı demokrasi değerlerine sadakat ve siyasal etik açısından ele almıştım. Yeni cümle kurmaya gerek olmadığını düşünerek, aynı yazıyı bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum...
11 Ocak 2019
Partiler anayasal demokratik düzenin vazgeçilmez unsurlarıdır… denir; ama ülkemiz kapatılan siyasi partiler mezarlığı durumundadır.
Ancak siyaset yine de kendi yolunda yürümeyi sürdürür. Kapatılan partilerin yerini, aynı çizgide yenileri alır.
Bu kısır döngü, demokrasimizi örseleyerek devam eder gider.
Olağan dönemlerde savcılar, Anayasanın yasaklarla ilgili hükümlerinden biri ya da birkaçını ileri sürüp dâvâ açardı. Anayasa Mahkemesi de dosya üzerinden görüşerek partileri kapatırdı.
Her parti bir gün kapatılmayı yaşardı
Ömrümüz askeri darbe ve muhtıralarla geçti. Böyle dönemlerde aşağı yukarı bütün partiler aynı akıbete uğradı. Sıkıyönetim komutanlıkları partilerin faaliyetini durdurdu; sıkıyönetim mahkemeleri de işlemi tamamlayarak partileri kapattı.
Daha sonra devreye Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) girdi; böylece parti kapatmalar aralıksız sürdü.
Mesele parti kapatmakla da bitmedi. Genel başkanlar, merkez yöneticileri, kurucular, il ve ilçe yöneticileri ve hattâ rastgele üyeler yıllar boyu cezaevlerinde kaldı.
Her ideolojik ve siyasal gelenek bundan payını aldı dediysek de, topun ağzında olanlar daima ve ağırlıkla sol, sosyalist, inanç ve etnik temelli partiler oldu.
Şaşırtan olay
Devletin partileri kapatması, son yıllarda yapılan yasa ve Anayasa değişiklikleriyle eskisine nazaran epeyce zorlaştırılmışken, şimdiye kadar olmayan bir şey gerçekleşti: Bir siyasi parti başka bir siyasi partiyi kapattırmak için Yargıtaya baş vurdu.
Kapattırmak için uğraşan ne iktidar, ne de ana muhalefet partisi. Kayda değer bir seçmen desteği olmayan, küçük bir fraksiyon partisi bu işe kafayı takmış durumda.
Önceki yıllarda kendi siyasal geleneğinin partileri de kapatılmış olan bu örgüt, gözüne kestirdiği diğer partiyi kapattırmak için daha önce ardarda tam üç kez Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu.
Kapatılması talep edilen parti, zaten bugüne kadar kurmuş oldukları partilerin hemen hepsi muhtelif gerekçelerle kapatılan; başkan, yönetici ve üyeleri ağır cezalara çarptırılan, gün yüzü görmeyen bir siyasal geleneğin partisi: Altı milyonu aşan oyuyla ve TBMM’deki 60’a yakın milletvekiliyle Türkiye’nin üçüncü büyük partisinden, Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) söz ediyorum; diğer bir ifadeyle, adı, ülkenin en ağır sorunuyla birlikte anılan partiden…
HDP’yi kapattırmak için uğraşan Vatan Partisi’nin (VP) dayandığı siyasal gelenek, geride kalan yıllarda kendi partilerinin de kapatıldığını unutmuş görünüyor. Halbuki bu fraksiyonun Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP) ve Sosyalist Parti (SP) isimli iki eski partisi de bildik gerekçelerle devlet tarafından kapatılmış, yöneticileri yıllarca ceza çekmişti. Yani devlet onlara da pek ayrıcalıklı davranmamıştı.
Bu geleneğin kurduğu partiler sektirmeden bütün seçimlere giriyor ama pek mühim bir oy da alamıyor. Son partileri VP dahil, aldıkları oy hiçbir seçimde yüzde 0.5’i geçemedi.
Parlamentoda temsilcileri de yok. Buna rağmen ülkenin büyük partilerinden birinin kapatılması için olanca enerjileriyle uğraşıyorlar.
HDP’ye faul hesabı ve siyasal etik
31 Mart 2019 yerel seçimlerine giderken VP, “devletin bağımsızlığına, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetlerin odağı haline geldiği” iddiasıyla HDP’nin kapatılmasını istiyor.
Anlıyoruz ki VP, HDP’nin genel başkanları ve milletvekillerinin tutuklanıp mahkûm olmasını, belediyelerine kayyım atanmasını, sayısız yönetici ve üyesinin tutuklanmasını ve bu partinin siyaseten yok farz edilmesini dahi yeterli bulmuyor. Bölge halkının desteğinin halen sürdüğünü düşünerek seçim sonuçlarından derin endişe duyuyor. Bu yüzden illâ kapısına kilit vurulmasını istiyor. Ona gönül veren Kürt seçmenleri, partilerin demokrasilerdeki vazgeçilmez yerini, çoğulculuğu, tarihten devraldığımız toplumsal mozaiği… hiç mi hiç umursamıyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) döneminde çıkarılan bir kanunla, partiler bariz terör odağı haline gelmedikçe kapatılamıyor. Yalnızca ilgili eylemden sorumlu yöneticilerin ceza alması öngörülüyor.
VP gibi bir partinin HDP’yi eleştirmesinde, demokratik siyasetin olağan ölçüleri bakımından bir sorun yok. Her parti kendi görüş zaviyesinden diğerlerini eleştirebilir ve onlarla rekabete girebilir.
Ama büyük bir seçmen topluluğunun partisini özel bir gayretle kapattırıp seçime öyle gitmeye çalışmak, olağan demokratik ahlâkın kaldıracağı şey değil. Bir partinin ortaya çıkıp, seçime, 6 milyon oy alan başka bir partinin kapatılarak gidilmesini istemesi, talep sahibi ve üstelik solcu olduğunu iddia eden siyasi parti için üzüntü verici bir durum.
Yakın tarih neler söylüyor?
Yazımı, partiler arası mücadele ve rekabette siyasal zarafet örneği sayılabilecek, 1990’larda yaşanmış bir olayı anlatarak noktalamak istiyorum.
Ülkemiz o sırada büyük acılar yaşıyordu. PKK’nın silâhlı eylem ve baskınları, devlet kaynaklı “faili meçhul”ler, köy ve kent yakma ve yıkmalar herkesi derin endişelere sevk ediyordu. Gazetecilerin vurulduğu, işadamlarının öldürülüp cesetlerinin oraya buraya atıldığı, ölüm listelerinin havalarda uçuştuğu karanlık yıllardı.
Ülkenin ilk yasal komünist partisi olan Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP), programında yer alan bir madde nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştı. Kapatmaya gerekçe olarak gösterilen madde şöyleydi: ”Kürt sorunu ancak bir süreç içinde çözülebilir. Bugün öncelikle Kürtler üzerindeki politik ve askeri baskıya son verilmeli, Kürt yurttaşların can güvenliği sağlanmalı, olağanüstü hal durumuna son verilmeli, korucu sistemi dağıtılmalı, Kürt dili ve kültürü üzerindeki yasaklar kalkmalı, sorun özgürce tartışılabilmelidir. Anayasada Kürtlerin varlığı tanınmalıdır.”
VP’nin o zamanki öncülü SP’yi kapatmak için de dâvâ açılmıştı. Parti programının Kürt sorununun çözümüyle ilgili “Demokratik Federal Emekçi Cumhuriyeti” başlıklı bölümünde, ”Kürt Milleti, kendi kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterse ayrı devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, demokratik bir halk devrimiyle tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönüllü birliği gerçekleştirmededir. Ayrılma hakkı, gönüllü birliğin her zaman vazgeçilmez koşuludur” dendiği için kapatılmak isteniyordu.
Kürt yurttaşların ilk partisi olan Halkın Emek Partisi’nin de (HEP) kapatılması için dâvâ açılması yönünde cumhuriyet savcılıklarında hummalı bir çalışma başlatıldığı yönünde haberler duyuluyordu.
Parti var… parti var!
Bunun üzerine, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ünlü hocası ve eski TİP milletvekili merhum Prof. Dr. Sadun Aren’in genel başkanlığını yaptığı Sosyalist Birlik Partisi’nin (SBP) İstanbul İl Örgütü, 10 Mart 1992’de bir karar alarak “Henüz vakit varken barışa bir şans” sloganıyla bir kampanya başlattı.
Aren’in liderliğindeki SBP, TBKP ve SP’nin program ve görüşlerini benimsemese bile, kapatılma girişimlerine karşı çıktı. Onların, düşüncelerini ifade etme hak ve özgürlüklerini savundu.
Devletin bu partileri kapatma tavrına karşı çıkmak adına SBP İstanbul İl Başkanlığı, bu iki partinin kapatılmaya gerekçe gösterilen program bölümlerini olduğu gibi kendi karar defterine aktardı.
Aldığı bu kararı, yönetici ve üyelerinin imzasıyla Anayasa Mahkemesi, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı ile Mecliste bulunan siyasi partilerin genel başkanlarına gönderdi.
SBP, partilerin kapatılmasına karşı çıkıp, “düşünce özgürlüğünün gereğini yerine getirmek bir suçsa, o zaman bizi de yargılayın” dedi.
Evet, partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ama hakikaten parti var… parti var!
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022