Ceren KENAR
Kırıklarla dolu bir karne...
6.10.2014
2194
Leman Sam'ın “Benim için IŞİD ile bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynı duygudadır. IŞİD beni şaşırtmıyor” tweeti haklı olarak Türkiye'de büyük tepki uyandırdı. Açık söylemek gerekirse ben Leman Sam'a biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Zira Sam, daha önceki sansasyonel ifadelerinden de bildiğimiz üzere, siyasi doğruculuğu olmayan bir şahıs. Daha önce de “ben Arapları Türkiye'de görmek istemiyorum” anlamına gelecek ifadeleri açık açık söylemişti. Irkçılığını, İslamofobisini afilli sözler, sofistike analizler ile perdeleme gibi bir ihtiyaç duymuyor. Leman Sam dürüst. Ne düşünüyorsa bunu söylüyor.
Şahsi gözlemlerden ben Sam'ın bu sözlerinin ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki, Sam'ın bu sözleri, kendisine (veya ufak bir gruba özgü) özgü bir marjinal yobazlığı temsil etmiyor. Aralarında saygın denilebilecek bir grup kanaat önderinin de dahil olduğu, geniş bir kültürel sınıfın bilinçdışını yansıtan ifadeler bunlar. Sam'ın sansürsüzlüğü, diğerlerinin oto-sansürlü ifadelerinin ima ettiği duygulara, açık ve dürüst bir şekilde tercüman oluyor. Üzgünüm, ama durum bu.
Türkiye'de kah merkez medyada, kah kendine daha ilerici bir nosyon yükleyen sol-liberal medya organlarında dindarlar, İslam ve AK Parti ile ilgili yorumların çoğunun altında yatan hissiyat ve varsayım Sam'ın ifadelerinden farklı değil. Hükümetin IŞİD'e yardım ettiği yalanının bu kadar alıcı bulabilmesi nasıl açıklanır? Bu ülkenin güya ilerici entelektüellerinin “IŞİD ve AKP zihniyetinin benzerlikleri” analizleri bize ne söyler? Kendi çocukları için tesettürün uygun bir hayat biçimi olduğunu düşünen insanların “pedofil” damgası ile yaftalanmasının altında nasıl bir hissiyat yatar? Dünyanın herhangi bir yerinde bir grup sosyopatın İslam adına yaptıklarını iddia ettikleri barbarlıklardan sonra, hayatında eline silah almamış, karıncayı incitmemiş Müslüman'lardan hesap sorulması, özeleştiri beklenmesinin sebebi nedir? İslamofobi'ye dikkat çeken, bunun bir ırkçılık türü olduğunu söyleyen insanlar ile niye dalga geçilir?
Öncelikle bir noktayı açıklığa kavuşturarak başlamakta fayda var. İslamofobi ve diğer ırkçılık türleri sadece şık durmadığı için kötü değil. Evet ırkçılık cool değil, hatta ırkçılık iğrenç bir dünya görüşü. Irkçılık son derece tehlikeli bir ideoloji. İnsanlığa karşı işlenen bir suç ırkçılık. Cihangir cafe'lerinde, dizayn çantalarla kombinlendiğinde de bir uyumsuzluk oluşturuyor. Ancak bundan da önemlisi, ırkçılık ampirik olarak yanlış bir görüş. Dolayısıyla İslamofobi de öyle.
IŞİD'in dünyada bir milyarı aşkın Müslüman'ı temsil ettiği bir görüş veya teori değil. Maddi hata. İslam'ın şiddet için bir motivasyon sağladığı tezi, kolayca yanlışlanabilecek ve diğer tüm dinlere ve ideolojilere uyarlanabilecek bir aşırı genelleme, dolayısıyla açıklayıcı değil. Bir Müslüman'ın, başka dine mensup birinden, sadece Müslüman olduğu için şiddete daha fazla eğilimli olduğu veya daha az demokrat olduğu, herhangi bir bilimsel veri ile desteklenebilecek bir görüş değil. Bir yargı, bir önyargı.
Dürüst olmak gerekirse, Avrupa veya ABD'de yükselen İslamofobi'yi anlaşılabilir buluyorum. Elbette hak vermiyorum. Ancak Ohio'da hayatında hiç Müslüman biri ile tanışmamış orta sınıf bir Amerikalı'nın CNN'de izlediği IŞİD vahşeti karşısında, Müslümanlar'a olumsuz bir bakış geliştirmesini normal karşılıyorum.
Normal olmayanın ise, Türkiye gibi Müslüman çoğunluğun olduğu bir ülkede İslamofobi'nin bu kadar yaygın olması. Bir kesimin her gün bir şekilde temas ettiği insanları kolayca canavar gibi görebilmesi. Bu insanları tanımaması, tanımak istememesi.
Bunun elbette bir sebebi, Yıldıray Oğur'un ifadesi ile Türkiye'nin bir “apartheid” rejiminden çıkmış olması. Mütedeyyinler ile sekülerlerin mahallelerinin net sınırlarla ayrılmış olması. İki mahallenin birbirini gerçekten tanımıyor olması.
Ancak bununla beraber işin bir psikolojik boyutu da var.
İslam, Türkiyeli sekülerler için hep bir engel olarak görüldü. Bu iki ayrı düzlemde kendini gösteren bir engeldi.
Ortasınıflaşmak ve şehirleşmek isteyen sekülerler için İslam, taşra sıkıntıları idi. Kasabanın yarı feodal muhafazakarlığı, ataerkilliğini temsil ediyordu. Sınıf atlamanın, şehirleşmenin, çağdaşlaşmanın temel yolu İslam'ı dışlamaktan geçiyordu.
Bununla beraber, İslam, Türkiyeli sekülerler için, Batılı olmanın da önündeki yegane engeldi. Bugüne kadar Orhan Pamuk dışında dünya medeniyetine pek bir katkısı olmamış bir kültürel sınıfın kendinden menkul üstünlük hissi için ellerindeki tek avuntuydu. Gardroplarının Batılı olmasını ve içki içmeyi, Batılı olmak için yeter koşul gören bir sınıfın, Batı'dan kabul görmemelerini anlaşılır kılacak yegane etkendi.
Batının ilmini, tekniğini, felsefesini, liberalizmini bırakıp, sadece görüşünü almanın kolaycılığı açısından mükemmel bir günah keçisiydi...
Demokrasiyi bir dış cephe sıvası, liberalizmi salon vitrinlerinin yegane süsü, insan haklarını yeni sezonun hip trendi görenler için, İslam siyaset sınavının zor olduğu için, zaman kazanmak adına cevabı en sona bırakılan sorusuydu.
O sorunun cevaplanma vakti geldiğinde ise elde kalan kırıklarla dolu bir karne oldu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017