Birgül HAKAN
Yaşanmış bir örnek olması ve değerli Erol Soysever’in tanıklığında dün okur gurubumdaki paylaşıma verdiği yanıt ve yaptığı saptamayı paylaşmak istedim.
Hem yaşanmış olması hem de canlı tanıklığı önemli, yorumsuz paylaşıyorum;
Geçen hafta Kanaltürk TV’ de Beşinci Boyut İzlencesi’ne katılan General Kuloğlu’na izlence yöneticisi şöyle bir soru sordu: “1998 yılında PKK saldırılarını durdurmuştu. Aradan geçen yedi yıl boyunca o bölgenin kalkınması için ciddi bir yatırım yapılmamıştır. Bu yanlış bir tutum değil midir?” Sayın General şöyle bir yanıt vermeyi yeğledi: “Ülkede yatırıma gereksinim duyan başka bölgeler de var. Yalnızca o bölgeye yönelmek eşitsizlik olur!” Bu yanıt, elmalarla armutları bir arada toplamaya benzedi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki toplumsal yapıyla diğer bölgelerdeki yapının ayrımı görmezden geliniyor. Bu yanıt içtenlikle söylenmişse, bir bilgisizlik; yok eğer bilerek söylenmişse, bir çarpıtma söz konusudur. Her iki durum da düşündürücüdür.
Memleketi Burdur ili olan bir jandarma generali bana köyünde içme suyu olmadığını, bunun için de kendilerinin silaha sarılmaları mı gerektiğini sormuştu. Ben de o’na köyünde su olmamasının kendi ayıbı olduğunu ve olayların yalnızca sonuçlarına değil, nedenlerine bakmanın sorunu çözmede yararlı olacağını söylemiştim.
Evet, diğer bölgelerde de yoksulluk ve birtakım olumsuzluklar vardır. Ancak Güneydoğu’da yoksulluğun yanında çok çok önemli ve toplumsal yönden oldukça etkili olumsuz bir başka yapı da vardır. O da aşiret ve ağalık düzenidir (Feodal yapı). Oralardaki insanlar ağaların bir tür tutsağı durumundadırlar. Ağanın istemediği hiçbir davranışta bulunamazlar, ağanın istemediği bir partiye oy veremezler, işleri, aşları ve toprakları yoktur. Oralarda devlet olarak jandarma ve polis baskısı görmüşlerdir. Yol, ışık, fabrika görmemişlerdir. Günlük geçimliklerini sağlamak için mayın tarlasına girip karşı ülkeye geçerken ya da dönerken ölen, kolunu bacağını yitirerek sakat kalan insanlar gördüm. Kışın yolları kardan kapandığı için merkezdeki hastaneye gidemeyip, karnındaki bebeleri ile birlikte ölen gencecik anneler gördüm. Oysa uygar ülkelerde dağ başında bir insanın apandisiti patladığı zaman, o ülkelerin polisinden jandarmasına, uçağından helikopterine herkes ve tüm olanaklar harekete geçirilir. Çünkü yapılacak bu işlem, o yurttaşın en doğal hakkıdır ve de devletin birincil görevidir. O uçaklar ve diğer araçlar halkın öz malıdır. Çünkü onların ödedikleri vergiler ile alınmışlardır.
Ben 1969 yılında Cizre ile Nusaybin ilçeleri arasındaki eski adı Tilber olan Uğur Köyü’nde sınır bölük komutanlığı yaparken, o köyde yalnızca muhtarın evinde bir gaz lambası olduğunu gördüm. Diğer evlerde yalnızca mumla aydınlatma yapılıyordu. Sınırın öte yanında ise, petrol kuyuları harıl harıl petrol çıkarıyordu!...
Helikopter pilotu olduktan sonra da o bölgenin tümünde yıllarca görev yaptım. Olumsuzluklar (toplumsal, ekonomik ve psikolojik) tüm bölgede sürüyordu. PKK olayları başladıktan sonra şunu hayretle gözledim: Üç ay içerisinde en ücra köye kadar elektrik ulaştırıldı. Günaydın beyler! O zamana kadar nerelerdeydiniz? İstanbul’a bir çivi çakarken, o bölgeye de bir raptiye çaksaydınız yani dengeli bir kalkınma biçimi uygulasaydınız, bunlar olur muydu?
Evet sayın Emekli General, eğer siz oralarda doğup büyüseydiniz ve o koşullarda kalsaydınız acaba nasıl davranırdınız? Biraz empati yapın bakalım. Zaten bu yapılsaydı, sorunun en azından yarısı çözülürdü...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.02.2016
26.03.2016
22.11.2015
22.09.2015
21.08.2015
12.08.2015
25.07.2015
22.07.2015
12.07.2015
21.06.2015