DOĞAN ÖZGÜDEN
Korkunun ecele faydası yok… Hem federal parlamentoya, hem de bölge meclisleriyle Avrupa Parlamentosu’na girecek milletvekillerini belirlemek üzere 26 Mayıs günü yapılan seçimlerin sonucu Belçika’da federal devlet yapısının sonunu oldukça yakınlaştırdı.
Avrupa ya da dünya futbol kupası maçlarında “Kırmızı Şeytanlar” diye ünlü milli takımın her başarısından sonra bölücülüğe karşı “milli birlik ve beraberliği” bir kez daha korumuş olmanın coşkusu ve hatta çılgınlığıyla sokaklara, meydanlara dökülen Belçikalılar, özellikle Frankofon Valonlar ve Brükselliler, “konfederalizm”, hatta “bağımsızlık” yanlısı partilerin Flaman bölgesinde çoğunluk sağlamasından dolayı karalar bağlamakta… Artık farkındalar ki, federal devlet ünlü futbol terimiyle artık uzatmaları oynamakta…
Napolyon savaşlarının ertesinde süper güçlerin aralarında bir tampon bölge oluşturmak üzere suni olarak kurdukları ve başına da cermen kökenli Saxe-Coburg ve Gotha Hanedanı’ndan işsiz güçsüz bir asilzadeyi kral olarak oturttukları Belçika devleti, kuruluşundan 189 yıl sonra kelimenin tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda.
Kuzeyde Flaman milliyetçiliğinin ağır bastığı ve sağ partilerin egemen olduğu Felemenk bölgesi, güneyde sol partilerin egemen olduğu Valon bölgesi… İkisinin arasında da sadece Fransızca ve Flamanca konuşanların değil, yüzden fazla farklı milliyetten insanların yaşadığı, Avrupa Birliği’nin de başkenti olan Brüksel bölgesi.
Seçim sabahı oylama devam ederken şunları yazmıştım:
“Belçika'nın 8 milyon seçmeni üç ayrı parlamentoya birden milletvekili seçmek üzere sandık başına gidiyor. Bu ülkede oy vermek zorunlu olduğu, bu görev yerine getirilmediği takdirde suç olarak adli sicile işlendiği için, koşan koşana... Sandıklar açıldığında var seyreyle gümbürtüyü... Zira bu seçimler, belki de Belçika'nın geleceğinde çok önemli bir dönüm noktası olacak. Kamuoyu yoklamaları iki yıldan beri klasik siyasal partilerin gerilemesine karşılık Flaman bölgesinde aşırı sağcı Flaman Çıkarı (VB)'nin, Brüksel, Valon ve Flaman bölgelerinde yeşillerin partisi Ecolo/Groen'un ve radikal sol Belçika İşçi Partisi (PTB/PVDA)'nın oy arttırdığını gösteriyor.”
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi… Herkesin televizyon ve bilgisayar ekranlarının başına üşüştüğü saat 16’dan itibaren gerçek bir deprem başladı. İlk sonuçlar, ta 1978’de ırkçı ve faşizan bir programla kurulan, ancak 1988 seçimlerinde Flaman bölgelerinde büyük oy aldığı için tüm siyasi partiler ve medya tarafından cordon sanitaire (güvenlik kuşağı) adı altında kara listeye alınmış olan VB’nin bu kez ciddi bir oy patlaması yaparak Flaman Parlamentosu’nun ikinci, Federal Meclis’in ise üçüncü büyük partisi durumuna yükseldiğini gösteriyordu.
Üstelik Flaman Parlamentosu’nda uğradığı oy kaybına rağmen 35 milletvekiliyle birinci parti konumunu koruyan konfederalist N-VA ile milletvekili sayısını 23’e çıkartan aşırı sağcı ve bağımsızlıkçı VB birlikte Belçika’nın şimdiki federal yapısını sona erdirebilecek bir çoğunluk sağlamışlardı.
Ama sosyalisti, Hristiyanı, liberaliyle klasik partileri rahatsız eden sadece bu değildi. Yine seçim öncesi tahminlere uygun olarak, yeşillerin partisi Ecolo/Groen ve de radikal solun partisi PTB/PVDA, sadece güneyde değil, Belçika’nın üç bölgesinde de büyük bir sıçrama gerçekleştiriyordu.
Oylamanın hâlâ kağıt üzerinde yapıldığı Valon bölgesinde tasnifler teknik aksaklıklar nedeniyle bir türlü tamamlanamadığı için ekranlarda verilen sonuçlar saatten saate değişiyor, klasik partilerin liderleri yenilgilerini teslim edecek konuşmayı yapmak için bir türlü TV ekranlarına çıkamıyorlardı.
Buna karşılık oylarının arttığı daha ilk saatlerde belli olan aşırı sağ VB’nin, yeşil Ecolo/Groen’ın ve radikal sol PTB/PVDA’nın merkezlerinde coşku dolu kutlamalar çoktan başlamıştı.
Satır gece yarısına doğru indi. Federal Meclis’te düne kadar iktidar nimetlerini paylaşmış olan tüm partiler büyük oy kayıplarına uğrarken Ecolo/Groen 21, VB 18, PTB/PVDA 12 milletvekiliyle ülkenin kaderinde söz sahibi olmuşlardı.
Bölge meclislerinde denge değişimi daha da büyük boyutlardaydı.
Flaman bölge meclisinde VB 23 milletvekiliyle ikinci, Groen 14 milletvekiliyle beşinci parti olurken, Valon bölge meclisinde Ecolo 12 milletvekiliyle üçüncü, PTB/PVDA 10 milletvekiliyle beşinci parti durumuna yükseliyordu.
Hem frankofon, hem de flaman partilerinin temsilcilerinden oluşan Brüksel bölge meclisinde ise Ecolo/Groen 19 milletvekiliyle ikinci, PTB/PVDA 11 milletvekiliyle dördüncü büyük parti oluyor, üstelik aşırı sağcı VB de Meclis’e bir milletvekili sokmayı başarıyordu.
Avrupa Parlamentosu’nda da durum klasik partiler bakımından iç açıcı değildi. Hepsi oy kaybederken, Ecolo/Groen 4 milletvekiliyle birinci, VB 3 milletvekiliyle ikinci parti durumuna yükseliyor, PTB/PVDA da bir milletvekiliyle ilk kez bu parlamentoda temsil hakkı kazanıyordu,
Valon ve Brüksel bölge meclislerinde birinci durumda olan Sosyalist Parti’nin başta Ecolo olmak üzere iki küçük partiyi daha yanına çekerek hükümet kurması zor olmayabilir.
Flaman bölge meclisinde de milliyetçi N-VA, aşırı sağcı VB’ye ihtiyaç duymadan diğer Flaman partileriyle, hatta Groen’le anlaşarak bir hükümet oluşturabilir. Ancak VB şu anda Flaman bölgesinde en yüksek ikinci oyu alan parti olduğu için onu atlayarak böyle bir çözüme gitmesi kolay değil; VB’ye yıllardır uygulanan cordon sanitaire Flaman bölgesinde de geçerli olduğu için önce bu blokajın kırılması gerekecek.
Son seçimde oylarının bir bölümünü VB’ye kaptırmış, bu nedenle hem federal mecliste hem de Flaman bölge meclisinde milletvekili kaybına uğramış olan milliyetçi N-VA’nın lideri De Wever bu partiyi muhalefette bırakıp daha da güçlenmesine meydan vermemek için cordon sanitaire’i kırabileceğini seçim akşamı ima etmişti.
Şu anda bütün dikkatler aşırı sağ ile radikal solun ve yeşillerin böylesine güç kazandığı bir Meclis’ten Frankofon partilerin ve Flaman partilerinin dengeli bir şekilde temsil edileceği bir koalisyon hükümetinin nasıl kurulabileceğine yoğunlaşmış bulunuyor.
Belçika Kralı Philippe yeni hükümeti kurma görevini kime vereceğini belirlemek üzere şimdiden sarayında parti liderlerini tek tek kabul ederek görüşüyor.
Büyük sorun, son oy patlaması nedeniyle güç kazanan, üstelik son seçimlerin ortaya koyduğu gibi diğer ülkelerde de aşırı sağ partilerin oy arttırarak Avrupa Parlamentosu’nda büyük bir grup oluşturma olanağına kavuşması nedeniyle artık uluslararası bir desteğe de sahip olan VB’nin daha uzun süre cordon sanitaire’lebloke edilip edilemeyeceği.
Kaldı ki bu blokaj yıllarca önce sadece VB için konulduğu halde, klasik partiler son iki yıldır güçlenen, geçen yılın belediye seçimlerinde ciddi bir varlık gösteren radikal sol PTB/PVDA’yı da muhatap almayı reddederek cordon sanitaire’in ona karşı da uygulanmasını dayatıyorlar.
Bu iki taraflı blokajın sürdürülüp sürdürülemeyeceğinin ilk işaretini klasik partilerin liderleriyle art arda görüşmeler yapan Kral Philippe’in tutumu belirleyecek.
Cordon sanitaire sorunu belki de bu yazının yayınladığı saatlerde açıklığa kavuşmuş olacak. Ancak, VB muhatap alınsa da alınmasa da Belçika yine oldukça uzun sürecek bir hükümet krizi dönemine girmiş bulunuyor.
Belçika hükümet krizlerine şerbetli… 2007-2008 yıllarındaki kriz 194 gün, 2010-2011 yıllarındaki kriz ise tam 541 gün sürmüştü.
Bu kez kriz ister kısa ister uzun sürsün, Felemenk ülkesinin halen mutlak çoğunluk sahibi milliyetçi ve aşırı sağcı partileri Belçika devletinin federal yapısına son vererek konfederasyona geçilmesi için sonuna kadar dayatacaklardır.
Belçika 1970’den beri federalizme geçiş yolunda altı kez reform yapmış, dışişleri, savunma ve maliye gibi temel konular dışında kamu yönetiminin birçok sektörü Flaman, Valon ve Brüksel bölge hükümetlerine devredilmiş bulunuyordu.
Bu son seçimden çok önce, liberal MR dışındaki tüm Frankofon partileri N-VA ile hiçbir şekilde koalisyon yapmayacaklarını açıklamışlardı. Seçimden sonraki ilk demeçlerinde de bunu tekrar tekrar vurguladıkları için, yalıtlanan N-VA’nın aşırı sağcı VB’yi de ittifakına alıp “konfederalizm”i dayatması hiç de sürpriz olmaz.
Son seçimin bir özelliği de, kamuoyu yoklamalarında oy kaybına uğrayacağı önceden belli olan Sosyalist Parti’nin kaybını telafi etmek amacıyla Müslüman seçmenlerin oylarını çekebilmek için çeşitli oyunlara başvurmasıydı.
Bu partinin Türk kökenli Brüksel milletvekili ve Saint-Josse belediye başkanı Emir Kır işi Türk seçmenlere Türkçe özel mektuplar yollayarak kurban edilecek hayvanların uyuşturulmadan kesilmesi, kamuya doğrudan hizmet veren gişelerde de tesettürlü çalıştırılması gibi konularda nasıl kahramanca mücadele verdiğini anlatmaya kadar vardırdı.
O denli ki, Fransa'nın saygıdeğer dergisi Le Nouvel Observateur dahi 23 Mayıs tarihli sayısında Belçika seçimleriyle ilgili bir analizine "Belçika Sosyalist Partisi'nin cemaatçi sapmaları" başlığını koymaktan kendini alamadı.
Diğer partiler de, Hristiyanı, liberali, yeşili de dahil, Müslüman oyları kaçırmamak için kurban ve tesettür konusunda Sosyalist Parti'yle yarışa girmekte gecikmedi. Ama geç kalmışlardı. 26 Mayıs oylamasında Brüksel’de sadece Sosyalist Parti’nin Türk kökenli adayları seçilebildi. Emir Kır Federal Meclis’te yerini korurken, diğer dört aday da yine Türk seçmenlerin tercih oylarıyla Brüksel Bölge Meclisi’ne girdiler.
Bu sonuç Türkçe medyada "Belçika Türk toplumu Başkomutan Emir Kır ve generallerine emanet" diye alkışlandı.
Oysa asıl alkışlanması gereken bu oylamada seçilen Türkiyeli üç kadın milletvekiliydi. Geçmiş hükümette bakanlık da yapmış olan Kürt kökenli N-VA milletvekili Zuhal Demir 61.444, aynızamanda Flaman yeşillerinin partisi Groen'ın genel başkanı olan Meryem Almacı 50.848, geçmişte de Charleroi bölgesinden Sosyalist Partimilletvekili olan Özlem Özen 10.791 tercih oyuyla Federal Meclis'e girmeyi başarmışlardı.
Asıl konumuza dönecek olursak… Federal Belçika devleti bir süre daha uzatmaları oynadıktan sonra Flaman kesimin dayatmalarına boyun eğerek konfederasyona dönüşmek zorunda kalırsa… Bu da Belçika devletinin kuruluşundan beri Flaman halkını, nüfus çoğunluğuna sahip olduğu halde, yıllarca kendi dilinde eğitim hakkı da dahil temel hak ve özgürlüklerin çoğundan mahrum bırakarak Flaman aşırı milliyetçiliğini körüklemiş olan Frankofon kapitalistlerin ve siyasetçilerin eseri olacaktır.
Türkiye’de hâlâ Kürt ulusunun hak ve özgürlüklerini hiçe sayan, onun seçilmiş temsilcilerini zındanlarda çürütmeye devam edenlere, Dersim’e hâlâ Tunceli dayatması yapanlara ders ola…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları












































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024