Bülent KORUCU
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği takipsizlik kararı kimse için sürpriz olmadı.
Beklenen sonucun daha usturuplu ve kitaba uygun gerçekleşmemesi tartışma konusu. “Hadi kapattınız bari hukuku böylesine kanırtmasaydınız…” tepkisi sürüyor. Savcı Ekrem Aydıner’in kararı kitapçık olarak yorumsuz biçimde basılıp dağıtılsa keşke. Zira Aydıner, o metinde bildiğimiz hukuk kavramlarının yanında yer yer kendisiyle de çelişkiye düşüyor.
Aydıner’in en çok, “Rüşvet suçunun oluşabilmesi için, anlaşmanın işin yapılmasından önce veya en geç yapılması anında olması gerekir. İşin yapılmasından önce yapılmadığı halde işten sonra kamu görevlisince talep edilerek elde edilen menfaat rüşvet suçunu değil, koşulları varsa irtikâp veya görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu oluşturabilecektir.” ifadeleri eleştiri konusu oldu. Rüşvet için nasıl bir anlaşma bekliyor savcı bilemiyorum; herhalde noter tasdiki filan aramıyordur! Ortada kimsenin izah edemediği paralar ve 700 bin liralık kol saati gibi pahalı “hediye”ler var. Kamu yetkisi kullanan kişiler verilen rüşveti kabul etmiyorlarsa yapacakları şey, konuyu yargıya intikal ettirmek olmalı değil mi? Rüşvet talep eden veya teklif edene karşı namuslu muhatabın yapması gereken budur. Aksi durum zımni bir anlaşmayı göstermez mi?
Aydıner, “Ekonomi bakanına altın ihracatında yol verilmesi, fiili destek sağlanması, Halkbank komisyonlarının düşürülmesi, basında çıkan haberlerin engellenmesi gibi işler nedeniyle menfaat temin edildiği…” iddiasını çürütememiş; ama bu işlemlerin bakanlığın görev ve yetki alanında olmadığını ileri sürmüş. Aydıner, “Dolayısıyla Ekonomi Bakanlığı tarafından kendi görev alanlarıyla ilgili yapılmış bir iş söz konusu olmayıp, genel bir kollama ve teşvikten söz edilmesi mümkündür.” diyor. Bu karardan sonra bir bakan diğer bakanlıkların yetki alanına giren konularda ‘genel kollama ve teşvik’ yapabilir. Herkes diğerinin alanıyla ilgili yaparsa kimse ceza almamış olur böylece, süper bir buluş!
Takipsizlik kararının en büyük çelişkilerinden biri delillerin hukuka uygun şekilde toplanmadığı iddiası. Savcı iletişim tespit kararı veren mahkemelerin yerine kendini konumlandırıyor. Oysa hiyerarşi tam tersidir, savcı talep eder son sözü hâkim söyler. Mahkeme kararına dayanan dinlemelerde elde edilen delillerin suç için yeterli olduğunun herkes farkında. Savcı Aydıner ‘kuvvetli şüphe olmadığını’ savunuyor. Buna karar verecek olan herhangi bir savcı değil, yargıçtır. Yargıcın kararını ancak bir üst mahkemenin yargıcı bozar, savcı yanlış bulduğu kararı ancak böyle bozabilir. Savcı kafasına göre bu kararı yok kabul edemez. Doğal olarak hâkim kararına dayanan delilleri hukuka aykırı olarak niteleyemez. Dinleme kararlarının ona yakın ayrı mahkemeden alınmış olması da kayda değer bir bilgi. O kadar hâkimin hepsinin yanlış yaptığını iddia ediyor savcı. Ayrıca Aydıner, bu kararların verildiği tarihte bugün çıkarılmaya çalışılan ‘makul şüphe’nin geçerli olduğunu unutmuş herhalde.
Vergi kaçağı ihbarı ile ödül almak isteyen ve bunun için klasör hazırlayıp MASAK ve Devlet Denetleme Kurulu başta olmak üzere bütün yetkililere ulaştıran mali müşavir Ş.N.’nin ve ismiyle ihbarda bulunan diğer kişilerin tanıklığını geçerli saymaması da ayrıca eleştiriyi hak ediyor. Belki de en önemli nokta; şu anda Yüce Divan savcılığının soruşturması devam ediyor. Şüpheli bakanlarla ilgili Meclis’te kurulan soruşturma komisyonu çalışıyor. Ya komisyondan ‘rüşvet var’ kararı çıkarsa… Savcı aynı yetkilerle donatılmış ama psikolojik olarak daha üstte bir soruşturma makamının kararını da hiçe saymış oluyor.
Babek Zencani, operasyonu haber alıp son dakikada kaçmıştı. Şimdi İran’da kodeste çürüyor; büyük ihtimalle kafasını duvarlara vuruyordur Türkiye’den kaçtığı için.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016